Evet, acı çekmek insana zarar verirdi. Fakat güçlendirirdi de..
Vücuduma ve ruhuma aldığım darbeler beni Efsun yapan şeydi.
Şimdi ise kendimi hiç olmadığım kadar güçlü hissediyordum.
Çünkü biraz daha acı çekmiştim.
Biraz daha acı biraz daha güç demekti.Acı çekmeyeceksem güçsüz olmayı yeğlerdim orası ayrı.
Mert beni eve bıraktıktan sonra kızlara merak ettikleri için olanları üstünkörü açıkladım ve yorgun olduğumu söyleyerek odama geçtim.
Gerçekten de çok yorgundum.
Şu anda tek istediğim uyumaktı.
Öyle de yaptım.
Üstümü bile değiştirmeden yatağa girdim ve uyudum.
Sabaha kadar uyudum..Çalan alarmın sesiyle yavaşça yataktan kalktım.
Üzerimdeki tişörtü çıkarıp odanın köşesindeki yığının üstüne attım.
Yığın,erkek kıyafetlerinden oluşan bir koleksiyon olacaktı neredeyse.Yerine gelen sesimle odadan dışarıya bağırdım.
"Açelya!"
Birkaç dakikaya kalmadan Açelya odama girdi. Derya çoktan işe gitmiştir diye düşünüyordum.
"Sargılarımı değiştirmeme yardım eder misin?"
Hüzünlü bakışları üst bedenimi kaplayan sargılarda gezindi.
Bir şey demeden yavaş hareketlerle arkama geçti.
Titreyen elleri sargıya dokunduğunda yutkunduğunu duydum..Bir süre sargıyı açmaya cesaret edemedi ve öylece bekledik.
"İstemiyorsan kendim de yapabilirim." dedim ve bunu bekliyormuş gibi sargıları çıkardı.
Şimdi kötü göründüğünü tahmin etmenin zor olmadığı sırtımla bakışıyordu.Ondan bunu istediğim için pişmanlık duydum, benim aksime o bu tarz görüntülere alışık olmayan bir kız olduğu için etkileneceği ortadaydı.
Ağlama seslerini duyduğumda iç çektim fakat arkamı dönmedim.
Ağladığını görmemi genelde istemezdi.."Açelya, ben iyiyim."
Tek bir duygu barındırmayan sesim oldukça inandırıcı çıkmıştı.
Fakat Açelya yine tek kelime etmedi.Ben zarar görürdüm, onlar üzülürdü.
Ben zarar görürdüm, onlar kendini suçlardı.
Ben zarar görürdüm ve onlar susardı.
Bu hep böyle oldu.Titreyen elleri sırtıma kısaca pansuman yaptı ve yeni bir sargıya yaralarımı sardı.
Birkaç dakika sadece durduk.
Sonrasında Açelya titreyen sesiyle "Özür dilerim." diyerek odadan kaçtı.Ne için özür diliyordu ki?
Konu ondan tamamen bağımsızdı.
Yardım etmediği için mi özür diliyordu?
İyi de ben kimsenin yardımını beklemiyordum zaten.Kimseye güvenmeyen biri kendine güvenmek zorunda kalır.
Ben de kendime güveniyordum. Kimsenin bana yardım etmeyeceğini biliyordum.
Sırtı kapalı fakat geri kalan yerleri oldukça açık bir elbiseyi üzerime geçirdim.
Kapatıcıyla yüzümdeki ve boynumdaki izleri ustaca gizledim. Dudağımdaki yarayı elbette kapatmamıştım. Kaza olduğunu falan söylerdim..
Şirkete gittim.
Ben Efsun Demirbilek'tim elbette hayat devam ediyordu.
Ben hiçbir zaman hayata küsmemiştim..
Sabah erken geldiğim için şirket oldukça boştu.
Kimseyle karşılaşmadan odama geldim.
Çantamdan telefonumu çıkardım ve Açelya ile Derya'nın olduğu ev grubuna mesaj yazdım.
"Akşam dışarıya çıkalım mı? Sinir olduğunuz birer kişiyi de getirebilirsiniz."Akşam biraz kafa dağıtmak istiyordum.
Onaylayan mesajlar attılar.
Hem Ege işini de aradan çıkartacaktım.
Ege'nin engelini kaldırdım ve ona da bir mesaj yazdım.
"Bugün konuşabilir miyiz? Dediğim saatte dediğim yere gel."
Onun geleceğinden daha kesin hiçbir şey yoktu..Ulaş'ın odaya girmesiyle bakışlarım kapıya döndü.
Bana doğru ilerledi, gözleri dudağımla buluştuğunda gülümsemesi silindi.
Kaşları çatıldı
"Dudağına ne oldu Efsun?"
Gülümsedim.
"Sen yaptın ya?"
Kaşları daha çok çatılırken aklına ateşli anlarımız geldi ve gözlerini benden kaçırdı.
Devam ettim.
"Dalga geçiyorum, düştüm. Masanın kenarına çarptım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Patron Kraliçe +18
Teen FictionZeki, güzel ve oldukça özgüvenli Efsun'un hayatındaki tek amacı eğlenmektir ve bunun dışında umursadığı pek bir şey yoktur. Günleri barlardan partilere, partilerden cluplara gitmekle ve birden fazla erkekle geçmektedir. Babası onu rakip şirkete casu...