Bella ile -Isabella kendisine böyle seslenmemi istemişti- yurdun yakınlarındaki bilindik bir kafeye gelmiştik. Kafe diyordum ama burası aslında bir hamburgerciydi, bir sürü farklı hamburger çeşidi vardı ve Bella'nın önceki deneyimlerinden söylediğine göre hamburgerleri gerçekten güzeldi.Mekân oldukça büyüktü ve tıklım tıklım olmasa da fazla tenha sayılmazdı. Bella'yla siparişlerimizi alıp bir masaya bıraktıktan sonra Bella masada beklerken ben içeceğimi doldurmak için içecek otomatlarına ilerledim. İçlerinde en çok ilgimi çeken vişneli kola olmuştu, bardağımı onunla doldurup dökülmemesi için bardağıma bakarak yürürken...
Sert bir göğüse tosladım ve elimdeki kola üzerime ve çarptığım göğüse sıçradı.
Başımı kaldırıp vişneli kolamın yere dökülmesine sebep olan kişiye baktım. Uzun boylu, masmavi gözleri olan kumral bir çocuktu. Çocuk diyordum çünkü genç gösteriyordu, yirmilerinin başında gibiydi fakat burada kimsenin yaşını tam olarak kestirmiyordum.
Elbette fit bir vücudu ve güzel bir yüzü vardı.
Yine de bu üzerimi -ve kendi üzerini- vişneli kola yaptığı gerçeğini değiştirmiyordu. Bardağımı yerden alıp, "Neden önüne bakmadan yürüyorsun ki?" diye homurdandım.
Tekrar yüzüne baktığımda çattığı kaşlarının altında gülümser bir ifadesi olduğunu fark ettim, o bu duruma benim kadar sinir olmuş görünmüyordu. "Ben mi önüme bakmadan yürüyorum? Elindeki bardağa bakarak yürüyen sendin."
"Ve sen de bunu gördüğün hâlde yolunu değiştirmedin mi?"
"Çok hızlı oldu, fark ettiğimde bardağın yerdeydi. Her neyse, istersen sana yenisini alabilirim?" diye gereksiz bir teklifte bulunduğunda, "Sınırsız içecek hakkım var, yenisini kendim de alabilirim," dedim. Sonra gözlerim tişörtünde dolandığında kolamdan benden çok onun nasiplendiğini ve ona fazla kaba davrandığımı fark ettim. "Tişörtün için üzgünüm," dedim başımla lekeli kısmı işaret ederek.
"Olmana gerek yok," dedi önemsizmiş gibi bir ses tonuyla. Sonra hafifçe gülümsedi. "Sana vişneli kola alamadığıma göre bu hakkımı telefon numaran için kullanabilir miyim?"
Vaov. Pekala, bu biraz hızlı olmuştu.
Teklifine hemen cevap vermeyip birkaç saniye tereddüt ettim fakat sonrasında bundan bir zarar gelmeyeceğini düşündüm. Yeni insanlarla dolu bir çevrem olabilirdi. "Yeni tanıştığım kişilere telefon numaramı vermeten çok hoşlanmıyorum ama Instagramımı verebilirim?"
"Tabii," deyip Instagramı açtığı telefonunu bana uzattı. Kullanıcı adımı girip kendime istek attıktan sonra telefonu ona geri uzattım. İsmimi gördüğü an, "Seninle tanışmak güzeldi Melissa," diye kendine uygun gelen şekilde telaffuz etti.
"Aynı şekilde..."
"Darrel."
Başımı salladım. Gülümsemesini bozmadan yavaş adımlarla yanımdan uzaklaştığında vişneli kolamı doldurup Bella'nın yanına döndüm. Bella az önce tüm olanlara şahitlik ettiğinden imalı bir şekilde sırıtarak bana bakıyordu.
"Yakışıklı çocuk ha?"
Omuz silktim. "Yakışıklı göreceli bir kavram."
Bella bu söylediğime göz devirdi. "Ama bu çocuğun yakışıklığı bir gerçek. İnanmıyorsan İsviçreli bilim insanlarına sorabilirsin."
☀️
"Neden üzgünsün böyle?" diye sordum Ronan'ın dikkatini daldığı yerden üzerime çekerek. Geldiğimden beri suratı beş karıştı ve ben onunla konuşmadıkça hiç konuşmuyordu. Canının bir şeye sıkkın olduğu kesindi ve benimle paylaşmadığı sürece onu neşelendiremeyecektim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SON YAZ | Kısa Hikaye
Short StoryMelisa, üniversite üçüncü sınıfının yazında üç aylığına çalışmak ve gezmek için Amerika'ya gider. Mezun olmadan önceki rahat geçirebileceği son yazı olduğunu düşünenen Melisa'nın tek amacı biraz eğlenmek ve kendi başına bir şeyler yapabileceğini gör...