Bir akşam-üstü pencerenden bakıyordun
Ağır ağır, yollara inen karanlığa.
Bana benzeyen biri geçti evinin önünden.
Kalbin başladı hızlı hızlı çarpmaya..
O geçen ben değildim.Bir gece, yatağında uyuyordun..
Uyanıverdin birden, sessiz dünyaya.
Bir rüyanın parçasıydı gözlerini açan,
Ve karanlıklar içindeydi odan...
Seni gören ben değildim.Ben çok uzaktaydım o zaman,
Gözlerin kavuştu ağlamaya, sebepsiz ağlamaya.
Artık beni düşünmeye başladığından
Bıraktın kendini aşk içinde yaşamaya..
Bunu bilen ben değildim.Bir kitap okuyordun dalgın..
İçinde insanlar seviyor, ya da ölüyorlardı.
Genç bir adamı öldürdüler romanda.
Korktun, bütün yininle ağlamaya başladın..
O ölen ben değildim..☾
"Biraz daha yukarı."
Minho tabloyu biraz daha yukarı kaldırıp astığında gülümsedim ve kafamı aşağı yukarı sallarken baş parmağımı kaldırdım.
Ellerini birbirine çırpıp astığı tabloya baktı, ardından bana döndü.
"Başka var mı?"
Dudaklarımı büzüp etrafa bakarken "yok sanırım." Diye mırıldandım. Yerdeki çivileri toplayıp geri kutusuna koyduktan sonra çekici de elime aldım.
"Birkaç çiviyi de yenilemem gerekiyor."
"Hangileri?"
Elimle işaret ettiğimde benimle birlikte o tarafa yürüdü, fakat kapının çalması ile ikimiz de oraya döndük.
Kaşlarımı çatıp elimdekileri bıraktım, ardından kapıya ilerledim ve açtım.
Elindeki poşetlerle birlikte gülümseyen Chan benim de tebessüm etmeme yol açtı.
"Çat kapı uğrayabileceğimi söylemiştim öyle değil mi?"
Birkaç gün öncesinde yaptığımız konuşmayı hatırlattı, gülümseyip kapıyı iyice araladım.
"Hoş geldin."
Chan salona geçtiğinde Minho ile göz göze geldi ve birkaç saniyeliğine de olsa duraksadı.
Pekala, ikisi arasında kendimi garip hissetmekten alıkoyamayacağım kesin olan bir gerçekti.
"Hoş geldin."
Minho bana tezat bir şekilde Chan'ı bir kez görmesine rağmen sesinde hiçbir gerginlik olmadan konuştu.
Yüzü de herzamanki gibi düzdü.
Chan onun aksine hafifçe gülümseyip kafasıyla selam verirken "hoş buldum" dedi.
Elindeki poşetlere bakıp "bunlar ne?" Diye sordum. Yeni fark etmiş gibi kafasını aşağı eğdi ve "Ah," Diye mırıldandı.
"Evine ilk kez geliyorken boş gelmek istemedim, atıştırmalık bir şeyler almıştım."
Poşetleri bana uzattığında gülümseyip küçük bir teşekkür mırıldandım, ardından elimdekileri mutfağa yerleştirip salona döndüm.
Gözlerim ikisi arasında gezindikten sonra dudaklarımı ıslattım.
"Siz oturun isterseniz, çakmam gereken birkaç çivi var benim."
Çivileri ve çekici elime alırken konuştum, Minho bana doğru bir adım atıp "yardıma ihtiyacın var mı?" Diye sordu.
Kafamı iki yana sallarken "gerek yok, kendim halledebilirim." Dedim. Chan da bana doğru birkaç adım attı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
middlemist, hyunho
Fanfictionİkimiz de herkes gibiyiz, Çırılçıplak olduğumuz zaman. [170623]