Saçların uçuşurdu rüzgârdan.
Yanından seni seyrederdim.
Güneş yakardı, deniz yanardı..
Sen konuşurdun, dinlerdim.Gülerdin..
Susardın, düşünürdün.
Benimle el - ele yürürdün..
Yol biterdi.Görmezdim seni..
Zaman yıl yıl geçerdi.
Uzaktan, çok uzaklardan
Seni seyrederdim.☾
Ellerim kontrolsüzce titremeye başlarken önümdeki rezalete baktım. Bedenim olduğu yere çakılmış gibi, tepki bile veremedim.
Mimik bile oynatamadım ikisi karşısında, ki bu çok uzun sürmedi. Derin nefeslerim eşliğinde üç büyük adımla yanlarına vardım. Minho'nun kucağındaki çocuğu kolundan tutup çektim ve oturduğu yerden kalkmasına neden oldum.
Düştüğüne dair tok bir ses çıktığında bile umursayıp arkamı dönüp bakmadım.
"Sen.."
Gözlerim doldu, duygusuzca bana bakan gözlerine baktım ve hiç düşünmedim. Yakasını tutup yumruğumu suratına geçirirken bir saniye bile düşünmedim.
"Piç!"
Yaşlar yanaklarımdan aşağıya doğru akarken bir yumruk daha attım. Dokunmaya bile kıyamadığım yüzüne iki sert yumruk attım.
Kalbim öyle bir acıyla sızlıyordu ki, tarif bile edemiyordum. Kendi göğsüme yumruklar atıp durdurmak istiyordum o acıyı, yok etmek istiyordum.
"Bir hafta bile olmadı! Bir hafta bile olmadı Minho!"
Sesimin yettiği kadarıyla bağırıp omuzlarını sarstım. Ellerini ellerimin üstüne koyup beni itti fakat tekrar yakasını kavramam uzun sürmedi.
"Hyunjin!"
Arkamdan bağıran Chan'ı umursamayıp Minho'nun gözlerine bakarken onun bakışları arkama kaydı ve alayla gülümsedi.
"Bana bak."
Sertçe konuştum, Minho gözlerime baktı sanki kırılmış gibi. Oysa burda kırılması gereken kişi o bile değildi.
"Ne yapıyorsun? Ne yaptığını sanıyorsun?"
Ona bunu sormaya hakkım bile olmamasına rağmen sordum. Sanki cevabı bana bir şey verecek, katacakmış gibi.
İçimde kıyametler kopuyordu. Acı çekiyordum ama ben acı çekmek istemiyordum. Canım yanıyordu. Çok fazla yanıyordu.
Minho'nun gözleri arkamda duran Chan ve benim aramda gidip gelirken en sonunda tekrar bende kaldı ve dudaklarını araladı.
"Senin yaptığını."
Minho elinde tuttuğu zarfa kısa bir bakış attı. Derin bir nefes alıp verdikten sonraysa kapıya doğru ilerledi ve tam önünde durdu.
Aniden içinde büyük ölçüde hüzün duygusu hissetti. Sert davranmıştı. Hyunjin'e karşı çok sert davranmıştı.
Elbette bunun farkındaydı fakat bir şeylerin rayında gitmediğini anladığı an dur demek istemişti.
Özellikle de onun yanındaki kaslı çocuğa bakışlarını gördükten sonra.
Ondan hoşlandığını sanmıştı, çünkü kısa bir vakitte olsa ikisiyle aynı ortamda bulunmuştu. Fakat o gün Hyunjin evine geldiğinde yaptıkları konuşmadan sonra net bir şekilde emin olmuştu;
Hyunjin'in Chan'dan hoşlanmadığına.
Kendini affettirmenin sandığı kadar kolay olmayacağını biliyordu, gerçi Hyunjin hemen affedecek olsa bile Minho içinde bir yerlerde hala kırgın olacağını bilecekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
middlemist, hyunho
Fanfictionİkimiz de herkes gibiyiz, Çırılçıplak olduğumuz zaman. [170623]