23.

19 4 3
                                    

Ve sonra birden Yade suya düştü. Onu itene baktığım da gördüğüm kişi Meyra'ydı ve sonra ben de atladım suya. Yade yüzme kurslarına gittiğinden yüzme biliyordu. Ben de okulun yüzme kursu sağ olsun az da olsa bir şeyler biliyordum.

Atlayıp ilk onu çıkardım. Sonra tekrar batırdım kafasını suya. Sıkıca sardım saçlarını elime, kaldırdım kafasını.

"Bitiricem kızım seni." Boşta olan elimle yüzüne sertçe tokat attım. Ne olduğunu anlamadığı sırada tekrar kafasını suya daldırdım.

Sonra arkamda ki gürültüye dönüp baktım. Kızlar, gelmişlerdi ve şimdi dördümüz de bir birimize girmiştik.

Yade'nin kafasını suya daldırıp, daldırıp, çıkarıyor, arada bir iki tane yapıştırıyordum fakat o konuştuklarının aksine bana karşı gelemiyordu bile. Yüzüne sertçe yumruk attığımda bir kırılma sesi duydum. Büyük ihtimalle burnuydu. Sonra güvenlikler bizim yanımıza geldi.

"Ayrılın derhal." Sonra daha da sert vurmaya başladım ki adamlardan biri gelip Yade'yi ve beni zorla çıkardı. Yade uzaklaşırken ağlıyordu.

"Bitmedi bu burada!" Diye bağırdı.

"Bitmedi tabi lan. Hele bir o kolyeyi bulamayayım o zaman görüşeceğiz." Havuzun kenarında oturuyordum ve gözlerim kolyeyi arıyordu.

Gözlerim dolmaya başlamıştı çünkü kolyeyi göremiyordum.

Meyra yanıma oturduğunda gözü mordu. Hicran'nın saçı başı dağılmıştı ve Sümeyye, o baya bir dayak yemişti. "Gözüme hangisi yumruk attı ben anlamadım."

"Sen kimle kavga ediyordun ki?"

"Rukiye'ydi ama başkası yumruk attı bana."

"Ben de Azra'yl kavga ediyordum ama Nefise çok fena çekti saçımı."

"Bana hepsi saldırdı sanırım." Sümeyye'nin lafıyla güldüler. Bense ağlamaya başladım. "Ne oluyor?"

"Yade o ailemle olan kolyemi attı havuza ve ben onu göremiyorum. Yüzmeyi de bilmiyorum o kadar." Daha da arttı ağlamam.

"Betül," Dedi Meyra fakat devam etmesine izin vermedim.

"Kızlar lütfen gider misiniz? Beni biraz tek bırakın." Bir süre düşündüler ve sonra kalkıp gittiler.

Bir süre orada ağladım. En sonunda ellerimi arkama koyup kafamı yukarı kaldırdım ve derin bir nefes verdim.

Sonra Yavuz benim arkama geçti ve kafasını bana doğru eğdi. Bir dakika, Ne? Yavuz mu? Bir an yaşadığım şokla kaydım ve tekrar havuza düştüm. Sonra güldü Yavuz.

"Ne için ağlıyorsun?" Dedi elinde ki sigrayı içerken. Havuzdan çıktım tekrar.

"Bir şey yok." Dedim aynı yerime geçip. "Senin burada ne işin var?"

"Sizi hiç ilgilendirmez küçük hanım." Sonra ağlamam tekrar başladı. "Tamam söylerim ya."

"Of, onun için mi ağlıyorum?"

"Ailemden bana kalan bir kolye havuza düştü. Ve ben onu göremiyorum. O kadar da iyi bir yüzücü değilim. Bir de üstüne havuz normalden daha derin."

Ağlamam daha da şiddetlendiğinde Yavuz bir an da üzerinde ki gömleği çıkardı ve bana verdi. Morelim bozuk olmasa çoktan kaslarına kilitlenir kalırdım. Gömleğini kucağıma koydu ve havuza atladı bir an da. Dudaklarım aralandı. Bir süre sonra çıktığında elinde kolyem vardı. Bana uzattı. "En dibe kadar düşmüş." Kolyemi elinden aldığımda o da havuzdan çıktı. Kolyemi açtım ve fotoğrafımıza baktım.

Bu sefer mutluluktan gözlerim doldu. Ona sarıldım bir an da o ise bunu beklemediğinden olsa gerek duraksadı "Aile," diye mırıldandı sonra. "Önemlidir küçük kız. Anlarım." Ancak bana sarılmadı. Onun yerine başımı okşadı. Kendimi ondan geri çektim.

"Gerçekten beni küçük görüyorsun." Dedim oturduğum yerden kalkarken. "Ama olsun. Yine de teşekkürler ayıcığım."

"Rica ederim küçük hanım." Kalktı ve kolunu omuzuma attı.

"Hiç sevmem bunu." Kolundan ayrılmaya çalıştığımda güldü ve daha çok sıktı. İçeri girdiğimiz de Aslı'ya seslendi.

"Aslı, abinin pantolonlardan getir bana bir tane." Bizim kızların, o diğer kızların ve Ahmet'in gözü üzerimizdeydi. Yavuz'sa beni hala biraz sıkıyordu. Aslında şimdi ondan kaçmazdım. Çünkü bu Azra ve Yade'ye harika bir süprizdi. Sonra ikinci kata çıktık böyle.

"Ya bıraksana beni!" Dedim kimsenin bizi görmediğinden emin olduktan sonra.

"Tamam be küçük, ne ağladın." Sonra Aslı gelip ona bir pantolon verdi ve bir odaya girdi.

"Sana da bir şey vereyim mi?" Dedi gözleri üzerimde gezerken.

"Yok." Dedim. "Sadece havlu versen yeter." Bir havlu verdi ve ben de bir odaya girdim. Üzerimi ve saçımı kuruladım ki kapı açıldı. "Ya üzerim açık olsaydı. İnsan bir tıklar." Kapıya döndüğümde gelmesini beklediğim kişi Aslı'ydı, fakat gelen Ahmet'ti.

Kapıyı kapattı sonra ve kilitledi. "Ahmet ne yapıyorsun?" Paniklemeya başlamıştım bile. "Ahmet açık bırak kapıyı!" Cebinden bir çakı çıkardı ve sonra üzerime yürüdü. Yavuz'un kapısınım açılıp ve kapandığını duydum. Bağırmak istedim ama nedense sesimi çıkartamadım.

"Ben her zaman ne derim?"

"Ne dersin?" dedim kısık bir sesle ve o üzerime yürüdü. O yaklaştıkça ben geriledim ve en sonunda sırtımı duvara çarpıp durdum. Dibime kadar geldi ve bıçağın ucuyla yüzümü dolaştı.

"Ben, ne istersem, o olur!" yutkundum. Ve birinin gelmesini diledim. Birinin şu kapıyı açmasını. "Ve uzun bir süredir seni istiyorum. Fark ettim ki, sana sadece zorla güzellik olur. O halde onu yaparız." Bir iki adım geri attı. "Çıkart üstünü." Dudaklarım aralandığında bedenim buz kesiyor ve yavaştan kasılıyordu. "Hadi!" Diye bağırdı bana tekrar yaklaşıp.

Çakının ucuyla yanağıma kesik attı. Bu ufak çaplı bir uyarıydı. "O halde ben yapayım." Dibime kadar girdi yine.

Vücudum kasılmıştı şimdi ve hareket edemiyordum. Nefes alıp verişim kesiliyor gibi hissediyordum ve bana yardım edebilecek kimse yoktu. Daha da sindim duvara.

Elimi kaldırıp onu itemiyordum bile. Kasılmıştı bedenim, hareket ettiremiyordum.

Dudakları dudaklarımın dibine kadar geldiğinde artık bundan kurtuluşum olmadığından emindim. Sıkıca yumdum gözlerimi ve sadece birinin beni buradan kuratarmasını diledim.

"Her zaman dediğim gibi." Diye mırıldandı. "Hep," dedi harflarin üzerine bastırarak. "Benim istediğim olur."

Kız Kıza Gezelim Bu GeceHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin