"Higuchi'yi bu evden kovmam lazım." dedi yanında oturan kıza Ryuunosuke.Eğer böyle giderse hem Atsushi hastalığının farkına varır-Higuchi akrabası olduğu için zaten biliyordu-hem de kendisi kızı korkutmuş olurdu.Hatta daha kötü bir ihtimalle "Rashomon" dediği yaratığı tekrar görmeye başlar ve bunun sonucunda da onu öldürebilirdi.Tedaviye başlamıştı ve doktoru Oda gerçekten çok iyi bir doktordu ancak onun için işler epey geçe kalmıştı.Ta 12 yaşında görmeye başladığı bu yaratık için henüz yeni bir tedavi girişiminde bulunmuştu.Gerçi bunun bir hastalık olduğundan da emin değildi,yalnızca ne diyeceğini bilemediği için hastalık diyordu.
Ryuunosuke'ye göre Rashomon bir öldürme içgüdüsüydü.Tüm yaratılanlarda olan ama insanların diğer canlılara nazaran dizginleyebildiği içgüdü.Bu durumda o bir hastadan ziyade ilkel düşünce yapısına sahip bir hayvan oluyordu.
Yalnızca öldürme ve hayatta kalma üzerine dayalı bir içgüdüydü Rashomon.Geldiği zaman birinin canını alır,gittiği zamansa arkasında vicdanı bırakarak sahibinin ruhunu kemirirdi. Her defasında öldürdüğü için pişman olmak ama asla akıllanmayıp eyleme devam etmek...
Bu,insanın ilkellikle medenilik arasına sıkışmış formuydu."Her geçen gün daha da kararıyorsun Gin...Seni net göremiyorum." dedi siyah saçlı hava dolu bir sesle.
Kız cevap vermedi.
"Sessiz kalma lütfen,korkuyorum."
Kız yine cevap vermedi.Arkası Ryuunosuke'ye dönük bir şekilde odanın kilitli kapısına bakıyor,sarı saçlı kızın akşam yemeğinden kalan bulaşıkları yıkarkenki mırıldandığı melodiyi dinliyordu.
"Gin,bir sorun mu va-" Ryuunosuke lafını tamamlayamadan gördüğü şeyle kaskatı kesildi.Gin yavaş yavaş arkasını dönmüş,eliyle karnındaki bıçağı tutuyordu.Güçsüzlükle dizlerinin üstüne çöktü,kan kustu.
"Neden..." dedi ağlayarak.Ve sonra gözlerini abisinin korku dolu gözlerine dikti.
"Tek istediğin babamı öldürmek değil miydi?" karnından boşalan kan yere damlıyor,taş zeminde küçük bir kan göleti oluşmasına neden oluyordu.
"O halde neden..." dedi tekrar.
"Neden abi,söyle,NEDEN ANNEMLE BENİ DE ÖLDÜRDÜN!?"
"Ben yapmadım..." dedi Ryuunosuke fısıltıyla.Ne olursa olsun kimse bir şey duymamalıydı.
"Yemin ederim ki ben yapmadım...!"
Defalarca şakaklarına vurdu belki duyduğu ses kesilir diye ama nafileydi.Bu yırtıcı sesi duymamak için tek çare ölümdü.Bir anlığına aklından geçen şeyle duraksadı,gerçekten yapabilir miydi?
"Ölüm." diye tekrarladı içinden.Şu an ihtiyacı olan tek şey acı verici bir ölümdü.
Hızlıca etrafına bakındı.Bunu yaparken mümkün olduğunca kapının önüne bakmamaya çalışıyor,Gin'in seslerini duymamak için -işe yaramasa bile-kulaklarını kapatıyordu.
Daha sonra çekmecesindeki pergeli gördü.Şu anda odasındaki tek kesici alet oydu,başka çare yoktu.Hemen eline aldı ve sol koluna defalarca kez batırdı.İstemeden de olsa ağzından bir çığlık çıkmıştı.
"Siktir" dedi ailesinin cesedi hala kapının önünde yatarken.Bu sefer pergeli sadece batırmadı,sapladıktan sonra bir de aşağı doğru indirdi derisini yırtarak.Çok canı acıyordu ama istediği şey de zaten buydu.
O sırada odaya yaklaşan birkaç adım sesi duydu,daha sonra ince bir kız sesi ve belki yanında bir de erkek vardı.Sesleri net seçemedi,kan kokusundan midesi bulanmıştı ve üşüyordu.
Yavaş yavaş gözlerinin kararmaya başladığını hissettiğinde bedeni ondan bağımsız yere yıkıldı.Yatağın kenarına başını yasladığında gördüğü son şey kilitli kapının kırılışıydı.
***
"AKUTAGAWA!" diye bağırdı beyaz saçlı genç odaya girer girmez.Yatağın kenarında kanlar içinde yatan çocuğu kollarına aldı ve Higuchi'ye ambulansı aramasını söyledi.Ardından yanındaki dolaptan bir tişört aldı ve kan kaybını önlemek için Ryuunosuke'nin koluna bastırdı.
"Lütfen aç gözlerini,Akutagawa!Beni duyabiliyor musun?"
Siyah saçlıdan cevap gelmeyince bir göz yaşı döktü Atsushi.Her ne kadar onu çok iyi tanımıyor olsa da birinin kucağında ölmesini izlemek üzücü bir şeydi.Ki kaldı ki o gerçekten iyi bir insandı ve bir o kadar da sohbeti hoştu.Ölmesini istemezdi.
Ambulans geldiğinde onlar da hiç vakit kaybetmeden hastaneye gittiler ve bekleme odasına geçip oturaklara oturdular.
"O neden böyle bir şey yaptı...?" diye sordu Atsushi yanındaki kıza.Eğer kız vakit kaybetmeden ona haber vermeseydi çok daha kötü şeyler yaşanabilirdi.
"Yalnızca psikolojik tedavi gördüğünü biliyorum ve bir de..." Kız söyleyip söylememekte kararsız kaldı.Ne de olsa bu gencin özeli sayılırdı ve herkese anlatması uygun değildi.
"Bir de ne?"
"Onun neden yalnız yaşadığını biliyor musun?"
Atsushi düşündü.Onun hakkında bilgi edindiği tek konuşmayı bisiklet sürerken yapmışlardı ve o zaman da pek detaylı konuşmamışlardı bu konuyu."Hayır" anlamında başını salladı.
"Aslında eskiden bu evde ailesiyle beraber yaşıyordu fakat daha sonra o herkesi öldürünce tek kaldı."
Beyaz saçlı genç bunu duymasıyla tüm uzuvlarının kaskatı kesildiğini hissetti.
"Herkes derken...?" diye sordu cevabını bildiği halde.Alt komşusunun bu tür bir katil olduğunu duymak onu sarsmıştı.
"Annesi,babası ve kız kardeşi."
"Ben..." diye söze başladı Atsushi ama nasıl devam edeceğini bilemeyince sustu.
"Küçüklüğünden beri gördüğü halüsinasyonlarla savaşıyordu."
Higuchi tüm bunları söylerken yanındaki genç onu ağzı bir karış açık bir şekilde dinliyordu.Bu kadar mutlu ve hayat enerjisi dolu gibi görünen biri nasıl olabiliyordu da tüm bu kötü şeyleri yaşamış bir akıl hastası çıkabiliyordu?
"Bu korkunç..." diye geçirdi içinden ve kalbinde bu gence karşı korku ve acıma duygusu karışımı bir his belirdi.Belki de buradan taşınmalıydı...Ama o zaman herkes bu olay yüzünden taşındığını anlar ve onu kınardı.En iyisi bir süre fazla samimi olmamak ve daha sonra taşınmaktı.Derken Higuchi'nin kendi kendine bir şeyler mırıldandığını duydu.
"Eğer ikimiz de daha iyi bir babaya sahip olsaydık..."
"Belki de bunların hiçbiri olmazdı."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rashōmon'un Ölüleri
FanfictionAna ship: [shin soukoku] Yan ship:[suegiku] Daha da yan ship: [soukoku] "Ailen gerçekten çok stres verici Atsushi..." "Maalesef öyleler.Ama seninle birlikteyken bu daha az sinir bozucu oluyor." "Öyle mi?Belki de sen de benim yaptığım gibi onları ö...