9

329 14 0
                                    

zihnimde iki cümle dönüp duruyordu
gün boyu aklımda sadece o iki cümle vardı
"tamam çok derin değil, dikişle hallederim ama canınız yanacak şimdiden söyleyeyim"
"yanmaz"

onun dediğine göre daha önce ona dikiş atmıştım
aklıma gelen iki cümle sadece kafamı karıştırıyordu
"değil mi?"
"efendim?"dedim
"efendim mi? Sana bir saattir bir olay anlatıyorum ve sen beni dinlemiyor musun Devin?"dedi Alara
"Senem,bana da limonata getirir misin?"diye sordum
"tabi Devin hanım hemen getiriyorum"

Alara ile evin bahçesinde oturuyorduk

"annen geleceği için heyecanlı mısın?"diye sordu Alara
"annemi göreceğim için heyecanlıyım evet ama-"
"annenin vereceği cevaplar seni korkutuyor,ya annen de hafızanı kaybettiğini söylerse diye düşünüyorsun"
"evet,ne yapıcam bilmiyorum"
Alara beni kendine doğru çekti ve bana sarıldı
"gerçekten hafızanı kaybettiysen ne yapacaksın?"
"hafızamı kaybettiysem eski defterleri tamamen kapatıp kendime yepyeni bir sayfa açarım,Ahir'i ya da daha önce tanıyıp da unuttuğum insanları bir daha görmemek için belki de yurtdışında bile gidebilirim,sen benim yerimde olsan ne yapardın Alara?"
"ciddi konuşucam,eğer senin yerinde olsaydım kanıt bulmaya çalışırdım yeterli kanıtı bulduysam yani eğer kendimde hafızamı kaybettiğime inandıysam çeker giderdim ama eğer abimden etkilenseydim yani sen olarak... Yani sen olsaydım ve abimden etkilenseydim burada kalır ve kaldığım yerden devam ederdim"
"peki hafızamı kaybetmediğime dair bir kanıt bulursam?"
"bilmiyorum bu çok korkunç olurdu, muhtemelen polise giderdim"
o sırada Senem limonatayı getirdi ve önümdeki cam masaya koydu
"teşekkür ederim"
gülümseyip yanımızdan ayrıldı
"neyse şimdilik bunları düşünme,gel şu veletle uğraşalım biraz,Pera gelsene buraya!"
Pera elinde peluş ayıcıkla yanımıza doğru geldi
"Ahir abim ve babam nereye gitti Devin abla?"
"bir işleri varmış"
"ne zaman gelirler?"
"bilmiyorum"
"Ahir abimi arar mısın?"

Ahir gitmeden önce bana bir telefon vermişti
telefonda sadece kendi numarası vardı

"şimdi meşgul etmeyelim"
"amaaaa,lütfeeeen"
"peki tamam"
telefonu elime alıp Ahir'i aradım
çok geçmeden telefonu açtı
"efendim?"
"Ahir abi,neredesiniz?"
"geliyoruz abicim bir iki saate oradayız"
"annem yanında mı?"diye sordum
"şuan değil,uçağa binmeden bir aktara girmek istedi sana bir şey çayı alacakmış ama anlamadım"
"nasıl peki? İyi mi?"
"evet,iyi"
"ne zaman gelirsiniz?"
"beni mi özledin?"
"kaç saattir başımın etini yedi 'Ahir de Ahir' diye"dedi Alara telefona yaklaşıp
omzuna hafifçe vurdum
"biliyordum,annen gelsin uçağa binicez 1 saate falan geliriz herhalde"
"hemen gelin,çok özledim"dedim
"bak bak Ufuk sen de duyuyorsun değil mi nasıl özlemiş beni"
"seni değil gerizekalı annemi özledim"
"dayan dayan geliyorum ağlama"
"of uğraşamayacağım seninle, kapat"
"sen kapat"
arkadan Ufuk'un "aşkım önce sen kapat" dediğini duymuştum
aramayı kapattım ve Pera'ya döndüm
"bak duydun mu geliyorlarmış"
kafasını salladı ve koşarak Aykan'ın yanına gitti
"ya havle,bir rahat bırakmıyor çocuğu"
"el kadar çocuğu kıskanıyorsun resmen"
Aykan, Pera'yı kucağına alıp döndürmeye başladı
Pera hem çığlık atıyor hemde gülüyordu
Alara'ya döndüğümde Pera'ya öldürecek gibi baktığını gördüm
"utanmasan gidip kızı yere itip kendini kucağına aldıracaksın"
"neden utanayım ki?"dedi ve ayağa kalktı
"dur saçmalama salak kız"
Pera, Aykan'ın kucağından inince Alara, Aykan'ın yanına gidip ona bir şeyler söyledi
ne söylediğini onlardan uzakta olduğum için duyamıyordum

limonatam bitince eve girdim ve üzerimdekileri değiştirdim
biraz evin çevresini gezmek istiyordum

altımdaki şortu çıkarma gereği duymadan sadece üstümdekini değiştirip odadan çıktım
ben merdivenlerden inerken Alara da yukarı çıkıyordu
"bir yere mi gideceksin?"diye sordu
"evet,buralarda gezinicem biraz"
"ormanda mı?"
"orman arka tarafımızda ve biraz yürüyünce sahil var diye biliyorum,yani manzaradan bakınca öyle görünüyor"
"evet, sahilde baya yakışıklı ve zengin çocuklar oluyor bu arada"
"hmmm hemen gidiyorum o zaman"
Alara gülerek odasına girdi

ASİ PRENSESHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin