*Han ağzından*
Ben Han Jisung. Annem öldü, babam ise hapiste. Babamın bana bıraktığı evde kalıyorum. Babam bana her ay düzenli olarak para gönderiyor.
Ama babamın neden hapiste olduğunu anlamıyorum. Bazen kendime soruyorum "Babam ne yaptı da hapse girdi?" Bunu ona sorduğumda ise cevap vermiyordu.
Yarın okula gidecektim. 15 gün tatili bitmişti ve yarın okul vardı. Çok heyecanlıydım çünkü sevdiğim çocuğu sonunda görecektim.
Birazda sevdiğim çocuktan bahsedeyim. İsmi Lee Felix, onu tam bir dönemdir seviyorum. Yani 11. Sınıfın ilk döneminden beri ondan hoşlanıyorum. Bir türlü açılamadım ama bu dönem ona açılmayı düşünüyorum. Umarım beni terslemez.
Birde günlük tutuyorum. Her akşam masamın başına geçer heyecanla günlüğüme bir şeyler yazarım. Felix tende bahsederim günlüğüme.
Koskoca okulda tek bir arkadaşım var, Jeongin. Jeongin tatlı biri. Komik ve eğlenceli. Arada sinir bozucu olsa da onu seviyorum.
Ben de Jeongin gibiyim. Komik ve eğlenceli. Fakat insanlar öyle düşünmüyor. Geçen dönem zorbalığa uğruyordum. Bu beni üzüyordu. Umarım bu dönem her şey güzel olur. Seneye 12. Sınıf olacağım.
Belki de Felix ile sevgili olurum...ahh düşüncesi bile güzel.
Şuan ise Jeongin ile telefondan konuşuyordum.
H- Kanka on beş gündür onu görmüyorum. Delirecektim sonunda.
J- Yarın görürsün sakin ol.
H- Off sence çıkma teklifi etsem kabul eder mi?
J- Bunu elli keredir soruyorsun ve bence eder. Niye etmesin? Sen gayet güzel ay pardon yakışıklı birisin sonuçta.
H- Umarım o da öyle düşünür.
J- Umarım. Neyse geç oldu yarın okulda görüşürüz.
H- Görüşürüz.
Telefonu kapattım ve tavana baktım. Anlaşıldı bu gece uyuyamayacağım.
*
*
*
Tahmin ettiğim gibi de oldu. Dün akşam az çok uyuyabilmiştim ama uykumu tam alamamıştım. Kahvaltımı yaptıktan sonra dişlerimi fırçaladım. Hemen sonra da çok kötü duran ama giymek zorunda olduğum formayı giydim. Saçlarım mükemmeldi. Tarama gereği duymadım ve dün akşam hazırlamış olduğum çantayı koluma takıp evden çıktım.
Okul yakındı. İki sokak ötedeydi. Yakın olması beni şanslı kılıyordu. Çok geçmeden okula vardım. Sınıfımız ikinci kattaydı ve koridorun sonundaydı.
Okula girdim ve merdivenlerden çıkmaya başladım. Merdivenlerden çıkarken beni izleyen Minho'yu fark etmemiştim. Sadece önüme bakıyordum.
Sınıfa girer girmez gözlerim Felix'i aradı. En arka sırada oturmuş kitap okuyan sarı civcivi görmemle yüzüme hafif bir gülümseme yerleştirdim.
Ardından boş olan yerlerden birine geçtim. Pencere kenarı üçüncü sıraya oturdum. Felix ise duvar kenarı en arka sıradaydı. Onu izlemeye başladım.
Tam o sırada zil çaldı. Jeongin ise çalan zille sınıfa girdi ve yanıma oturdu. Önce en arka sırada oturan Felix'e sonra bana baktı.
J- Senin ki yine yalnız.
H- Sus ya...off. Zaten üzülüyorum tek başına takılmasına.
J- Git arkadaş ol.
H- Çok yardımcı oldun ya sağ ol.
Kafamı sıraya gömdüm ve gözlerimi kapattım. Herkes sınıfa girmeye başladı. Sınıftan bir ses gelince kafamı yavaşça sıradan kaldırdım ve en ön, orta sırada olan Minho, yanında ise Seungmin vardı.
M- Seungmin kalk yerimden!
S- İlk ben buraya oturdum Minho.
M- Ben her sene buraya otururum. Kalk şimdi.
S- Hayır istemiyorum.
M- Seungmin KALK!!
S- Git sevdiğin çocuğun yanına otur o zaman.
Minho bana bakıp dudağını ısırdı. Neden bana baktı ki şimdi bu? Bakışlarımı hemen kaçırdım ve yere baktım. Ona bulaşmak istemem. Okulun zorbalarından biri sonuçta.
M- Kalk!
S- İyi be..!
Seungmin kalkıp başka bir sıraya oturdu. Minho ise en öne oturdu. Bir kaç dakika sonra hoca sınıfa geldi. Herkes ayağa kalktı.
Hoca- Merhaba çocuklar, gerçi artık çocuk değilsiniz ama oturun.
Hoca sandalyesine oturdu. Herkes ona bakıyordu. Konuşmaya devam etti "Bu sene yer değişikliği yapmayacağım" dedi sakince.
Off...Felix'in yanına oturma fırsatım gitti. Bir anda kapı çaldı. Hoca yine sakince "Gir" dedi. Kapı açıldı. Gelen kişi Changbin di.
C- Geç kaldığım için özür dilerim hocam.
Changbin nefes nefese görünüyordu. Kapıyı arkasından kapatıp Minho'nun yanına oturdu.
Hoca- Sorun değil Changbin.
Ders yapmıyorduk, sadece konuşuyorduk. Herkes en az bir veya iki kere söz hakkı almıştı. Hoca Felix'e baktı
Hoca- Bize anlatmak istediğin bir şey var mı Felix?
Felix ayağa kalktı. "Yok hocam" Hoca ısrar ediyordu.
Hoca- Tatil nasıl geçti Felix?
F- İyi..
Hoca- Okuduğun kitabın konusu ne?
F- Bilim kurgu.
Hoca- Hmm severim, ne anlatıyor kitap?
Hocanın Felix'i konuşmaya zorlaması benim sinirime dokunmuştu. Hızla parmağımı kaldırdım.
H- Hocam bir şey anlatabilir miyim?
Hoca- Tamam, sen otur Felix.
Felix oturunca hocaya tatilde neler yaşadığımı anlattım. Ama beni can kulağı ile dinleyen Minho'yu görmemiştim.
Hoca- Güzelmiş, otur sende.
Bakışları ile sınıfı taradı ve Minho'ya baktı.
Hoca- Sen bize bir şeyler anlatmak ister misin Minho?
Minho ayağa kalktı ama cevap vermedi.
Hoca- Tatilde neler yaşadın.
Minho başını öne eğdi. İlk defa onu böyle görüyordum.
M- Aşık oldum hocam.
Sınıftan fısıltılar yükselince Changbin bağırdı.
C- O çenenizi kapatın, sanki Minho'nun duygusu yok ve sizin gibi insan değil.
Fısıltılar aniden kesildi.
M- Ben...
Minho hafifçe arkasını dönüp bana baktı. Göz göze gelince ben yine başımı eğdim.
M- Hiç olmamam gereken birine aşık oldum. Yakın zamanda ise açılmayı düşünüyorum.
Sınıftaki kızlardan biri hemen yükseldi "Ben o kişinin yerinde olsaydım hemen kabul ederdim!!"
Minho o kıza baktı.
M- Ama sen o kişi değilsin.
-Bölüm Sonu-
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Love Hurts -Minsung-
FanfictionMinho, Jisung'u elde etmeyi takıntı haline getirmişti... Minho, Jisung'tan hoşlanır ve ona çıkma teklifi eder. Jisung ise başka birini sevdiği için çıkma teklifini kabul etmez. Minho ise bu sefer Jisung'u zorla elde etmek ister :) Yan ship yok, küfü...