Neyin Nesii??-Ara Verildi

Oscarlık Performanslar

Esin panikle elindeki tefi, sırada bulunan bir kızın eline tutuşturdu. Kafasıyla masayı işaret etti. "Tabana kuvvet, Kıvırcık." Bende onun gibi elimdeki tefi sıradaki birinin eline veriştirdim. Esin'in elini tuttum. Suat amca ve Selami amcanın bakışlarını bulunduğumuz konumdan bile fark edebiliyorduk. Şimdi tek yapmamız gereken, Savaş ve Ulaş'ın, Suat amcalarla konuşmamasını sağlamak ve üstün rol yeteneğimizi kullanmaktı. Eh, bende pek yetenek olmasa da, Esin sonuçta bir avukattı. Tek umudum ondan yanaydı.

Yanlarına geldiğimizi fark eden Ulaş, el salladı. Suat, amcanın Ulaş ve Savaş'ın üzerinde olan bakışları, onlardan ayrılarak Ulaş'ın el salladığı yöne, yani bize döndü. Suat amcalardan, Şavaş'lara daha yakındık. Ve bu yakınlığı avantaja çevirdik. Ulaş'ların yanına vardığımızda, Esin iki elini beline yerleştirdi. Uzaktan belli olmayacak bir şekilde kaşları ile Suat amcaları işaret edip göz kırptı.  Sonrasında mükemmel, oyunculuğunu sergilemeye başladı."Beyefendi, burasının dolu olduğunu fark etmiyor musunuz? Allah aşkına, birde yüzsüzce el sallıyorsunuz." Savaş, oturduğu sandalyeden kalktı. Bir tuhaflık olduğunu sezmişti. Esin'in işaret ettiği tarafa baktı ve o da oscarlık yeteneğini konuşturdu."Kusurumuza bakmayın hanımefendi. Öncellikle size değil, tanıdık birine el sallamıştım.  Ve masanıza oturma konusuna gelince, çantaları oturduktan sonra fark ettik, açıkçası başka boş bir masa olmadığından, masanın sahipleri gelene kadar iki sandalye çekerek oturmak istemiştik. Tekrardan kusurumuza bakmayın." Savaş, sözlerini bitirdiğinde çaktırmadan göz kırptı. Bu ikisi çok mu zekiydi? Yoksa hukuk mezunu olduklarından mıydı, bu becerileri. İkisi de bilerek yüksek sesle konuşmuştu. Masaya çokta uzak olmayan Suat ve Selami amcamlar da elbette her şeyi duymuştu.

Ulaş'ta ayağa kalktı. O ayağa kalktığı an, yanımıza Suat amcalar geldi. Direkt, Esin ile bana döndü. "Kızlarım, bir sorun mu var?" Başımızı aynı anda iki yana salladık. Esin, "Yok, babacığım. Beyefendilerle aramızda bir yanlış anlaşılma olmuşta. Hallettik biz." Bende onayladım. "Evet, Suat amca bir sorunumuz yok." Başını yavaş yavaş sallayarak onayladı ve Ulaş'lara döndü. "Siz hangi taraftansız?" Ulaş gergince yutkundu.  Savaş ise gülümsedi. "Biz iki tarafın da akrabası değiliz, damada önceden ufak bir iyiliğim dokunmuştu. Sağ olsun davet etti beni." Suat maca anladığını belirtircesine mırıldandı. "Ne iyiliğin dokunmuştu, yavrum senin Barlas'a?" Savaş yine gülümsedi. "Savcıyım da ben. Bir keresinde trafikte bir olay çıkmıştı, yardım da bulunmuştum. Eski bir mevzu, geçen hafta tesadüfen karşılaştı da  davet etti, beni sağ olsun düğününe. Bu yanımda ki de kuzenim olur." Ulaş, hafif bir baş selamı verdi.

Suat amca yine konuştu. "Savcısın demek" Başı ile onayladı, Savaş onu. "İyi, iyi Allah kolaylık versin oğlum." Masayı işaret etti. "Oturmaz mısınız?" Savaş, Esin'e kaçamak bir bakış attı. "Neden oturmayalım, amcacım. Otururuz." Selami amca ile Suat amca masanın karşı tarafında ki sandalyelere oturduğunda, Ulaş ve Savaş'ta sandalyelerini masaya yaklaştırdı, ve oturdular. Gergince Esin'e baktım. Gülümsedi ve gözlerini güven vermek istercesine yumdu. Suat amcanın yanında ki boş sandalyeye geçti. Bende Selami amcanın yanında ki sandalyeye kuruldum. 

"Ee, baba," Suat amca, Esin'in konuşması ile ona döndü ve kolunu Esin'in sandalyesine attı. "Senin işin vardı bugün sanki? Ben mi yanlış biliyorum? Sıkıntı, falan yok değil mi?" Suat amca başını olumsuzca iki yana salladı. "Sıkıntı, sorun falan yok, kızım. Bugün izin almak istedim. Hem biraz yorgundum, hemde Barlas oğlumun düğününü görmek istedim." Esin, anladığını belirtircesine başını salladı. "Tek öyle olsun babacığım. Bir şey olmasında." Suat amca, bana döndü ve kaşlarını çattı. "Kıvırcık?" 

"Efendim, Suat amca?" Saçlarımı işaret etti. "Sen saçlarına bir şey mi yaptın?" Parmaklarım saçlarımı buldu, "Evet, bugün düzleştirmek istedim." Başını usulca, olumsuzca salladı. "Kıvırcığım, güzele her şey yakışır da sana kıvırcıklık ayrı bir yakışıyor. Tabii ki kendini nasıl güzel hissediyorsan, öyle yap. Ama bilemedim, işte" Gülümsedim. "Bugün biraz değişiklik yapmak istedim, Suat amca. Yoksa hala kıvırcığınızım." Suat amca elini kalbine götürdü. "Ay, şükürler olsun. Bir an dedim, bizim kız, artık Kıvırcığımız olamayacak. Kalbime indiriyordun." Suat amcanın söyledikleri ile masamızdan büyük bir kahkaha sesi yükseldi. 

Etrafa baktığımda, Buket ablanın kınasının yakılmış, düğüne kalındığı yerden devam ettiğini fark ettim. Biraz sonrada annemler ufukta görülmüştü. Çok geçmeden masamıza geldiler, yanlarında Ayşe teyze de vardı.

Şule teyze tek kaşını kaldırarak, masaya baktı. Gözleri Esin ile beni bulduğunda, sadece omuz silktik. Soluğunu verdi ve Suat amcaya döndü. "Eşim bey," Suat amca gülümseyerek, Şule teyzeye döndü. "Bir istediğin mi vardı, Eşim hanım?"

Şule teyze, eli ile arkayı işaret etti. "Buse, ben ve Ayşe çok daraldık. Biraz yürüyüş yapalım dedik. Selami komşuyla siz de gelin." Suat amcanın gözleri ilk Esin'i, Esin'den sonra da  beni buldu. "Peki, peki. Gidelim, hanım."

Selami amca  kalkmadan önce gülümseyerek saçlarımı karıştırdı. "Hadi bakalım, eh bizde kalkalım." Esin'e döndü. "Seninle sonra görüşeceğiz Avukat hanım, bu aralar manava geldiğin yok. Pastacı hanım, maşallah hep geliyor." Esin, gülümsedi. "Valla hep  geleceğim diyorum da , bir işim çıkıyor be, Selami amca." Selami amca arkasına dönmeden önce elini havaya kaldırdı. "Ben bilmem küçük hanım. Haneniz de eksi puanlar çoğalıyor."

Suat amcalar uzaklaştığında, masa da yine dördümüz kaldık. Esin masanın üzerinden eğilerek, Savaş' a çak beşlik yapması için elini uzattı. Savaş'ta ona eşlik etti. "İyi performanstı, Savcı," Savaş sırıtarak konuştu. "Senin de performansın, hiç yabana atılacak cinsten değildi, avukat."

Bittii, sonlarını nasıl bir ortamda yazdım. İnanın bende bilmiyorum. Ama yinede keyifle yazdım.

Nasılsınız? hayatınız nasıl gidiyor? Havalar çok sıcak!! Her neyse uzatmadan kapanışı yapalım,

kendinize iyi bakın, diğer bölümde görüşmek üzere hoşça kalınn :)