9. ANNEM GİBİ...

249 18 10
                                    






(İyi okumalar,
yorum yapmayı unutmayın:)



Gerilir zorlu bir yay,
oku fırlatmak için.
Gece gökte doğar ay,
Yükselip batmak için.
Mecnun inler, kanını
Leyla'ya katmak için.
Cilve yapar sevgili,
Gönül kanatmak için.
Şair neden gam çeker?
Şiir yaratmak için.
Dağda niçin bağrılır?
Feleğe çatmak için.
Açılır tatlı güller,
Arılar tatmak için.
Göğse çiçek takılır,
Solunca atmak için.
Tanrı kızlar yaratmış,
Erlere satmak için.
İnsan büyür beşikte,
Mezarda yatmak için.
Ve kahramanlar can verir,
Yurdu yaşatmak için...

Hüseyin Nihal Atsız




Sessizlik, sanki en sinsi şekilde örtülmüştü küçük kızın kaldığı odaya. Sabahın ilk saatleri olmasına rağmen sert bir karanlık hakimdi evin içerisinde. Adana yaz gününde bir kış, bir kasvet, bir yas havasına bürünmüştü. Nedenini ise sadece gökyüzü biliyordu. Kız ve onun küçük kalbi ise çok geçmeden öğrenecekti.

O adam ve kadın onu bu eve getirmişti. Yetimhanede gülümseyip duran aile arabaya bindikleri andan itibaren yüzünde ki gülücükleri silmişti. Kız elbette ki bunun farkındaydı.

Arabayla çok uzun bir yolculuktan sonra iki katlı bu eve gelmişlerdi. Şehrin dışında ve büyük bir zeytin bahçesinin ortasında ki iki katlı bu ev beyaz olsa dahi kasvetinden dolayı korktuğunu hissetmişti kız. Ama o sıra aklında olan tek şey eğer yetimhaneden bu kadar uzaklaştıysa, mavi gözlü çocuğu bir daha hiç göremeyecek olmasıydı. Bundan emindi ve bu düşünce onu kahrediyordu. Ağlamak istiyordu ama kendine engel oluyordu. Çünkü bu adam ve kadına karşı güçsüz görünmek istemiyordu.

Eve geldiklerinde arabadan inip eve girmişlerdi. Kimseden hiç bir ses çıkmıyordu, sanki konuşursa bu kabustan uyanabilir gibiydi ama korkuyordu. Tek bir kelime dahi edemiyordu. Konuşsa dahi ne söyleyecekti ki!?

Kadın, Gece'nin hemen yanında yürüyen ve kendinden bir kaç yaş büyük olduğuna emin olduğu sarı saçlı kıza onu odaya götürmesini söyledi. Sarışın kız hemen üst kata doğru çıkmaya koyuldu. Gece ise hiç beklemeden onun arkasından ilerledi. Onları görmek, seslerini işitmek, yüzlerinde ne olduğunu anlayamadığı bakışlarını görmek istemiyordu.

Kız yavaş yavaş tırmandığı merdivenlerde sarı saçları belinden aşağıya dökülen kızı takip etti. Beyaz duvarları olan uzun bir koridora çıktıklarında öndeki sarışın kız yorgun adımlar atıyordu. Yerde sürünen ayakkabılarının sesi koridorda yankılanıyordu. Hemen arkasında ki Gece'nin ise titrek adımları birbirine karışır haldeydi.

Tek bir kelime dahi etmeden dakikalar süren yürüyüşün ardından sarı saçlı kız bir odanın önünde durdu. Gece'nin bakışları beyaz kapıya değdi. Her yerinde ki çamur ve kiri fark etti. Başını eğdiğinde ise kapının hemen alt köşesinde ki kırmızı sıvıyı gördüğünde içinde ki korkunun alevlendiğini hissetti. Kırmızı sıvı. Düştüğünde dizinden akan, mavi gözlü çocuğun kendini korumak için taşların önüne atıldığında kaşından akan sıvı ile aynı renkti. Ve bu acı demekti. Bu odada canı mı acıyacaktı? İstemiyordu. Canı acısın istemiyordu küçük kız ama ses çıkaramayacak kadar da korkuyordu.

OMUZ OMUZA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin