4. Bölüm - Asansör

566 24 9
                                    

İyi Okumalaarrrr

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın!

*****

Bu asansör bence ekstra yavaş iniyordu. Elma suyuma uyuşturucu atıldığına, bir de bunu Mert'in yaptığına inanmazdım ama kafam uçuyordu neredeyse. Biraz kendime gelmiştim ama zıkkımın etkisi geçmiyordu da. 

"Boyun kaç senin ya?" diye sordum Cihan Çakıltaşı Aslanoğlu Gir Bey'e. 

"1.98. Niye sordun ki?" 

"Ben 167 halimle yanında cüce gibi hissediyorum da."

"Cücesin zaten." dediğinde göz devirdim. Ölesim vardı galiba bugün. 

Bir soru daha sormak için kafamı ona çevirdiğimde yüzü çok yakındı ve çarpıştık. Pardon, dudaklarımız çarpıştı! Geri çekilmek için bir saniye gecikmiştim çünkü ne olduğunu anlayamadım. O çekilemiyordu, zaten sırtı asansörün duvarına yaslıydı. 

Neden dibime kadar eğilmişti ki? 

Asansörün kapısı açılır açılmaz kıpkırmızı suratımla indim. Yukarı çıkmıştık bu arada, bana aşağı iniyormuşuz gibi gelmişti. 

"Kaybolma bir yere. Buradan tek başına sağ çıkamazsın." O kadar uzun olunca bir iki adımda yetişebiliyordu işte. Sesini duyunca daha da kızardım. 

"Niye dibime giriyorsun ki? Kişisel alan diye bir şeyden haberin var mı?" Sitem dolu sesim onu güldürdü. 

"Saçında bir şey vardı. Ayrıca farkında mısın ama sen kişisel alanımı işgal ediyordun. Her asansöre bindiğin adama böyle mi davranırsın?" İma dolu sorusu çantamı sırtına geçirmeme sebep oldu. Etraftakiler dönüp bize bakarken gülmeye ve beni sinir etmeye devam ediyordu. 

"Daha önce hiç bir psikopat ya da sosyopat beni oradan oraya sürükleyip saçma sapan şeylerle suçlamamıştı. Bilmiyorum o yüzden dudağına mı yapışırdım başka bir şey mi yapardım?!"

"He dudağıma yapıştığını kabul ediyorsun yani?" 

Sabır çekerek yürümeye devam ettim.

Bu adamın benimle derdi neydi?

Kafam çatlıyordu, bu uyuşturucu da neyse etkisi daha geçmemişti. Keşke Mert böyle olmasaydı diye düşündüm bu sefer. Biraz yürüdükten sonra aklıma Merve geldi. Sanki çakıltaşı gözlü de bunu hissetmiş gibi söze girmişti. 

"Ev arkadaşındı sanırım biraz fazla ısrarcı birisiymiş. 1 hafta gibi bir süre arkadaşında kalacağını bu yüzden eve gitmeyeceğini ama eve dönünce her şeyi ona anlatacağını içeren bir mesaj attım. haberin olsun." 

Tamam anlamında başımı salladım. Biz ilerlemeye devam ederken takım elbiseli bir adam yanımıza yaklaşıp Cihangir'in kulağına bir şeyler fısıldadı. Görgü kuralından haberi yoktu sanırım bunların. Hem yabancı mıyım sanki ben bilsem nolucak canım? 

O kadar sese rağmen çakıltaşı gözlü beyin piç kurusu diye dişlerinin arasından tısladığını duydum. 

Başımı ona çevirdiğimde dümdüz önüne bakıyordu. "Sülalesini siktiğimin Mert'i. Orospu çocuğu, böyle bir şey yapacağı zaten belliydi." Bir şey anlamadığım için Cihangir'e bakmaya devam ettim. Bu sefer de bana sarmıştı. Kızgın bakışlarını yüzümde dolandırdıktan sonra, "Önüne bak Kumsal, piçin tekiyle çarpışacaksın şimdi mekanımda olay çıkartma bana kızım." demişti. 

"Niye olay çıkarıyorsun be düzgünce yürüsene." 

"Biliyorum çok yakışıklı birisiyim ama gerçekten üzerindeki şu elbiseyle buradakilerin en başta da o Mert piçinin hakkında ne düşündüğünü bilmek istemezsin. Önüne bakarak düzgünce yürü, şu elimi de tut olay çıkmasın." dedikten sonra elini tuttum. Sanırım bu sefer haklıydı. Etrafıma biraz göz gezdirdikten sonra kesinlikle haklı olduğunu anlamıştım ama Mert ne alakaydı? 

ÇAKILTAŞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin