-12

1.3K 88 20
                                    

Karan'ın ağzından ;

Saat gece 02.30 falan. Ve ben uyumadım çünkü Deva'nın tekrar kaçmaya çalışacağından çok eminim.

Dün yaşanan küçük çaplı kavgadan sonra o yabancı çocuk o gece burda kaldı, ve sabah ilk işim onu evden atmak oldu.

Azra bana şuan biraz tripli ama sorun yok.

Eğer Deva bana o bakışları atmasaydı onun burda kalmasına katiyyen izin vermezdim.

Azra izin verdiğime şükredeceği hâlde bir de trip atıyordu.

Şimdiyse tüm gün yorgunluktan ölmemişim gibi bir delinin kaçmasını engellemeye çalışıyordum.

Ve tam da tahmin ettiğim gibi Deva sahneye giriyor.

Ama tahminimin aksine gizli saklı şekilde değil, açık açık korumanın üzerine doğru yürüyor.

Korumalar ona zarar veremez bu yüzden yalnızca silah doğrultuyorlar fakat Deva ürküyor gibi görünmüyor.

Lanet, içmiş miydi o? Umarım elinde ki bir içki şişesi değildir.

Elinde ki şişeyi birden ona silah doğrultan adamın kafasın da patlatınca gerçekten kafasının iyi olduğuna kânaat getirdim.

Umarım elinde patlayan şişe yüzünden eline birşey olmamıştır.

Allah aşkına alkolü nereden bulmuştu?!

Korumalara daha fazla zarar vermesini istemediğim için başımı iki yana sallayarak aşağı indim.

"Hayır! Bana hemen bir yat hazırlatın! Gideceğim!" Diye bağıran Deva gerçekten fazla içmiş gibi görünüyordu.

"Nereye gideceksiniz?" Diye sordu Salih. Bu Deva'nın iyi anlaştığı korumalardan bir tanesiydi. Bu yüzden onu sakinleştirebileceğini umarak yanlarına gitmedim.

"Çook uzaklara" diyerek hayal dünyasına dalmışcasına gülümsedi Deva.

Salih cevap vermedi ve yalvaran gözler ile duvara sırtını dayamış, kollarını göğsünde bağlamış bana baktı.

Bense Deva'nın bu hâllerini gülümseyerek izliyordum.

"Ne duruyorsun cüce! Git ve bana yat hazırtal! Hayır hatırlat! Neydi o kelime?"

Bir süre sanırsam 'hazırlat' kelimesini düşündü.

Bir yandan da o küçük burnunu kaşıyordu, burdan öyle masum ve tatlı görünüyordu ki. Onu dışarıdan gören birisi bir düze insanı burnunu kanatmadan öldürebilecek olduğuna inanmazdı.

Deva'da ki güç gerçekten fazlaydı, sıkı antrenman yapıyordu ve zekası... Gerçekten o zekaya diyecek kelime bulamıyordum.

Ama merhameti gücünden ağır basıyordu, bu yüzden kimseye birşey yaptığı yoktu.

"Hazırlat!" Diye bağırdı bir anda. Kelimeyi daha yeni mi hatırlamıştı?

Salih gülmemek için kendini kasıyor gibi görünüyordu.

"Hadi cüce ne duruyorsun!"

"Abla gözünü seveyim dur bi!"

"Ne ablası be! Ne ablası" diyerek elinde kırılan şişenin parçalarından biri ile Salihin üzerine yürüdü.

"Ben sana 20'lik çıtırım demedim mi!? Abla ne! Hıyar"

Daha fazla korumamı yaralamasını istemediğim için olaya müdahale etmek zorunda kaldım.

"Deva"

Deva bu sefer elinde ki cam parçasıyla bana döndü.

"Ne!?" Sesi öyle çok çıkıyordu ki dün çok bağırıyorum diye beni azarlayanın kendisi olduğunu unutturuyordu.

Mafyalar Kapatılsın!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin