Düğüne yaklaştığımızda, seste orantılı olarak artmıştı. İçeriye girdiğimizde adımlarımız direkt olarak oturduğumuz masayı bulmuştu.
Ulaş'ın elimi hala sıkı sıkı kavradığını fark ettim. Elimi, elinden ayırdığımda sorarcasına bana döndü. Elim ile etrafı işaret ettim. "Bir gören olacak." Bakışlarını etrafta gezdirdi ve omuz silkti. "Görsünler, ne olacak ki?"
"Şuan da birbirimizi tanıma evresindeyiz, birbirimizi kabullenmeden bizi başka birinin bilmesini istemiyorum." Gülümsedi. "Peki, sen nasıl istersen öyle olsun. Ne de olsa herkesin karşısında elini tuttuğum günlerde gelecek."
Gözlerimi kıstım. "Kendinize çok güveniyorsunuz, Ulaş bey." Sırıttı. "Evet, bu konuda kendime inancım tam, Bade hanım." Elim ile masayı işaret ettim. " Hadi hadi geç kalmayalım." Ondan önce davranarak hızla onun önüne geçtiğimde, bir kaç adımda yanıma ulaşmıştı.
Masaya yaklaştığımızda Esin ve Savaş'ı göremeyince kaşlarımı çattım ve Ulaş'a döndüm. "Bizimkiler yok?" O da kaşlarını çattı ve gözlerini etrafta gezdirdi. Bakışları bir yerde takılı kaldı. "Bade?"
Sorarcasına cevap verdim. "Evet?" Eli ile bir noktayı işaret etti. "Şuradakiler bizimkiler değil mi?" Parmağının gösterdiği yere baktığımda, gözlerimi sonuna kadar açarak gülümsedim. " Bu ikisinin, halayın başında ne işi var?" Ulaş'ın sorduğu soru ile artık gülümsemem kahkahaya dönmüştü.
Halayın başını Esin çekiyordu. Onun yanında Savaş, Şule teyze ve annem vardı. Ulaş'ın kolundan tuttum. "Ulaş?" Bir yandan konuşurken bir yandan Ulaş'ı çekiştirdim. "Efendim?" Kendimi tutamayarak büyükçe gülümsedim. " Daha önce hiç halay deneyimin olmuş muydu?" Anlamadığı belli olur bir şekilde cevap verdi. "Hayır? Neden ki?" Halaya yaklaştığımızda gülümseyerek ona döndüm. "O halde yeni bir deneyim kazanmaya hazır olabilirsin."
Şaşkın bakışları yüzümde dolaşırken, serçe parmağından tutarak onu ve kendimi halaya dahil ettim. Ben, Esin'in parmağını tutmuşken, Ulaş'ta Savaş'ın ve benim serçe parmağımı tutmak zorunda kalmıştı. Savaş gülerek Ulaş'a alayla baktı. "Ulaş ve halay." Küçük bir kahkaha attı. "Bu an, bu saatten sonra, Alzheimer bile olsa hafızamdan silinmez, " Ulaş, şuan Savaş ile ilgilenmiyordu, daha doğrusu ilgilenemiyordu. Benim ayağıma ve hareketlerime bakarak, taklit etmeye çalışıyordu. Pek başarılı olduğu söylenemezdi, ancak çabası takdire şayandı.
Ben, Ulaş'ı keyif ile izlerken kırmızı elbiseli bir kız onun ile benim parmaklarımızı ayırarak aramıza girdi. Ben şaşkınlık ile kıza bakarken onun tek baktığı şey Ulaş'tı. Ulaş, saf saf bana döndü. Sinir ile dilimi dişledim. Neydi bu? Ne oluyordu şuan? Kızı ilk önce güzelce bir süzdüm. Alımlı bir vücudu vardı, üzerinde ki elbise tam olarak bedenini ön plana çıkarıyordu. Buğday bir teni, siyah düz saçları ile maşallah dedirtirdi. Allah var güzel kızdı. Ancak bu yaptığı ile gözüm şuan onun güzelliğini göremiyordu. Kıskançlık bütün bedenimi ele geçirmişti.
Kızın kolunu dürttüm. Aldırmayınca tekrardan dürttüm. Kız ne var dercesine bana döndü. Gülümsedim. Başım ile Ulaş'ı işaret ettim. "Hayırdır, hanımefendi?" Göz devirerek önüne döndü. Tekrardan gülümsedim ve dürttüm. "Ne var be? Dürtüp duruyorsun ne oluyor yani?" Ulaş, kızın boşluğundan yararlanarak kızın parmağını bıraktı. Benim konuşmama müsaade etmeden kendini konuştu. "Hanımefendi, saygısızlık yapmak istemiyorum ancak başka bir yere gitseniz çok daha iyi olacak. Sevgilim ile aramıza girdiniz." Kadın, Ulaş'a baktı ve bana döndü. Parmağını elimden hızla çekti ve agresif bir tavırla yanımızdan uzaklaştı. Esin ve Savaş birbirine baktı ve aynı anda konuştu. "Sevgilim?" Gözlerimi kapadım ve dudağımı dişledim. Ulaş'ın kolunu cimcikledim. "Ne demiştim ben sana ya?" Masumca gülümsedi. "Unuttum." Sabır çekercesine çenemi havaya kaldırdım. Annem ve Şule teyze şuanda tamamen kendilerini halaya kaptırdıklarından olan bitenin farkında değildi. Tek tesellim, şuan bu konuşmaları onların duymuyor oluşuydu.
Esin'e döndüm. "Ben sana sonra anlatırım, olur mu güzelim?" Göz kırptı ve başını seni gidi seni dercesine salladı. "Anlatırsın, güzelim. Anlatırsın." Savaş'a ima ile baktı, o da ona aynı şekilde baktığında ikiside sinir bozucu şekilde seslice güldü. Ulaş'a sertçe baktım. Hala bana masum masum bakıyordu. Bakmasındı. "Bakma öyle. Şuan sinirliyim sana." Tebessüm etti. "Özür dilerim, bir an şey ettim." Bakışlarım tekrardan yüzünü buldu. "Ne ettin?" Kaşlarını çattı. "Şey işte, yani şey,"Takındığım sert tavrı bozarak, güldüm. Bu adam çok mu saftı? Genelde saf denilen kişi ben olurdum, yani tanıdığım en saf insan bendim ancak Ulaş beni de geçmiş gibiydi.
Müzik sesi kesildiğinde, halaya da son verilmişti. Masamıza geçtiğimizde bu sefer annemlerde yanımızdaydı. Nihayet aramıza dönebilmişlerdi. Onlar için halay çok ayrı bir olaydı. Halay için ölürlerdi. Mahallemizde düğün olduğunda en çok aranan ikiliydi kendileri. Şule teyze sandalyesine oturduğunda derin bir soluk verdi. "Yorulmuşuz, kız." Annemde suyundan bir yudum alarak konuştu. "Yaşlanıyoruz, kız artık." İkiside birbirine uzunca baktı ve gülümsedi. İkisininde aklına bir şey gelmiş gibiydi. Şule teyze birden annemle olan göz kontağını keserek Esin ve bana döndü. "Biz iyice yaşlanmadan koca bulun kendinize." Savaş sırıtarak Esin'e baktı. Sonrasında gülerek önüne döndü. Benimkinin gözleri zaten benim üzerimdeydi. Şule teyze devam etti. "Yoksa ben size koca bulurum." Savaş'ın sırıtışı yüzünde dondu kaldı. Ulaş ise kaşlarını çatarak Şule teyzeye döndü. "Koca mı bulursunuz?" Ulaş'ın sorusu ile Şule teyze gülümsedi. "Evet, koca bulurum. Bizim kızların talibi çok beğendiklerini ayarlarım onlara."
Savaş'ta kaşlarını çattı. "Talipler mi?" Ulaş'ta onun gibi sordu. "Beğendikleri mi?" Şule teyze kahkaha atarak anneme döndü. Fısıltı tonunda ancak Esin ve benim anlayabileceğim şekilde konuştu. "Olmuş kız bunlar." Anneme yumruğunu uzattı, annemde yumruğunu ona uzattı ve tokuşturdular. Ben ve Esin genişçe gülümserken, karşımızdaki şahısların suratı beş karıştı. Onların bu haline bakarak daha da gülümsedim.
Bir oyun havası çalmaya başladığında, annem ve Şule teyze ayaklandı. Masada tekrardan dört kişi kalmıştık. Savaş direkt Esin'e döndü. Alayla gülümsedi. "Taliplerinde mi var avukat?" Esin'de onun gibi alayla gülümsedi. "Evet, savcı bu seni neden ilgilendirir?" Savaş sırıtmayı kesti. "Hiç, merak ettim." Ulaş'ın bakışlarını üzerimde hissettiğimde ona döndüm. Ona dönmem ile konuştu. "Koca bulmaz değil mi?"
Merhabaa, nasılsınız? Sanırım kendime nazar değdirdim, her gün bölüm atıyorum diyordum şimdi her gün atamaz oldum. Ancak bu döngüyü kırmayı planlıyorum. Artık daha sık bölüm atmaya çalışacağım. Yani her gün olmasa bile iki güne kesin atmayı planlıyorum.
Bu arada bölümü nasıl buldunuz? Neyse kapanışa geçiyorumm.
Hepiniz kendinize çok dikkat edin. Yeni bölümde görüşmek üzere, hoşça kalın. :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Neyin Nesii??-Ara Verildi
Humor'"Buranın sahibi kim?" Dışarıdan gelen kalın erkek sesi ile kaşlarımı çattım. Hızla önlüğümü çıkartarak mutfaktan çıktığımda. Az önce sipariş götürdüğüm adamın masasından kalkmış, ayakta dikildiğini fark ettim. Etrafta göz gezdirdiğimde mahallelini...