quinze | mémoire 2

244 29 18
                                    

Bay Lee'nin asistanı, kapıyı birkaç kez tıklattıktan sonra içeriden gelen 'Gel' sesiyle birlikte kapıyı araladı. İçeri girip kapıyı ardından kapattıktan hemen sonra gülümseyerek söze girdi. "Bay Hwang gelince haber vermemi istemiştiniz efendim, az önce odasına girdiler."

Bay Lee gülümseyerek cevapladı sekreterini. "Teşekkür ederim, çıkabilirsin." Düşüncelerine kıyasla sesi fazlasıyla yumuşaktı, etrafındakilere kendisini asla ele vermemesine şaşırmamak gerekirdi.

Asistan kız odadan çıktıktan sonra eski yüz ifadesini takındı adam, düşünceleriyle bir olan yüz ifadesini. Biraz sonra gidecek, işlerine engel olan o pürüzü halledecekti.

Odasından çıkarken yine gizlemişti hislerini ve düşüncelerini, kimse onun ne düşündüğünü, neler yapabileceğini tahmin bile edemeyecekti.

Sanki birkaç dakika içinde birini ölümle tehdit etmeyecek gibi adımlıyordu koridoru. Kapılarını sımsıkı kapatmış, herkesin gözlerine indirmesi gereken perdeleri indirmişti. Etrafındakilere göre Bay Lee sadece bu ajansın bir ortağı, finansal desteğiydi. Kim bilebilirdi ki modeller aracılığıyla, kendi oğlunu da kullanarak yüzlerce insanı zehirlediğini?

Tasarımlarına hayran kaldıkları, koleksiyonlarında modellerine yer vermeleri için alın terleri döktükleri o markaların asıl amacı satın alacakları maddelerdi. Modeller ise ilgilerini çeken ufak detaylardı sadece.

Bay Lee, Bay Hwang'ın asistanıyla göz göze geldiğinde sıcak bir gülümseme yolladı kıza. Samimiyet önemliydi, işini sorunsuz şekilde halletmek önceliğiydi.

"Bay Hwang'ı mı görmek istemiştiniz, kendisi biraz meşguldü."

"Sorun yok, beni kendisi davet etti. İşimiz uzun sürmeyecek, rahatsız olmana gerek yok." dedi gülümserken. Bir de bu adamın asistanıyla uğraşmak istemiyordu.

Kız kafasını onaylarcasına salladıktan hemen sonra içeride geçecek olan konuşmalardan habersizce kafasını önündeki dosyalara eğip işine devam etti.

Adam kapıyı kısaca tıklattıktan sonra içeriden gelecek sesi beklemeden odaya girdi, ondan girmek için izin almasına gerek olmadığını düşünüyordu. Saygı duyduğu ya da kendisinden üst konumda gördüğü biri değildi ne de olsa.

"Annene haber vereceğim Jin, merak etme- Kapatmam gerekiyor." Telefon konuşmasını yarıda kesip aceleyle telefonu kapattı Bay Hwang, karşısındakine bozuntuya vermek istememişti. Konuşmaları az da olsa duyduğundan, Lee'nin onun hakkında yeni bir şey daha öğrendiğinden habersizdi.

"Ne için geldin?"

"Seninle biraz konuşmak istedim," dedi oturmadan hemen önce. "Hwang bu aralar bana çok fazla engel oluyor diye düşündüm."

"Yine beni tehdit etmeye geldin yani. Bunlar bana geri adım attırmayacak Seok, hala bunu anlayamadın mı?"

Bay Hwang geri adım atmamakta kararlıydı, kendi şirketinde böyle bir işin dönmesine mümkün olduğunca engel olacaktı. Başkalarının gözleri önünde ölmesine, üstelik kendisinin de buna dahil oluşuna göz yummayacaktı.

"Hala seni tehdit ettiğimi düşünüyorsun ama hayır, bu bir tehdit değil. Zamanı geldiğinde sana yapacaklarımdan küçük ipuçları veriyorum diyebiliriz. Sana ve tabi ki eşine de."

Eşinden bahsedildiğini duyunca kendisini rahatsız ve öfkelenmiş hissetmişti Bay Hwang. Oğlunu ve eşini bu işten uzak tutmak için çok çabalıyordu. Oğlu için yapması gerekenleri yapabilmişti ama eşi için durum farklıydı, onu endişelendiren de buydu.

Evli olduğu, ajansta bilinen bir durumdu ve birkaç kez eşiyle katıldığı etkinlikler de ortadaydı. Hyunjin'i tanıyan ise yoktu, onun en büyük avantajı da buydu. Kimse oğlundan haberdar değildi, zarar verebilecekleri bir isim yoktu ellerinde. Bunun için fazlasıyla uğraşmış, amacına ulaşmıştı.

Oğlu buradan uzakta, her şeyden habersiz bir şekilde hayalini kurduğu eğitimiyle ilgileniyordu. Ailesini başarılarıyla gururlandıracak, geri geldiğinde her şeyi eskisinden daha iyi bulacaktı. Ailesinin isteği, hayali bu şekildeydi.

"Yapacaklarını buradan uzakta yapmanı çok kez söyledim, seni uyardım. Burada çalışan herkese zarar veriyorsun, yüzlerce insanı zehirliyorsun. Kendi çocuğunu bile bu pisliğin içine sokmuşsun, nasıl bir babasın sen? Oğlun daha 17 yaşında, gözünü kırpmadan onun da hayatını mahvediyorsun."

Bay Lee için Felix'in bir önemi yoktu, hiçbir zaman olmamıştı. Bu işleri için önemli bir piyondu sadece; onunla çalışmak isteyen markalar vardı, koleksiyonlarını iyi bir modelle sergiliyor üzerine de ödül olarak onun elinden uyuşturucu alıyorlardı. Her iki taraf da karlıydı onların gözünde.

"İtin teki için endişeleneceğine kendin için endişelenmelisin. Bu akşam son şansın, ya bana sorun çıkartmayı bırakacak ve gideceksin ya da sonuçlarına katlanacaksın."

İçten içe söylediklerinin gerçekleşmemesini istiyordu Bay Lee. Bu adamın sürekli olarak aklının bir köşesinde bulunmasındansa tamamen onu ortadan kaldırmak daha doğruydu. İşini garantiye alan biri olmuştu her zaman, böyle ciddi bir konuda da yapması gereken buydu.

"Seni ve bu işe bulaşan etrafındaki herkesi ortaya çıkartacağım. Hayatını mahvettiğin o çocuğu da kurtaracağım, buna emin olabilirsin Seok."

Bay Hwang çoktan planlarını yapmıştı, elindekiler bu adamı ve yanındakileri yakalatmak için yeterliydi. Tek gereken akşam burada olacak arkadaşına bunları elden teslim etmekti, sadece birkaç saat beklemesi gerekiyordu.

Elinde olanlardan Lee Seok habersizdi, Hwang Yong'un kendisini yakalatmaya sebep olacak birçok şeyi topladığının farkında değildi. Tüm bunlardan habersiz olsa da çoktan onu ortadan kaldırmaya karar vermişti, geri dönüşü yoktu.

"O çocuğu hiçbir zaman unutamayacaksın, buna emin olabilirsin."

Son görüşmeleri, birbirlerine olan son sözleri bu şekilde olmuştu. Saatler hızlıca akıp gitti, iki taraf da diğerinin yapacaklarından habersizce bekledi.

Bay Lee evine giderken huzurlu hissediyordu, ona sorun çıkartan tek bir şey vardı ve onu da ortadan kaldıracaktı. Bunu kendi elleriyle bile yapmayacaktı, her zamanki gibi bunu da oğluna bırakacak, en büyük işi onun bitirmesini sağlayacaktı. Kendini garantiye alması önemliydi.

Evine giden Bay Hwang ise düşünceliydi, içindeki kötü his onun rahat bir nefes almasına engel oluyordu. Evine girdiğinde eşinin gülümsemesiyle rahatladığını hissetmişti, o buradaydı, oğlu ise uzakta ve güvendeydi. Birkaç saat içinde arkadaşı gelecek, çözmesi gereken bu işi kolaylıkla halledecekti.

İşler bittiğinde oğlu dönecek, ajans eskisi gibi temiz ve sorunsuz, kimseye zarar verecek bir durum olmadan devam edecekti.

Eşinin ve kendisinin, korumak istediği 17 yaşındaki bir çocuk tarafından, titreyen eller ve yaşlı gözlerle öldürüleceğini hiç düşünmemişti.

seninle olumde bulusucaz bay lee

you can run, hyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin