Kumsal'dan
Cihangir'in yatağında otururken öğrendiklerimi sindirmeye çalışıyordum. Aşık olduğum çocuk Mert ve en yakın arkadaşım Merve... Nasıl yapmışlardı bunu bana?
Aralarında bir şey olduğunu söylemişti Cihangir. Yalan söylemediğini biliyordum ama söylemiş olmasını ummaktan başka bir şey gelmiyordu elimden.
Düşünmekten içim şişmişti ve başıma şiddetli bir ağrı girmişti. Şimdi bu ağrıyla uğraşacaktım bir de. Çakıltaşı Beyde ağrı kesici var mıydı acaba diye düşünmekten ziyade sormaya karar verdim. Ama çakıltaşı odada değildi ve bu yüzden odadan çıkmam gerekiyordu. Ofladım, ayağa kalkıp dışarı çıktım.
"Cihangir" diyerek tam sesleniyordum ki adam arkamdan çıktı. Baştan aşağı utanmadan beni süzüp gülümsedi. "Bir şey mi oldu ufaklık?" şeklinde sorusunu yöneltti. O beni süzünce istemsizce kendimi süzdüm ve üzerimde onun tişörtünün olduğunu hatırladım.
"Ağrı kesici var mı diye soracaktım ben bir de şey tişörtünü giydim ama umarım kızmazsın."
Resmen adama fısıldamıştım. Kokusundan etkileniyordum evet bu bir gerçekti hatta gece boyu onun yatağında yatacaktım, onun kokusunu duyacaktım. Allah bana yardımcı olsundu artık, amin.
"Kumsal beni dinliyor musun sen?" diyen Cihangir'le daldığımı fark ettim. Utançtan alt dudağımı diledim. Bakışlarının dudaklarıma kaydığını ve yutkunduğunu fark edince dudağımı serbest bıraktım. Götü kollamak gerekiyordu bir yerde tabii.
"Dalmışım da ne diyordunuz?"
"Ecza dolabında olacaktı gel vereyim diyordum." dedikten sonra yürümeye başladı. E haliyle ben de onu takip ettim. Dolabın önüne geldiğimizde ağrı kesiciyi bana verdi.
Şu an o kadar çok mutluydum ki çünkü en sevdiğim ağrı kesici buydu. Hem tadı güzeldi hem de küçüktü. Dolorex hayatımın bilmem kaçıncı aşkı olduğunu bilmediğim bir aşkımdı. İyi ki vardı.
Hemen bir tane çıkardım içinden. O sırada biricik Çakıltaşı'm bana su getirmişti. Düşünceli erkeğin hali bir başka oluyordu işte.
Teşekkür ettikten sonra hapı yuttum.
"Başın ağrıyorsa istersen masaj yapabilirim."
Şaşırmıştım çünkü Cihangir bana masaj yapabileceğini söylüyordu. Evet tabii ki isterdim ama şu an uyumak en mantıklısıydı.
"Teşekkür ederim fakat uyumam gerektiğini düşünüyorum, iyi geceler." dedikten sonra ortak olan odaya yöneldim ve kendimi uykuya teslim ettim.
*****
Cihangir'den
Saat 03.45'i gösteriyordu. İlk defa fazlasıyla uykum gelmişti fakat Kumsal'ın rahatsız olma ihtimalini düşünerek uyumak için odaya gitmemeye karar vermiştim. Saatlerdir balkonda oturup sigara içmekten başka hiçbir halt yapmak için yerimden kalkmamıştım.
Odanın penceresi açıktı ve hava biraz esiyordu. Kumsal hasta olabilirdi, bu düşünce beni ufak bile olsa tedirgin etmeye yetiyordu. Odaya gidip üzeri örtük mü diye bakmak için oturduğum yerden kalktım.
Sessiz bir şekilde adım atarak odaya ulaştım. Kapıyı açtığımda tam da tahmin ettiğim gibi üzerinin açık olduğunu ve üşümekten kendine sarılan bir Kumsal görmek beni şaşırtmamıştı. Üzerini örttüm, camı kapattım ve istemsizce onu izlemeye başladım.
Kumsal biraz şeydi. Nasıl anlatmam gerektiğini bilmiyordum, garipti. Evet kesinlikle garip. Garip hisleri bende uyandırması normal miydi? Hiç düşünmedim. Küçüktü, kırılgandı, ailesi yoktu ve evet bence bu yüzden tedirgin oluyordum. Çünkü bu hayatta başına bir şey gelse Can'dan başka onunla ilgilenebilecek kimsesi yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÇAKILTAŞI
Teen FictionKimsesiz bir kız olan Kumsal, imkansız lise aşkının peşinden koşarken kendini aniden mafyanın kucağında bulur.