Seni tanıyorum :)

84 18 111
                                    

Dışarı da felaket bir fırtına var sanki kıyamet kopacak gibi.

Aslında fırtınalı havaları severdim çünkü kitap okurken bana yardımcı oluyormuş gibi hissediyordum.

Telefonum titredi her hâlde mesaj geldi kimden gelmiş olabilirdi ki?

-Seni tanıyorum :)

Ne?
Bu ne?
Bir çeşit şaka mı?

Tınlamadım ve telefonu olduğu yere geri bırakıp yanıma geri koydum ama tekrardan telefonum titredi.

-Hadi ama
-Niye böyle davranıyorsun?
-Korkma sana zarar vermem :)

Lanet olası kişi kimdi? Niye böyle mesajlar atıyordu? Kesin bir şaka olmalıydı. Ama her saniye mesajlar çoğalıyordu.

-Niye çok sakinsin?
-Bana mesaj yazman gerek şu an da korkuyorum senden diye.
-Çok sakinsin.
-Beğenmediğim tiptir.
-Hadi bir oyun oynayalım.
-Seni öldürmek istiyorum desem ne tepki verirdin? :)

Cevap yazmak çok istiyordum ama yazsam sanki tüm kaderim yerle bir olacakmış gibi hissediyordum.

-Fazla geleceği düşünme
-Dediklerimi yap
-Ayağa kalk
-Koş!
-Bir bıçak al
-Ve kendine sapla
-Çünkü sen bunu hak ediyorsun.
-Seni tanıyorum:)

Korkudan ellerim terlemiş ve telefonum ellerimden düşmüştü.
Lawliet'in yanına gitmeli'miydim?

-Kime güveniyorsun şu hayatta?

Hâlâ mesaj atmaya devam ediyordu.

-Neden ölmek istemiyorsun?
-Çok eğlenceli olacak ciddiyim.
-Pencereye yakınlaş...

O sırada korkudan gözlerim telefondan başka hiçbir şey görmüyordu.

-Baksana pencereye çok eğlenceli olacak!
-eğlenceli
-eğlenceli
-çok eğlenceli
-çok eğleneceğiz
-ölmek
-kan
-beter olmak
-EN SEVDİĞİM
-ÖLMEK!
-SENDE ÖLMEYİ SEVECEKSİN!
-HERKES GİBİ!
-ÖLMEYİ SEVECEKSİN!
-ÇÜNKÜ SENİ TANIYORUM :)

O sırada "Lawliet acil gel!" Diye bağırmak istedim ama sesim çıkmıyordu biri sanki ses tellerimi kesmişti ve beynim çalışmıyordu.

"Lawliet!" Diye bağırmak istedim ama yok olmuyordu sesim çıkmıyordu zorluyordum ama olmuyordu.

"Hanako-chan? İyi misiniz?"

Gözlerim fal taşı gibi bir anda açılmıştı, rüya mıydı?

"Hanako-chan?"
"Lawliet-kun b-ben..."
"İyi misin? Ter içinde kalmışsın da..."
"Sanırım karabasan gördüm uyku felciydi her hâlde."
"Ne oldu acaba anlatmak ister misin?"
"Biri bana mesajlar atıyordu ama ölümle ilgiliydi konuşamıyordum çok değişikti."

Lawliet benim aksime fazla sakindi sakin her gün böyle rüyalar görmüş gibiydi.

"Sonra?"
"Sonra mı? Bilmiyorum atan kişi kimdi onu da bilmiyorum ama her mesajın sonuna gülücük bırakıyordu fazla rahatsız ediciydi."
"Gülücük mü?"
"Evet... Peki sen beni nasıl bu hâlde buldun?"
"Sayıklıyordun."
"Ne diyordum ki?"
"Sadece adımı söyledin."

Demek rüyamda söylemediğim şeyi dışımdan söylemiştim.

"Peki özür dilerim seni de rahatsız ettim Lawliet-kun."
"Özür dileme benden lütfen Hanako-chan umarım iyisindir şimdi."
"İyiyim ama uykum kaçtı."
"Uyumaya çalış."
"Pek uyku sevmem zaten izin verirsen yanında durabilirim benimde araştırmam gereken bir konu var."

Parmaklarını ağzına götürerek dudaklarının üstünde gezinirken bana hâlâ aynı suratla bakan Lawliet "ne konusu?" Dedi.

"Bay Aiko hakkında..."
"İyi olur ben de onu araştırıyorum sonuçta görevimiz bu."
"Senin yanınıza geleyim o zaman."
"Nasıl istersen."

Lawliet beni odada bırakıp kendi yerine giderken ben de pijamalarımdan kurtulup daha rahat şeyler giymek ve aynı zamanda yüzümün açılması için banyoya ilerledim, soğuk suyu yüzüme vurup kendime gelmeye çalıştım.

Üstümde ki pijamalardan kurtulup siyah kazağımın altına siyah kot pantolonu giyip banyodan çıktım.

Pijamalarımı katlayıp dolaba yerleştirdikten sonra yanıma bilgisayarımı alıp odadan ayrıldım.

Bir kat aşağı inip Lawliet'in olduğu yere gittim. Kendisi fazla meşgul görünüyordu.

"Lawliet-kun nereye oturabilirim?"
Lawliet kafasını çevirip bana baktı "istediğin yere oturabilirsin."
"Teşekkürler" deyip kafamı eğdikten sonra onun yanına gittim (tabii ki de gidecektim.)

Onun tam yanına oturup dönen sandalyeyi biraz yükseltip kendimi dik tutmaya çalıştım ama belim fazla ağrıyordu yatarken amuda mı kalkıyordum?

Masaya bakıyordum da... Çilekli kek, bir fincan çay ve bir kutu dolusu küp şeker vardı. Bunlara baktığımı görmüş olacak Lawliet "Çilekli kek ister misin?" Dedi.

"Aslında aç değilim ama şu an canım çekti."
"İstersen alabilirsin benimkini ben sonra tekrardan alırım."

Çilekli kekin olduğu tabağı bana uzatıp almamı beklerken "umarım beğenirsin" dedi.
"Sen mi yaptın?" Dedim alırken.
"Yok," dedi "bir pastaneci var cidden çok güzel yapıyor umarım sende seversin diye söyledim."

Kahkaha atmamak için kendimi zor tutarken kekten bir ısırık aldım "cidden güzelmiş."
"Bir gün gidelim demek çok isterdim ama-"
"Her gün çalışacak değiliz ya Lawliet-kun?"

Aptallık edip böyle bir şey demiştim ama adamın gözlerinden belli oluyordu çalışmaktan uyuyamadığı.

Bunu dediğim için yüzüm değişmişti ama yanlış anlamasın diye "özür dilerim hani-"
"Haklısın hep çalışmak olmaz seninle konuşmak için bir günümü ayırmaya çalışacağım."

Yanaklarımın kızardığını hissederek "teşekkür ederim Lawliet-kun." Dedim

"Hanako-chan,"
"Evet Lawliet-kun?"
"Bana şu rüyanı bir kez daha ayrıntılı bir şekilde anlatır mısın?"
"Neden Lawliet-kun?"

Sustu ve bir şey demedi
Tırnaklarını ağzına götürüp tüm odada yankılanacak şekilde tırnaklarını kemirmeye başlayınca konuşmaya başladı

"Eskiden çözdüğüm bir davaya çok benziyor da tekrardan bu dava açılmış olabilir diye düşünüyorum."

O an gözlerim fal taşı gibi sonuna kadar açılmış şaşırarak Lawliet'e bakıyordum.

"Yeniden açılmış derken?"
"Bunu şimdi anlayacağız Hanako-chan ama sizden bir ricam olacak bu süre boyunca."
"Tabii ki nedir?"

Lawliet tüm bedenini bana çevirerek tırnaklarını kemirmeye devam ederken konuştu "uyumayacaksın Hanako-chan, senden istediğim bu."

Instagram:@i.lovemello (bookstagram| bunu takip edin)
YouTube:atansu

lovemello (bookstagram| bunu takip edin) YouTube:atansu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Bir Japon Masalı: Dedektif (L x reader)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin