*Otel odasında oturmuş televizyondan ve telefonlarından olaylı biten ödül töreni hakkında yapılan son dakika haberlerine bakıyorlar*"Saat de geç oldu yatsak mı?" Söylediğim şeyi duyunca içtiği kahveyi püskürtüp öksürmeye başladı. "Charles napıyorsun iğrençleşme!" Kalkıp sırtına vurdum döktüğü kahveyi silmesi için de peçete uzattım.
"Tanrıçam neler diyorsun ne uyuması." O da ayağa kalkıp ellerini belime sararak bana sarıldı. Kollarımı omuzuna yerleştirip kafamı geriye attım ve cevap verdim.
"Sen tüm gece telefonunla oynayabilirsin ama ben sıkıldım haberin olsun." Kaşlarımı çatıp dudağımı sarkıttım.
"Ne telefonu?" Az önce cam sehpanın üstüne bıraktığı telefonu alıp odanın öbür ucuna kaliteli ahşap zeminin üstüne fırlattı. İlk önce ona deli misin der gibi bakıp sonra kıkırdadım.
"Aferin, uslu çocuk." Parmak ucuma çıkıp dudaklarımı onunkine kilitledim. Bunu aniden yaptığım için karşılık vermesi biraz zaman aldı. Nefes almak için bile olsa dudaklarını benden ayırmadan odanın içinde yolunu bulmaya çalışıyordu fakat pek başarılı olduğu söylenemez çünkü en az üç kez olduğumuz yerde dönüp durmuştuk.
En son odanın içinde onu ben yönlendirip piyano taburesinin üstüne ittim ardından kucağına yerleştim. Yavaşça dudaklarını boynuma doğru indirirken zevkten acı çekiyordum resmen. Dünyanın en sabırsız insanı olduğumu bildiği için bilerek acele etmiyordu.
"Charles bu kadar yavaş hareket edince yaptığın şey işkenceye dönüyor!" En son dayanamayıp bağırdığımda daha cümlemi bitiremeden yüzünü boynuma gömüp köprücük kemiğimi sertçe öpmeye başladı. Beklenmedik hareketi karşısında sessizce inleyip dengemi sağlamak için kolumu arkamdaki piyanoya yasladım. Rastgele basılan tuşlardan çıkan sesler Charles'ın dikkatini dağıttı kafasını kaldırıp neler olduğunu anlamaya çalıştı ardından beni kucağından indirmeden ayağa kalktı.
Haklı sitemimden sonra daha hızlı ve sertçe hareket ediyordu. Piyanonun taburesini devirerek arka taraftaki yatağa doğru yürüdü. Önce üstümdeki bornozun ipini çözüp sonra sanki bir peluş oyuncakmışım gibi yatağa yerleştirdi beni.
Üstüme uzandığında bu sefer dikkatini direkt göğüslerime verdi. Altında Rusya'da kış günü dışarda kalan dilenciler gibi titriyordum. "Evet!" diye bağırdığımda yine yine beklemediğim anda ilk önce göğsümü sertçe ısırıp yavaşça kafasını aşağıya doğru kaydırdı bacaklarımı aralayıp diliyle yaptıklarıyla neredeyse bayılmama neden olacaktı. Kısmen bayılmışım zaten aradan ne kadar zaman geçti bilmiyorum Charles'ın sesi ile kendime geldim.
"Hazır mısın?" Dirseklerimi yatağa dayayıp ona baktım. Karanlıkta bile New York'taki reklam tabelaları gibi parlayan gözleri şu an büyük şehirlerdeki yıldızsız gökyüzü kadar koyuydu.
"Evet..." diye fısıldadım amacım fısıldamak değildi ama üstünüzde Charles Leclerc size hazır mısın diye sorduğunda nefesiniz kesiliyor sesiniz çıkmıyor.
Yavaşça içime girdiğinde kısa ama sesli bir çığlık atıp ellerimi yatakta iki yana açıp çarşafı çekiştirmeye başladım. Kendimi kastığımı anlayan Charles yavaşça üstüme eğilip iki eliyle belimi kavrayıp yavaşça dudaklarını benimkilere buluşturdu. Ona ulaşabileceğim konuma geldiğinde beyaz çarşafı bıraktım ve kollarımı vücuduna sarıp bu sefer tırnaklarımı sırtına geçirdim.🌶️🚨‼️
Charles'dan
"Bazen senin bir sihirbaz olduğunu ve tanıştığımız günden beri bana büyü yaptığını düşünüyorum." Karanlık odada üstümde zıplayan çıplak bedenini hızlıca yatağın yan tarafına yatırıp üstüne geçtim.
"Çeneni kapat ve hızlan." Çok az şey şu cümle kadar azmamı sağlayabilirdi ama çok az şey... Gidiş gelişlerimi hızlandırırken boynuma altın izler bırakmakla meşgul olan Aurora'nın dudaklarından dökülen kısmen sesli sayılabilecek iniltiyi duyduğum an daha yüksek desibelli olanları engellemek için dudaklarımı onunkilere bastırdım. Yan odada kalan yaşlı çifti kıskandırmak istemiyordum.
İçinden çıkıp beyaz çarşafın üstüne boşaldığımda sarhoş gibi hissediyordum. Nefes alırken hızlıca göğsü inip kalkan Aurora gözlerini kapatmış sadece gülümsüyordu.Yanına uzanıp burnunu hafifçe öptüm gözlerini açıp bana baktı. Az önce bir melekle sevişmiştim.
"Biraz fazla ses çıkardım sanırım."
"Seni suçlayamam." diyerek kaşlarımı kaldırdım. Yataktan kalkıp üstüne benim zar zor çıkardığım beyaz gömleğimi giydi.
"Paris'i eskiden pek sevmezdim ama sanırım artık sevmeye başladım." Kısmen açık olan camın perdesini açıp dışarıya baktı.
"İlerde çocuklarımıza Paris'teki bir otel odasında sevişmedik demeyiz artık."
Komik olduğunu düşünerek söylemiştim bunu fakat dediklerimle yüzündeki gülümseme silindi, telaş ve korkuya arkasını dönüp bana baktı.
"Charles, prezervatif kullanmadık..." Fransız tipi yerden tavana kadar uzanan pencerenin önüne çöküp çığlık atarak kafasına vurmaya başladı bu arada ben hızlıca giyinip yanına koştum. Böyle bir tepki vermemiş olsa bu konu hakkında dalga bile geçerdim ama şu an cidden onu böyle görünce korktum.
"Sevgilim sorun yok yatağın üstüne boşaldım." Ellerini sıkıca tutup kendine zarar vermesini engellemeye çalıştım ama bu sefer çırpınarak kafasını cama vurmaya başladı. En son onu kucaklayıp yatağa oturttum. Neden böyle bir tepki verdiğini öğrenmem için önce sakinleşmesi lazımdı ama bunu nasıl yapacağım hakkında hiçbir fikrim yoktu."Her şey yolunda bebeğim lütfen sakinleş de konuşalım."
"Özür dilerim ben..." Bir şey anlatacaktı fakat son anda vazgeçip durdu. Gözlerimin içine bakarak bunu söylediğinde ağlamamak için kendimi zor tuttum şimdi ben de ağlamaya başlarsam bizi kimse durduramazdı.
"Özür dilemeni gerektirecek bir şey yapmadın sevgilim. Sadece biraz olsun sakinleşmen için ne yapmam gerektiğini söyle."
"Biraz piyano çalar mısın benim için?" Benim işime gelir diyemedim o an.
"Tabii ki, ne çalmamı istersin?"
"Fark etmez..."
Odanın diğer köşesindeki piyanonun az önce düşürdüğüm taburesini kaldırıp üstüne oturdum ve derin bir nefes alıp çalmaya başladım.
Çalmaya başladıktan birkaç dakika sonra yanıma oturup başını omzuma koydu. O piyano melodilerini dinlerken ben de nefes alıp vermesini dinliyordum. Ardından kafasını omzumdan kaldırıp yavaşça cam sehpanın üstünde duran şarkı sözlerini yazdığı defterine ve kalemine uzanıp bir şeyler yazmaya başladı.847 kelime <3
Ulan Charles ne odun adam çıktın belki çocuk istemiyor 🤦♀️
ĞQPLASKWJQKOPAQE kitaba başladığımdan beri aklımda olan kaosu sonunda yazıyorum oh bee
❤️🔥🫦🛌
ŞİMDİ OKUDUĞUN
the lakes//leclerc
FanfictionLugano Gölünü anımsatan yeşil yorgun gözleriyle rezil bir vaziyette bana doğru bakıyordu o an sadece "Charles..." diye fısıldayabildim.