one, but i prepared breakfast.

2K 191 225
                                    

ig: spearcbns iyi okumalar 🫶🏻

"Yongbok, geç kalacaksın." Omzuna çekingence dokundu parmaklarım. Tek dokunuşum ile gözleri hızlıca aralandı.

"Yongbok'u sevmediğimi biliyorsun." Terslemesine üzülürken kafa salladım sadece. Yataktan kalkıp telefonunu kontrol etti hızlıca. Dolabın kapağını aralayarak ütülü olan kıyafetlerinden birisini giyinirken ben de odadan çıktım.

Ne zamandan beri o giyinirken odadan çıkma ihtiyacı hissediyordum? Sanırım son bir yıldır bunu hissediyordum.

"Çıkıyorum ben." Ne kadar hızlı hazırlandığına şaşırıyordum bazen.

"Kahvaltı hazırlamıştım, aç gitme." Gözlerini yüzümde gezdirdikten sonra "Geç kalacağım." diyerek evden çıktı.

Ne daha fazla ısrar edebildim ne de gitme diyebildim. Belki kavga ederdik ısrarcı olsaydım.

Arkasında öylece kaldım. Bunu sık sık yapmaya başladığı için onu erken uyandırmıştım ama yine de erken gitmişti.

Nerede hata yapıyordum?

Canım bir şeyler yemek istemezken dolabın kapağını açıp küçük kutuyu elime aldım. Minik hap ile kısa bir an bakıştıktan sonra hızlıca suyla mideme gönderdim.

Aç karna içmek ne kadar mantıklıydı bilmiyorum. Bunu düşünmek yerine sorgulamam gereken başka şeyler vardı doğrusu.

Bu günüm de boş ve sıkıcı geçecekti anlaşılan. Belki Hyunjin uğrarsa sıkılmazdım.

Hyunjin'i çağırmak aklımın bir köşesindeyken beni bekleyen ev işlerine yöneldim.

Çamaşır makinesini çalıştırdıktan sonra bu sefer de katlamam gereken çamaşır yığınına yöneldim. İki kişi olduğumuz halde nasıl bu kadar çok çamaşır birikiyordu ki?

Çamaşırları katlamam neredeyse bitmişken artık yavaş yavaş uykum geliyordu. İlaç yüzünden olduğunu biliyordum ama uyumak istemiyordum.

Uykuya direnirken esneyerek kıyafetlerimizi dolaba yerleştirdim. Tekrar oturma odasına döndüğümde koltuğa oturarak televizyonu açtım. İzleyemeden uykuya dalacağımı biliyordum ama evde biraz olsun sese ihtiyacım vardı.

Uykuya dalmadan önce telefonumu elime alıp Hyunjin'e mesaj attım. Birisinin yanımda olmasına ihtiyacım vardı.

Bugün müsait olursan eğer yanıma gelir misin? Anından mesajıma Tamam dediğinde ekranı kapatıp gözlerimi yumdum.

Yarı uyanık yarı uyuyor gibiydim, bu sersem olmama sebep olsa da elimden başka bir şey gelmiyordu.

Gözlerimi aralama sebebim saçlarımdaki parmaklar oldu. Bir an gerçekten gelenin Felix olduğunu düşünmüştüm ancak imkansız olmalıydı.

Gözlerimi aralayarak kontrol ettiğimde gerçekten de o değildi. Hyunjin, gelmişti.

"Güzellik uykun bitti mi paşam? Hiç misafirperver değilsin, insan en azından bi' kapıyı açar."

Yüzüm gülerken koltukta heyecanla doğruldum. Hyunjin'de alışmış olmalıydı sık sık bizim eve gelmekten.

"Hoş geldin."

"Yine ilaç mı aldın? Kahvaltı hazırlamışsın ama dokunulmamış bile." Bir nevi bana kızıyordu ama kahvaltı yapmakta kötüydüm. Belki Felix otursaydı ona eşlik ederdim ama oturmadığı için gerek duymamıştım.

"Gel hadi kahvaltı yapalım. Daha doğrusu öğle yemeği diyelim biz ona." Çekiştire çekiştire beni mutfağa aldı, sandalyeye oturturken elime de yemek çubuklarını tutuşturdu hemencecik.

one house two broken hearts, jilix.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin