5. İYİSİN...

455 20 46
                                    









(iyi okumalar,
yorum yapmayı unutmayın:)








Denildi mi bir yerin adına Türk beldesi,
gözüm al bayrak arar, kulağım ezan sesi...

Necip Fazıl Kısakürek









"Yer belli oldu."

Yer belli mi oldu? Yüzbaşının fısıltı eşliğinde söylediği şey ile gözlerim fal taşı gibi açılırken silahıma daha sıkı tutundum. Hazır bir vaziyete geçerken bakışlarım etrafta dolaştı. Bir şey görmüyordum ama bir hareketlilik olduğu kesindi. Sesler de kesilmişti.

Arka taraftan Özlem ve Aylin'in bize doğru yaklaştıklarını gördüm. İyi görünüyorlardı. Onlarda bir sorun yoktu.

Yüzbaşı aniden arkasında kalan Özlem ve Aylin'i bir el hareketiyle durdururken bakışları bana döndü. Eldivenli ellerini dudaklarına doğru çıkartarak 'sessiz ol' işareti yaptı. Gözleri bir kaç saniye gözlerimde kaldıktan hemen sonra silahını görüş hizzasına kaldırarak sessin geldiği yöne doğru ilerlemeye başladı. Sakin ve yavaşça attığı adımlarla avına yaklaşan bir kurdu anımsatıyordu.

Bakışlarım Yüzbaşından ayrılırken Özlem ve Aylin'e döndüm. İkiside Yüzbaşının durdurduğu yerde bekliyor ve etraflarını kontrol ediyorlardı. Dikkatliydiler. Benim gibi umursamaz değillerdi ki şu an bu pekte düşünmem gereken bir şey değildi.

Genelde çatışmalarda pekte ortaya atılmazdım. Öleceksem ölürdüm ki hedefim de buydu. Tabii ben ölürdüm ama diğerlerine tek bir zarar gelmemesi için de elimden geleni yapardım.

Aylin ve Özlem de bu sefer Yüzbaşının olduğu tarafa dönerken bende tekrar ona doğru döndüm. Bir kaç metre uzaklaşmıştı bizden. Çam ağaçlarının toplandığı bir alana doğru bakıyordu. Bir şeyler gördüğünden emindim ama henüz bir harekete geçmemişti. Hala izliyordu. Birileri vardı ama kimdi?

Yüzbaşı elini omuz hizzasına kaldırarak 2 rakamını gösterdi. Bu iki kişi oldukları anlamına geliyordu. Hemen ardından elini çenesine atarak bir rehine olduğunu belirtti. Bu sefer elini daha da aşağıya indirerek yanına doğru tuttu ve rehinenin küçük bir çocuk olduğunu gösterdi.

Anlaşılan iki kişilerdi ve çocuk bir rehine vardı. Silah sesi ise onlardan gelmiş olmalıydı. Bir kaç saniyenin ardından yüzbaşı silahının dürbününe odaklanarak hızlıca hedefe doğru ateş etti. Hedef elbette ki çocuk değildi. Çocuğu vuramazdı. Rehine olduğuna göre kaçırılmış bir çocuktu ve onu kurtarmalıydık.

Yüzbaşı ateş ettikten sonra eliyle gelmemizi işaret ederken Aylin ve Özlem çoktan hareketlenmişti bile. Bende onların ardından temkinlice ilerlemeye başladım.

Yüzbaşı yerinden ayrılarak ateş ettiği bölgeye doğru ilerledi. İlerledikçe görüş alanıma yerde kıvranan bir adet şerefsiz ve bir adette küçük bir erkek çocuğu girdi. Yüzbaşı ayağından vurarak etkisiz hale getirmek istemişti anlaşılan. Çocuk ise korkuyla bir ağacın dibine sinmiş ve endişeyle yerdeki herife odaklanmıştı.
Allah bilir bu piç kurusu çocuğa neler yaşatmıştı.

OMUZ OMUZA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin