leaving tonight

289 22 91
                                    

Felix'e birkaç yere uğramam gerektiğini söyleyerek onu evine bırakmayı teklif ettiğimde olumsuz bir yanıt vermemişti. Kendi evine gitmeyi kabul etmiş ve ertesi gün görüşmek istediğini söylemişti yalnızca.

Onu onaylarken içim burkulmuştu çünkü yarın bir daha buraya gelmemek üzere ayrılacaktım. Felix'i, burada biriktirdiğim iyi ve kötü tüm anıları, evimi, stüdyomu tamamiyle bırakıyordum.

Bu şehre ilk geldiğim zaman tek düşündüğüm şey buraya ait olmadığım, bir an önce gitmek istediğimdi. Felix'ten nefret ediyordum, burada tuttuğum evden ve stüdyodan nefret ediyordum, bu şehrin havasından bile nefret ediyordum.

Sevdiğim tek şey evimin yakınında olan, Jeongin'in çalıştığı, dükkandı. Minho ve Jisung'la orada oturup bir şeyler yemeyi seviyordum sadece. Ve bir de evimin önüne gelen, motorumu kendi yatağı belleyen, uzun süre isimsiz bir şekilde benimle yaşayan o küçük kediyi başından beri seviyordum.

Her şey o kadar hızlı değişmişti ve o kadar farkında değildim ki bunların. Ona dokunmak rahatsız ediciydi; yanında rahat hissetmiyordum ve ondan kurtulmanın da zor olacağını düşünüp duruyordum.

Şimdi bir daha düşündüğümde içim titriyordu. Felix'e dokunmak hissettiğim en gerçek şeylerden biriydi. Felix'in yanında olmak hiç olmadığı kadar rahat hissettiriyordu. Ondan kurtulma fikri korkutucu geliyordu.

Birlikte geçirdiğimiz ilk günlerde kurduğum bir cümleyi hatırlıyorum mesela. 'Elimde olsa onu kurtarmak yerine hiç düşünmeden intihara teşvik edebilirim'. Şimdi ise ona zarar gelmemesi için çabalıyorum. Babasının başına gelecek her şeyden onu uzak tutmak için her şeyi ayarlamaya çalışıyorum.

Çocukken yaşadığı şeyleri düşündüğümde içim tarifsiz bir nefretle doluyor. Babasından o kadar iğreniyorum ki, onu göz kırpmadan öldürebilirim. Bir an bile şüphe duymam, bir an bile elim titremez.

Annemi ve babamı vuran Felix olabilir ama asıl katil olan o değil. Ailemi öldüren, babası ve onun zehri. Aynı Felix'i de içten içe öldürdüğü gibi.

Felix'in olmak istediği kişi bu değil, bunu biliyorum. Tek istediği bir kez olsun gurur duyulmak, yaptığı şeyin az da olsa takdir edilip değer görmesi. Fazla bir şey istemiyor, hiç istememiş.

Hak ettiklerini, isteklerini ona vermeyi gerçekten isterdim ama ne bunu yapabilecek bir konumdayım ne de zamanında. Neyi değiştirebilirim ki? Nefretle dolu babasını mı, çocukluğundan beri sahip olduğu korkunç anıları mı? Yapabileceğim tek şey Felix'i mümkün olduğunca o adamdan uzak tutmak ve ben de yalnızca bunun için çabalıyorum.

Bu şehri terketmeme, ülke değiştirmeme, saatler kaldı. Minho ve Jisung'la beraber, uçağım kalktığı gibi o adamın hayatını bitirecek tüm kanıtlar gerekli yerde olacak. Muhtemelen birkaç saat içinde de her şey bitecek. Jeongin'e emanet ettiğim şeyler bir süredir iletişimde olduğum ve bana yardımcı olacak olan arkadaşıma iletilecek. Bu tür işler üzerine o kadar uzun süredir çalışmış ki her şeyi istediğim şekilde, sorunsuzca, halledeceğinden eminim. Ekipçe birçok uyuşturucu baronlarını çökertmişler, bu da onlardan biri olacak. Ben de yalnızca onların bir muhbiri olmuş olacağım. Plan işleyecek, herhangi bir pürüz yok.

Demek istediğim; hissettiğim bu ağır duygular dışında hiçbir pürüz yok.

Evimi ve stüdyomu eşyalı bir şekilde kiralamıştım. Birkaç tablo ve ufak eşyalar dışında hiçbir şey bana ait değildi bu yerlerde. Biraz da bu yüzden alışmakta zorlanmıştım zaten. Bana ait olmayan şeylerle dolu yerlere zorla sığmaya çalışmıştım. Arabamı ve motorumu bu yüzden almıştım aslında. Biraz daha kendime ait bir yerde olduğumu, rahat olduğumu hissedebilmek için. Hoş, arabam da bir süreliğine kiralıktı aslında, yalnızca motorumu kendim almıştım. Onun verdiği adrenalin hissini seviyordum, resimlerimden sonra kafamı dağıtmak için en büyük sığınağım motordu.

you can run, hyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin