Love Hurts -Minsung-

Seninim (24)

*Han ağzından*

Minho kolumdan tutup beni odama götürdü.

H- Sen yat Minho benim uykum yok.

M- Gel şuraya sinirimi bozma Jisung.

H- Ama ben-

M- Gel dedim.

H- Hayır yaa, bana ne.

M- Jisung çocuk musun pardon da yani alt tarafı beraber yatıcaz?

Kolumu hala tutuyordu.

H- Ben su içip geleyim o zaman.

Beni yatağa attı.

H- Minho ne yapıyors-

Üstüme çıkınca gözüm fal taşı gibi açıldı, ellerimi omzuna götürdüm ve onu itmeye çalıştım.

H- Tamam tamam beraber yatıcaz lütfen çık üstümden.

M- Neden?

H- Ne neden?

M- Neden üstünden çıkayım?

H- Çünkü-

İşaret parmağını kalbime bastırdı, gülümsüyordu. Sözümü yarıda kesti.

M- Kalbin, çok hızlı atıyor.

Bir an afalladım.

H- ...

M- Neden cevap vermiyorsun?

H- ...

Üstümden kalktı ve yanıma uzandı, iç çekti.

M- Neden kalbin bu kadar hızlı attı acaba?

H- ...

Yataktan kalktım ve ışığı kapattım.

H- Minho yatalım lütfen bende bilmiyorum kalbimi anasını satayım. Sadece yatalım tek istediğim bu.

M- Yatalım derken?

H- Bildiğin uyumak Minho.

Minho'nun yanına uzanıp ona sırtımı döndüm.

*

*

*

Bir ses ile uyandım. Gözlerimi açtım ve arkamdaki Minho'ya baktım.

M- Jisung...

Gözleri kapalıydı.

M- Jisunnngg.

Elimi göğsüne götürüp onu sarsmaya başladım.

H- Minho uyan.

M- Jisung seni istiyorum.

H- Minho rüya görüyorsun uyansanaaa!

M- JİSUNG BENİM OLL!

H- Tamam Minho seninim kalk hadi.

Güldüm, şakasına demiştim zaten o uyuduğu için sıkıntı yok yani.

Minho yavaş yavaş gözlerini açtı.

M- Jisunnng.

H- Oh iyisin.

M- Benim i-için endişelendin mi yoksa?

H- Şeyy..biraz. Dur bir dakika sen kekeledin mi?

M- Bilmem kekeledim mi?

*

*

*

Sabah olmuştu gözlerimi yavaşça açtım. Bana bakan Minho ile karşılaştım.

M- Uyandın sonunda.

H- Korkuttun beni.

M- Bunu yapmayı severim.

Yataktan kalktım.

H- Bende seni.

M- NE! NE DEDİN LAN SEN!

O da yataktan kalktı karşıma geçti.

H- Off yeni uyandım dediğimin farkında bile değilim kusura bakma ağzımdan kaçtı.

M- JİSUNG BENİ HEVESLENDİRME BOŞUNA SONRA SİNİR OLUYORUM BAK.

H- ...

Bir şey demeden mutfağa gittim, elimi yıkayıp kahvaltı hazırlamaya başladım.

*

*

*

Okula gidiyorduk, Minho ile beraber. Minho bir eli cebinde diğer eliyle benim elimi tutmuş ıslık çalıyordu. Konuşmaya başladı.

M- Beni seviyor musun?

H- Ne olarak?

M- Arkadaş.

H- Evet...belki...biraz.

M- Anladım.

Biraz daha yürüdükten sonra Minho yine konuşmaya başladı.

M- Ben seni çok seviyorum.

H- Biliyorum.

M- Biliyorsun tabii, hatta o kadar çok seviyorum ki takıntı haline geldi bu.

H- ...

Off kalbim, yine. Okul çıkışı doktora gitsem iyi olacak.

M- Keşke senin hakkında her şeyi bilsem.

H- Bilmiyor musun yani?

M- Hayır...yani...sadece boyunun kaç santim olduğunu, elinin kaç santim olduğunu, adını, soy adını, baba adını, anne adını, babanın hapiste olduğunu, sana her ay ne kadar para attığını, arkadaşlarını, arama listende kayıtlı olan herkesi, dolabındaki kıyafetlerinin her birinin rengini, her birini nereden aldığını, ne kadara aldığını, günlük tuttuğunu, hobilerini, fobilerini, ideal tipini, yönelimini, travmalarını, en sevdiğin hayvanı, en sevdiğin ülkeyi, en sevdiğin meyveyi ve sebzeyi, en sevdiğin arkadaşını, kimlerle düşman olduğunu, kimlerle dost olduğunu, kalemlerini hangi kırtasiyeden aldığını, ojelerinin rengini, teneffüste ne yaptığını, ayak numaranı, bir dönemler hangi ülkede yaşadığını, çoğunlukla hangi günler spor yaptığını, arkadaşlarınla nereye gidip gitmediğini, çalmayı bildiğin müzik aletlerini, dans etmeyi sevdiğini, ses tonunun çok güzel olduğunu ve küçükken bu yüzden ödül aldığını, ortaokulda okul başkanı seçildiğini, babanı mı anneni mi daha çok sevdiğini, akrabalarının adını, en sevdiğin kalem markasını falan biliyorum yani.

Minho'nun elini bırakıp ağzım açık ona bakmaya başladım. Minho da bana baktı, üzgün görünüyordu.

H- O-Oha.

M- Saçının kaç tel olduğunu bilsem daha iyi olurdu yada günde kaç damla su içtiğini :(

***