8. Bölüm - Nezarethane Ve Kaçak

257 14 23
                                    

İyi Okumalaarrr!!!

Şebnem Ferah - Hoşçakal

Bir Fırtına Tuttu Bizi (Selanik Türküsü)

Nazan Öncel - Gitme Kal Bu Şehirde

*****

İfade vermemiz için alındığımız odada 2. saati doldurmuştuk. Bu iki saat boyunca Cihangir, Kartal, Can, Avukat Bey ve iri yarı olan polis memuru planı konuşmuşlardı. Yani bir nevi bana anlattılar da diyebiliriz.

Anlatılanlardan anladığım tek şey tüm bunların bir plan olduğuydu. Mert ve Merve'ye ait bir uyuşturucu deposu varmış. Hatta yurt dışıyla bu işin ticaretini yapıyorlarmış, benim içeceğime attığı uyuşturucuyu da oradan almış yani. Aslında tüm her şey açığa kavuşmuş fakat depoyu patlatacakları için Can ve beni serbest bırakmıyorlarmış.

Şu an Merve'nin inanması için biz dördümüzü 1 günlük nezarethanede misafir edeceklermiş. Avukat Bey'e ifade vermemiz gerekiyor mu diye sorduğumdaysa bizim ağzımızdan avukat yasa gereği olduğu için birer ifade yazmış bile. Daha fazla bir şey sormadım, ağzımı açmadım. Çünkü beynim ağrıyordu ve birde bununla uğraşamazdım. Gözlerimi kapatıp kafamı Can'ın omuzuna yasladım.

*****

Gözlerimi açtığımda nezarethaneye gelmiştik bile. Ben bir tanesinde tek başıma kalırken karşımdakinde Can, Cihangir ve Kartal kalıyordu. Üçünün de gözleri benim üzerimdeydi.

Adım sesleri duyunca kafamı gelene çevirdim. Merve ve iri yarı olan polis memuruydu. Rahatsızca kıpırdandım olduğum yerde.

"Hepinizi sürüm sürüm süründüreceğim, mahkemede görüşürüz."

"Görüşelim mahkemede Misty." Cihangir Merve'ye cevap verdikten sonra Merve afalladı.

"Sen bunu nerden biliyorsun?" Hiddetli bir şekilde sorusunu yönelttiğinde iri yarı olan polis memuru Merve'yi kolundan tutup dışarı çıkardı.

Öğrendiğim kadarıyla Misty Merve'nin yurt dışı uyuşturucu ticaretinde kullandığı lakap tarzı bir şeydi.

Merve gittikten sonra herkes sessizleşti. Kafamı koyup uyuyacaktım ki karşıdan birisi türkü mırıldanmaya başladı. En sevdiğim türküydü bu nasıl bilmezdim. Kafamı kaldırıp baktığımda türküyü mırıldananın Cihangir olması beni bozguna uğrattı. Hiç böyle türküler bilip söyleyecek biri gibi durmuyordu.

"Bir fırtına tuttu bizi, deryaya kardı."

Tek başına mırıldandığı kısımdan sonra ben de ona eşlik ettim. Gözlerimizin içine bakarak birlikte söyledik.

"O bizim kavuşmalarımız a yarim, mahşere kaldı."

Sonra sustuk. Konuşmamız da beraberdi susmamız da.

"Hayırdır siz birbirinize aşık mı oldunuz? Ne bu böyle romantik romantik bakışarak kavuşmamız mahşere kaldı demek?" Kartal'ın sesiyle başımı ona çevirdim.

"Yok öyle bir şey, en sevdiğim türküydü söylemek istedim." dedim.

Alaylı bir şekilde "Aynen" diyen Kartal sinirimi bozuyordu. Allahtan Cihangir "Kartal, sus abiciğim." diyerek çok kibar bir uyarıda bulundu da Kartal sustu.

ÇAKILTAŞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin