Sabaha Kadar

535 49 19
                                    

Gece; ne kadar karanlık ve sessizsin..
Öyle kaplayorsun ki evleri, yolları, denizleri.
Hem o kadar aydınlık ve seslisin ki;
Çılgınca coşturuyorsun bizleri.

Sabah; bir yeni dünya gibi geliyorsun;
Öylesine süslü, öylesine saadesin ki..
Sen o kadar güzelsin ki sabah,
O kadar güzelsin ki.

"Her şey hazır, açılışı yapabiliriz artık!"

Heyecanla yerimde hafifçe zıpladım ve galerinin son haline baktım. Eskisinden daha güzel ve şık olduğu nereden bakılırsa bakılsın ortadaydı.

Yine de galerimin başına öyle bir olay gelmesini istemezdim elbette, neler çektiğimi bir ben birde arkadaşlarım biliyordu.

Arkadaşlarım demişken, Felix ve Seungmin'e olan özlemim gün gittikçe daha da fazla artıyordu. Çoktan bir ay olmuştu ikisi gideli, Jeongin'in de vize haftası olduğundan fazla konuşamıyorduk.

Minho kafasını aşağı yukarı sallayıp gülümsedi. "Çok güzel oldu, açılışı da yaza doğru yapalım, ne dersin güzelim?"

"Çok çok güzel olur derim!"

Minho heyecanımı karşılık ellerini yanaklarıma koydu ve hafifçe bastırıp dudaklarımın büzülmesini sağladı.

Eğilip ufak bir öpücük bıraktıktan sonra "Yerim seni." demiş, yanaklarımı serbest bırakmıştı. Gülerek omzuna hafifçe vurdum ve koluna girdim. Birlikte galeriden çıkıp kapıyı kilitledikten sona dolaşmaya başladık.

Botlarımız karın üstünde iz bırakırken havanın soğuk olmasını umursamadık.

"Ee, kurguyu ne yaptın? Karakterlerin mesleklerini falan belirledin mi?"

Minho kafasını aşağı yukarı sallarken markete girdik.

"Ceo ve kadrolu fotoğrafçı olarak yazmayı düşünüyorum."

"Çiçekçi olsun demiştim ama ben."

Dudaklarımı büzüp raftan çikolata aldım ve Minho'nun elindeki sepete attım. Minho gülümseyip yanağımı öptü.

"Bebeğim çiçekçi de güzel fikirdi ama uymayan şeyler vardı."

Omuz silkip meyve sularını da sepete attım. Minho ramen, sosis ve turşu da aldıktan sonra aldıklarımızı marketteki alanda hazırlayıp oturduk.

"Dudağının kenarında bir şey kalmış."

Minho parmağını kaldırıp işaret ettiğinde peçeteyi alıp dudaklarımı temizledim ama kafasını iki yana salladı.

"Bak şurada."

Eliyle çenemi kavrayıp uzandı ve dudaklarımı hızlıca öpüp geri çekildi. "Ya fırsatçı!"

Omzuna vurup kıkırdadım, gülümseyip uzattığı sosisten bir ısırık alarak masanın üstünde duran eline uzandım.

"Minho,"

Tıka basa doldurduğu yanaklarıyla bana bakınca kolayı ona uzattım. "Ağzını bitir önce şapşal."

Koladan birkaç yudum alıp ağzındakileri yuttuktan sonra dudaklarını ıslattı. "Efendim bebeğim?"

Elimi kavrayıp üstünü yavaşça okşarken ona doğru eğildim.

"Bir kez daha öpsen?"

Kaşlarımı kaldırıp sessizce sordum. Derin bir nefes aldı ve kafasını iki yana sallarken "Sen bana bu şekilde bakarken durabileceğimi sanmıyorum." diye mırıldandı.

middlemist, hyunho Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin