Tanrının Hediyesi

4.5K 347 19
                                    

İrileşen gözleriyle tatlı tatlı etrafa bakan güzel erkek çocuğu herkesin dikkatini üstüne çekerken, tüm bu kalabalığın burada toplanmasının tek bir sebebi vardı.

O güzel erkek çocuğu Jeon Jungkook.

Ailenin her zaman gözdesi ve narin çocuğu olan Jungkook artık büyümüş, bir yetişkin olacak yaşa gelmişti. Yani Jungkook türünü öğrenme çağına ulaşmıştı ancak ortada pek de gizli saklı bir şey yokmuş gibiydi. Jungkook çok tatlı ve masum bir çocuktu. Bakışları bile adeta ben omegayım diye bağırır, diğer tüm kurtların içinde yoğun bir ilgi seli oluşmasına sebep olurdu.

Kardeşleri her daim Jungkook'un etrafında pervane olur, onu korur kollar, üçüncü hatta dördüncü göz olurlardı Jungkook'a. Jungkook tüm bunlardan hiçbir zaman şikayetçi olmamıştı. Aynı şekilde omega olmaktan da hiçbir zaman utanmamıştı. Kimsenin de utanç verici bir şeymiş gibi davranmasına izin vermemişti.

Bu şekilde yetiştirilmişti Jungkook. Her ne kadar bir kar tanesi kadar temiz ve masum olsa da asla kendinden taviz vermez, tatlılığını her ne kadar farkında olmasa da çok güzel bir silah olarak kullanırdı. Kolay kolay kimsenin aklına Jungkook'a kötülük yapmak gelmezdi. Jungkook bu sayede çok güzel bir çocukluk geçirmişti. 

Bu krallıkta omega olmak düşüklük değil, en aksine doğurganlıkları sebebiyle kutsal bir ırk olarak görülürdü. Daha narin olmaları omegaların haklarının çiğnenmesine ortam hazırlamamıştı bu topraklarda. Her kurt normal şartlar altında eşit haklara sahipti ve iş bölümleri kurtların türlerine göre şekil alsa da, işinde başarı gösterdiği sürece her kurt istediği işi yapabilirdi. 

Kar tanesi Jungkook'umuz ise daha yeni reşit olacağından hayatına nasıl bir yön vermesi gerektiği konusunda yoğun kaygılar yaşıyordu. Eşini bulacak, eşlenecekti. Peki ya ailesi ne olacaktı? Jungkook onları geride bırakmak istemiyordu. Jungkook evlilik denen müesseseyi iyi idare edebileceğini de düşünmüyordu. 

Korku, heyecan, merak hepsiyle dolup taşıyordu. Artık kendine eş arayabilirdi. Nasıl bir eş bakmalıydı? Yoksa o sadece beklese dahi eşi kendisini bulabilir miydi? Peki ailesinden ayrılmaya değer miydi? Jungkook kesinlikle başka krallıktan birini istemiyordu. Ailesinden uzak kalmak onun için kabus gibiydi. Bir asker de istemiyordu eşi her daim onun yanında olsun ona destek çıksın istiyordu.

Fakat tüm bunları görmezden gelebileceği asıl şeyi istiyordu. Aşık olmak... Gerçek aşkını bulan kurtların tenlerinde ilk karşılaştıkları anda bunu simgeleyen izler oluşurdu. Böylece kurtlar eşlenirken endişe yaşamazlardı çünkü karşılarındaki kişinin onlara gerçekten aşık olduğunu bilirlerdi. Fakat bu her evliliğin güzel gideceği anlamına da gelmiyordu tabi ki. Bazı kurtlar duygularını göremeyecek hatta umursamayacak kadar hırslı olduklarından ucunda eşlerinin ölümü ve kendilerinin yoğun ızdırapları olmasına rağmen hataya düşebiliyorlardı.

Bu Jungkook'u çok korkutuyordu fakat ortama uyum sağlamaya çalışarak yüzündeki o karmaşık ifadeyi atmış, gülümseyerek kalabalığın içinden geçerek ailesinin yanına ulaşmıştı. Ailesine ulaşana kadar aldığı onlarca iltifat beyaz tenine -özellikle de yanaklarına- allar düşürmüş, utangaç ve çekingen bakışları annesiyle buluşan küçük kurt bir nebze olsun rahatlayarak annesine sarılmıştı.

"Anne çok gerginim, yanımdan hiç ayrılmasan olmaz mı?" 

Hâlâ bir bebek gibi mızmızlanan çocuğunu gören alfa annesi dayanamayıp gülse de çocuğunun bu hallerine de bir yandan kıyamıyordu. Nasıl onun yuvadan uçup gitmesini izleyecekti, aklı asla almıyordu. Yavrusu çok güzeldi, şimdiden birçok talibi vardı ve çok güzel bir hayat yaşayacağından emindi annesi. Bu denli temiz bir çocuğun zorluk yaşasa bile kötü bir hayat sürmesi imkansız gibi geliyordu herkese.

PINK MIRACLE | TAEKOOK'Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin