seven, we shouldn't have done this while our friends were here.

776 159 138
                                    

Filmin sonunu tahmin edebilsem de sessizce izlemeye devam ettim. Diğer çocuklar merakla izlemeye devam ediyordu.

"Su içip geleceğim." Herkes belli belirsiz onayladığında ağrıyan başımı ovalayarak mutfaktan içeri girdim. Filmi izlerken ne kadar odaklandıysam gözlerimi kırpmayı unutmuş olmalıydım, gözlerim bile acıyordu.

Sürahiden doldurduğum suyu içerken sarjda olan telefona bir sürü mesaj gelince dikkatim orada toplandı. Bardağı bırakarak Felix'in telefonunu elime aldım. Bildiğim şifreyi girerek telefonun kilidini açtım, birlikte olduğumuz ana ekran fotoğrafı beni karşılarken tebessüm etmiştim.

Mesajları açtığımda başhekimden yaklaşık on tane mesaj gelmişti ve içerikleri de hoşlanacağım şeyler değildi.

Felix'in başhekim olmayacağını, hastaneyi terk etmesinin bedelini sadece uzaklaştırma ile değil bu şekilde ödeyeceğini söylüyordu. Anlamadığım birkaç mesaj daha.

Böyle olmamalıydı, Felix iki hafta sonra başhekim olacaktı.

Telefonu sarjdan çıkardıktan sonra karanlık odanın ışığını açtım. Herkes bana dönerken başta kızacak gibiydiler ancak yüz ifadem miydi onları durduran bilmiyordum.

"Bu ne Felix?" Dediğimde kaşları çatıldı. Yanına kadar gelip telefonu sinirle ona uzattığım kapanmış olan ekranı açarak mesajları gördü.

Odada çıt çıkmazken mesajları okuyan Felix kafasını kaldırarak bana baktı.

"Ne olmuş yani?"

"Ne olmuş yani mi? Hastaneyi benim yüzümden terk etmemeliydin. Ben başımın çaresine bakardım, çocuklar yanımda dururdu. Bunca zamandır başhekim olmak için uğraşıyordun!"

"Jisung, elimde olmadığı halde her zaman seni yalnız bırakmamdan şikayetçi oluyorsun. Hem de yeni ameliyat olmuşken seni yalnız bırakmamı mı istiyorsun? Umrumda değil, başhekim olmasam da olur."

"Tanrı aşkına Felix! Biz bir buçuk yıldır sen başhekim olacaksın diye birbirimizden uzaklaştık."

Biz kavga ederken odadaki diğer altı kişi ne müdahale edebiliyordu ne de tek bir şey söyleyebiliyordu.

Kavga anında ağlamayan ben ise yaşlı gözlerle ilk defa Felix'in yüzüne gerçekleri vuruyordum. Biz eskisi gibi değildik, bir evde iki yabancı gibiydik.

Biz bir evde yaşayan iki kırık kalptik.

"Ne diyorsun sen Jisung? Bir buçuk yıldır bu halde olmamızın sebebi sana destek olmaya çalışmama rağmen kendini benden uzaklaştırman!"

"Ben senden uzaklaşmadım!"

"Uzaklaştın, ne yaparsam yapayım kendini geriye çekiyorsun. Bunun sebebi benim çalışmam değil, biz her zaman deli gibi çalışıyorduk."

Ağlayarak ona baktığımda böyle yaptığımı düşünmüyordum. Her şey benim suçum olamazdı.

"Gel biz hava almaya gidelim." Jeongin kolumu tutarak beni bahçeye yönlendirdiğinde son kez ıslak gözlerimle Felix'e baktım.

Balkonun kapısını aralayan Jeongin geçmeme izin verdi. Soğuk hava titrememe neden olurken hıçkırarak bahçedeki banka oturdum. Bacaklarımı kendime çekerken Jeongin ne yapacağını şaşırmış gibiydi.

"Hasta olacaksın üzerine bir şeyler getireyim."

Jeongin koşarak içeriye girip getirdiği kapşonlu hırkayı omuzlarıma bıraktı. Bu üşümemi azaltsa da daha çok ağlamama sebep oldu. Felix'in kapşonlusunu getirmişti ve tamamen onun gibi kokuyordu.

"Bu Felix'in kapşonlusu." diyerek hıçkırdığımda panikle bana baktı Jeongin. Kapşonluyu geri almak için hamle yaptığında izin vermeyip iyice sarıldım.

Jeongin pek bir şey söylemeyip sakinleşene kadar yanımda durdu. Yanımda olduğunu hissettiren dokunuşlar sırtımda gezinirken kendime gelmeye çalışıyordum.

Biraz olsun toparlandığımda sadece iç çekip duruyordum. "Bekle burada." Diyerek eve giden Jeongin beni korkuturken birkaç saniye sonra evdeki seslerden dolayı ben de kendimi eve attım.

"Seni gercekten anlamıyorum! Daha önce seni uyarmama rağmen aynı şeyleri yapıp duruyorsun. Gerizekalı mısın?"

"Jeongin sadece Jisung zorlanıyormuş gibi davranmayı kes!"

"Sen ne gibi bir zorluk yaşıyor olabilirsin ki?" Jeongin'in aşagılayıcı tavrı beni bile rahatsız etmişti. Bu kadarı da fazlaydı benim için.

"Sen, sen hiçbir şey bilmiyorsun." Felix'in sesi hayal kırıklığı ile çıktı. "Her gün hastanede neler yaşadığımı biliyor musun? Bir buçuk yıl önce Jisung'a bir şey olacak, kendisine bir şey yapacak diye nasıl kafayı yediğimi biliyor musun? Sen hiçbir şey bilmiyorsun. Jisung'a iyi gelmeye çalıştığın için sağ ol ama ben ne olacağım Jeongin? Tek zorlanan Jisung, Felix hastanelerde keyif yapıyor değil mi?!"

Titrek bir nefes aldım, müdahale etmek istiyordum ama edemiyordum. Kimse de burada olduğumu fark etmemiş gibiydi.

"Daha fazla ilişkimize burnunu sokma tamam mı? Tek taraflı destek olacaksan hiçbir şey yapma istemiyorum. Diğerleri gibi olamayacaksan hiç olma, son bir yıldır beni görmezden geldiğin yetmedi bir de benim üzerime geliyorsun. Anlaşamıyorsak, birbirimize katlanamıyorsak boşanırız."

"Boşanır mıyız?" Aniden sessizliğe gömülen odada fısıltım duyulduğunda Felix'in bakışları beni buldu.

Merdivenlerden çıkmak için hamle yaptığımda bir çırpıda beni yakaladı.

"Onu demek istemediğimi biliyorsun." dese de çırpınarak gitmek için uğraşıyordum.

Boşanmayı ben düşünmemiştim, en çok korktuğum şeydi. Düşünebiliyorsa biz bittik anlamına gelmez miydi?

"Jisung!" Beni sarstıktan sonra kafamı göğsüne bastırdı. Çırpınmayı bırakıp kollarına tutunarak sıkıca ona sarıldım.

"Ne olur, ne olur eskisi gibi olalım." Ona söylemek yerine daha çok tanrıya yalvarıyordum.

Hıçkırıklarım boğuluyormuş gibi hissettirirken daha sıkı ona tutundum. Göğsü hızla inip kalkıyordu, ağlıyor muydu bilmiyordum.

O kadar dünyadan kopmuştum ki arkadaşlarımızın bizi yalnız bırakmak için bahçeye gittiğini bile anlamamıştım.

"Ne olur bırakma beni."

"Bırakmam... Sen beni bırakmadığın sürece." Bu cümle sakinleşmeme sebep olurken dakikalardır merdivenin önünde dikilmemizi umursamadan ona sarılmaya devam ettim.

Böyle nefesimi geri kazanmış gibiydim.

Beni tutup omzundan çekti. Alnıma yapışmaya başlayan saçlarımı geriye tararken iç çekerek onu izliyordum.

"Zaten hastasın, git ve uyu. Yoksa yarın inanılmaz bir baş ağrısıyla mücadele edersin."

"Gelecek misin?"

"Gelirim, Seungmin ile konuşmam lazım. Çocuklar gidince geleceğim, sadece git ve uyu tamam mı?"

Merdivenleri tırmanırken sessizdim. Yatağa uzanırken bugünün çok yoğun olduğunu düşünüyordum.

Kendimi küçülterek üzerimi de örttüm. Bu kadar şeyin üstüne bitkin düşmemem mümkün bile değildi.

×××

WGJDHQKANQKDW AGLICAM

BU KITAP PSIKOLOJIMI BOZUYO YA

jeongin mi hakli felix mi hakli sizce, jisung hakli demeyin şıklarda yok

optum babay

Jae.

one house two broken hearts, jilix.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin