27.

27 4 2
                                    

Yıkık dökük bir binanın en alt katına iniyorduk ve gerilmeye başlamıştım bile. Bu adamlar bana neler yapmıştı? Bir, iki kere beni kurtardı diye ona neden güvenmiştim? Adımlarım kesildi ve olanlar beni daha da germeye başladı. Dışarıdan iki katlı gözüken binanın dört katlı olduğunu fark etmiştim içeri girince ve biz eksi ikinci kata inen merdivenlerin yarısındaydık ve ben daha yeni korkmaya başlamıştım. Orada durdum ve bir an düşündüm. "Kötü bir şey yapacak olsam yapardım. İn aşağı." Yutkundum ve bu sefer tedbirli adımlarla indim aşağı. En alt kat boş bir bodrum gibiydi. Bir kaç koli vardı ve bir kaç torba, gerisi bomboştu. Bir de en köşe de bir boks torbası. Kaşlarım çatıldı etrafı izlerken. "Hadi gücünü tartalım." Eline bir torba aldı ve bana doğru attı. Torba direkt kucağıma düştüğünde bir iki adım geriledim. Sımsıkı tutuyordum fakat elimden kayıyordu. Hafif dizlerim kırıldı. Fakat yine de belli etmemeye çalıştım. "Tutabildiğin kadar tut." Dedi Yavuz kolları bağlı bir şekilde bana bakarken. Ona baktım anlamsızca ve elimde ki ağır torbayı bıraktım yere.

"Ne bu? Ne oluyor?"

"Bu kadar mı dayana biliyorsun?"

"Hayır." Dedim fakat o ana kadar bile zor dayanmıştım.

"Şunu dene." Dedi ve kucağıma başka bir torba fırlattığında zorla kaptım onu. Diğerine göre daha hafifti bir süre sonra attım onu da elimden.

"Ne yapmaya çalışıyorsun?"

"Ne kadar dayanıklı olduğunu öğrenmeye çalışıyorum."

"Neden?"

"Beş kiloyu umarım tutabilirsin." Tekrar bir torbayı bana attığında bu sefer geri çekildim ve tutmadım.

"Ne yapıyoruz burada?" Yükseldi sesim ve o bana doğru ilerledi. Direkt karşımda durduğunda burnuma sigarayla karışık sert kokusu ilişti.

"Sana beşte hazır ol demiştim. Sebebi seni eğitmek istiyor oluşum. Her zaman yanında ben olamam ya."

"Senden böyle bir şey istediğimi hatırlamıyorum."

"Fakat ihtiyacın var."

"Bana neden yardım etmek istiyorsun?"

"Ahmet gibiler her zaman var olacak fakat Yavuz gibiler hep olmaz." Güldüm fakat o fazla ciddiydi.

"Bunu istemiyorum. Kendimi az çok koruyabilirim."

"Peki bu dona kalma olayını nasıl atlatacaksın?"

"O bir problem. Dövüşmeyi bilmem ya da güçlenmem bunu değiştirmez."

"Çözümsüz problem olmaz küçük kız merak etme!" Hadi kaldır o torbayı. Bir an düşündüm ve eğilip aldım kucağıma torbayı. Gerçekten kollarım güçsüzdü ve beş kilo bile ağır gibiydi.

"İki buçuk kilo falan yok mu?"

"En az beş kilo var."

"Ne kadar yapacağım bunu?"

"Yarım saat."

"Ne?" Elimden düşürdüm torbayı ve o bana baktı ters ters.

"Kırk beş dakika oldu."

"Saçmalıyorsun."

"Bir saat." Oflayıp puflayıp geri aldım torbayı fakat bunu neden yapıyordum ki? Torbayı atıp gide de bilirdim. Yine de içimden bir his Yavuz'u haklı buluyordu. Güçsüzdüm ve dövüşmeyi bilmiyordum. Öğrenmek için geç bile kalmıştım. Hem ben öğrenirsem kızları da koruyabilirdim. Bir an hissettiğim duyguyla sıkıca tuttum torbayı ve dayandım dayana bildiğim kadar...

Kız Kıza Gezelim Bu GeceHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin