"Bade, benimle Çalışır mısın?" Gözlerim şaşkınlıkla büyüdü. Ne tepki vereceğimi kestiremedim. Onunla çalışmamı istiyordu. Ben onunla nasıl çalışacaktım. Allah aşkına benim bir kafem vardı zaten. Oraya zor yetişiyordum. Düşüncelerimden sıyrıldığımda güç bela konuşabildim. "Ne?" Bu tepkimi bekliyor olacakki hiç bozulmadı. Tahmin edilmesi zor bir şey değildi aslında. Kim benim yerimde olsa şaşırırdı.
"Bizimle çalışmanı istiyorum. Daha doğrusu yeni projemizde yer almanı istiyorum." Yeni proje? Ne projesiydi bu. Sorarcasına kaşlarımı kaldırdım. Konuşmasına devam etti. "Projemizde küçük ve orta düzeyde ki işletmeleri bayilerimize katmayı planlıyoruz. İsim olarak bizim ismimiz geçerli oluyor, dizayn için belirlenmiş şeyler var. İşletmeler bu belirlenmiş seçeneklerden istediklerini belirleyebiliyor. Menü de bize ait oluyor. İşletmesini bayileştirdiğimiz kişiler doğal olarak oranın müdürü oluyorlar. Yanlarına bizim tarafımızdan işe alınan garsonlar veriliyor. Eğer kabul edersen ayrıntıları konuşabiliriz." Bir kaç saniye cevap veremedim.
Benim cevap vermeme izin vermeden tekrar konuştu. "Hemen kararını verme. Karar verdiğinde bana yazabilirsin. Ya da arayabilirsin. Ama lütfen, ayak üstü karar verme olur mu?" Kafam karışmıştı. Dediği gibi öyle ayak üstü verebileceğim bir karar değildi. Sorumluluklarım artacaktı. Artık ünlü bir markanın bayisi olacaktım. Ve belki de yükselmem de bu markanın çok payı olacaktı. "Peki, hemen karar veremem zaten. Biraz düşünmem gerekiyor. Bu çok büyük bir şey." Başıyla anlayışla onayladı beni.
"Hadi gidelim bizimkilerin yanına." Saatine baktı. Sonrasında ürkek bakışları bana döndü. "Yarım saat geçmiş." Esin beni bu sefer evire çevire dövecekti. Endişeyle dudağımı ısırdım. Normalde bu kadar korkmazdım, ancak Esin' in o adamla asla yalnız kalmak istemediğini tavırları ile oldukça belli etmişken benim onu yarım saat boyunca yalnız bırakmam belki birazcık onu sinirden küplere bindirmiş olabilirdi. Korkarak içeriye girdim.
Esin' in anlatımından,
Bade ile pastanenin içerisine girmiştik. Açıkçası ne pastane ne de başka bir şey umrumda değildi. Buraya sadece Kıvırcık için gelmiştim. Pastanenin dizaynı sade ve hoştu. En azından gözü yormuyordu. Bade etrafı incelerken Ulaş denen adam görüş açıma girdi. Bade' nin kolunu dürttüm. Şaşkın bir surat ifadesi ile bana döndü. Başka bir zamanda olsak onun bu haline katıla katıla gülerdim ancak,yanımızda Ulaş vardı. Kaşlarımla önünü işaret ettiğimde nihayet Ulaş' ı görebilmişti.
"Bienvenue Mesdames" Ben ne dediğini anlamadığım için önemsememiştim. Nasılsa Kıvırcık anlamıştı. Sövdüyse falan, haber verirdi değilmi?
Bade gülümsedi, karşısında ki adama."Bonjour monsieur," Bonjour, merhaba demekti bildiğim kadarıyla. Eh o kadarını da biliyordum. Kıvırcık, eliyle etrafı işaret etti. "Ta pâtisserie est vraiment magnifique. Honnêtement, je ne m'attendais pas à trouver un si bel endroit." Ama yeterdi artık. Ben burada bir şey anlamıyordum, kardeşim.
Bakışlarımı bıkkınlıkla başka bir tarafa çevirdiğimde Ulaş denen varlığın sesini işittim."Sen Fransızca biliyor musun?" Bu soru Bade' ye yönelik bir soruydu. Ama yine de bakışlarımı ikisine çevirdim. Zaten yapacak başka bir şeyim mi vardı? Bade gülümsedi. "Evet, biliyorum." dedi. Biliyordu tabii. Bade, Fransızca öğrenene kadar neler yaşamıştık. Yaşamıştık diyorum çünkü o zamanlar en az onun kadar bende içindeydim bu Fransızcanın. Kelime ezberi yapıyor, benimle tekrar ediyordu, telafuz çalışıyor, benimle alıştırmalar yapıyordu. Bir kaç kelimeyi istemesem de öğrenmiştim.
Ulaş, "Anladım" demek ile yetindi. Bakışları etrafta gezinirken duraksadı."Hanımlar, sizi kuzenim Savaş ile tanıştırmak isterim?" Gözleri ikimizinde yüzünde gezindi. Rahatsız olup olmayacağımızı tartmak istemişti düşündüğüm kadarıyla. Bade, sorarcasına bana döndü. Benim için pek değişen bir şey olmazdı. Pek umursamıyordum yani. Fark etmez dercesine omuz silktim. Savaş ismi yüzünden tanısam bile sevebileceğimi düşünmüyordum. Ama hadi ama her Savaş aynı olmak zorunda değildi, değil mi? Sonuçta her Esin de benim gibi olamazdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Neyin Nesii??-Ara Verildi
Humor'"Buranın sahibi kim?" Dışarıdan gelen kalın erkek sesi ile kaşlarımı çattım. Hızla önlüğümü çıkartarak mutfaktan çıktığımda. Az önce sipariş götürdüğüm adamın masasından kalkmış, ayakta dikildiğini fark ettim. Etrafta göz gezdirdiğimde mahallelini...