xvi/afterglow

386 24 25
                                    










Dediklerimi biraz düşündükten sonra gözlerini kısıp bana doğru gülümsedi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.









Dediklerimi biraz düşündükten sonra gözlerini kısıp bana doğru gülümsedi. Tam veda edip arabadan inecektim ki hızlıca kendi arabadan indi ve benim inmeme vakit bile kalmadan kapıyı kilitleyiverdi.
Al işte kim bilir aklından neler geçiyor bu delinin.


Charles'dan

Yine sözleriyle büyülemişti beni... Ee ne de olsa o mükemmel bir söz yazarı diye düşündüm.

Her şey bir yana tüm bu olayların arasında muhtemelen istemeden de olsa o tatlı küçük kalbini bayağı bir kırmıştım.

Arabadan inerse geri binmez diye korktuğumdan kapıyı üstüne kilitleyip (ne romantiğim ama) arabadan inip Aurora'nın evinin tam altındaki çiçek dükkanına girdim.

"Merhaba formula prensi!" Luka'yı hırsız sanıp vazoyla onu kovalarken vazonun içindeki çiçeklerin kurumuş olduğunu gördüğümden beri Aurora'nın o girişteki vazosu için neredeyse her hafta buradan çiçek alıyordum ve çiçekçi kadınla artık bayağı samimi olmuştuk fakat bu son iki hafta hem üst üste gelen yarışlardan hem de Joe ve Max olayından dolayı buraya uğramamıştım bile bu yüzden Emily beni görünce şaşırdı.

"Merhaba Emily, acelem var bana en güzelinden bir buket verir misin?"

"Dur bakalım, bunca zamandır niye gelmediğini söylemezsen hiçbir şey almazsın."

"Yaaa yarış takvimi bu ara bayağı yoğun İtalya'da bile olmuyoruz çoğu zaman." Diye geçiştirdim çünkü cidden vaktim yoktu kızı arabada kitli bırakmıştım.

"Pek inandırıcı gelmedi ama neyse... Ve sana bir tavsiyem var o kızcağızı bir daha sakın üzme! Hadi al bakalım koş koş!"

Kafam karışık ve Emlily'nin her şeyi nerden bildiğini merak ederek koşar adımlarla arabaya döndüm.

Aurora kafasını eline yaslamış yolun öbür tarafına bakıyordu. Kapı kilidinin açılma sesini duyduğunda önce irkildi sonra kafesinin kapısı açılan kuşlar gibi arabadan iniverdi.

"Charles bu neydi şimd-" Elimdeki kırmızı güllerle ona pişmanım der gibi bakarak gülümsüyor aynı zamanda yaptığım şeyle biraz da olsa mutlu olmasını umuyordum. Fakat tam tersi oldu tam beni azarlamaya başlayacakken elimdeki çiçekleri görünce kaldırımın kenarına hızlıca oturup (resmen kendini atmıştı) elleriyle yüzünü kapattı. Şaşkınlıktan ne diyeceğimi bilemedim. Kaldırımda yanına oturdum.

"...Aurora... B-ben yanlış bir şey mi yaptım? İyi misin?" Kafasını kaldırıp kıpkırmızı gözleriyle bana baktı o an kalbime milyonlarca diken batıyormuş gibi hissettim. Elime baktım, gül buketini istem dışı elimde sıktığım için dikenlerin elime batmış ve sağ elimdeki birkaç ufak yaranın kanıyor olduğunu fark ettim.

"Hayır bir şey yapmadın Charles. Sorun da bu işte bir şey yapmadın... Bu sabah artık vazodaki kuru çiçekleri görmeye tahammülüm kalmadığı için ben aynı buketten almıştım zaten ve Emily sana da aynı buketi satarak ironi yapmış sanırım." Yüzünü buruşturup gülümseyerek kafasını öbür tarafa çevirdi.
Ben tam anlamıyla sıçmıştım.

"Ben düşüncesiz iğrenç bir herifin tekiyim. Aurora lütfen kendimi affettirmek için ne gerekiyorsa yaparım. NE İSTİYORSAN YAPARIM!"
Dönüp gözlerime bakarak kıkırdadı. Gözlerindeki tatlı-sert hüznü hissetmediğimi sanıyordu muhtemelen...

"Ya saçmalama çiçek almadın diye kendini bi vatan haini ilan etmediğin kaldı." Ona doğru kocaman gülümseyip yavru köpek bakışlarımdan yolladım.

"Aşktan anlamayan, insan sevemeyen birisi vatanını nasıl sevsin ki zaten."  Söylediklerime şaşırmış aynı zamanda duygulanmıştı.

"Sen çok fazla romantik film izlemişsin." Tekrar kıkırdayıp gözünü devirdi.

"Her neyse onu boşver de, sevgilim sen iyi misin? Gözlerin kıpkırmızı olmuş." Bunu söylediğim anda gözlerini benden çekti ve ovuşturmaya başladı.

"Biraz başım ağrıyor da ilaç alsam iyi olacak sanırım." Cümlesini bitirmeden günbatımından dolayı pembemsi bir renk alan açık gri kaldırım taşından kalktı. Ben de hemen adından kalkıp önce ellerimi beline dolayarak ona sarıldım sonra alnımı onunkine yasladım.

"Tamam güzelim. İyice dinlen çünkü eğer izin verirsen yarın seni biraz uzaklara kaçıracağım." Sanki dünyanın en çılgınca şeyini söylemişim gibi yüzüme baktı.

"Sen, bu hafta sonu da İngiltere'de yarış olduğunu unuttun herhalde!"

"Yoo, yarın salı muhtemelen çarşamba günü yola çıkarız sen de zaten Joe'ya takımdan ayrı gideceğinin haberini verirsin  -zaten bu sezon şükürler olsun motorla alakalı bir sıkıntı yaşamadık-  seni götüreceğim yerden direkt uçakla Londra'ya teyzenin yanına gidersin. Biz Silverstone'a vardığımızda da Londra'dan arabaya atlar hemen gelirsin... Bu kadar basit."

Söylediklerimi aklında tartarken dünyanın en mantıksız şeyini söylemişim gibi bir ifade vardı yüzünde ama şükürler olsun ki beklediğim tepkiyi vermedi.

"Uhmm... tamam, o detaylar sonra hallolur peki ama nereye götüreceksin ki beni?"

"O da sürpriz olsun sevgilim."  Dünyanın en güzel gülümsemesi ile veda edip eve çıkmak için arkasını döndü. Moralim bozuk olduğunda gülümsemesini aklıma getirip kendi kendime terapi desteği sağlıyordum bu artık bambaşka bir evre gerçekten...

O an hala Aurora'ya öyle davrandığım için içimde koca bir pişmanlık vardı, aslında tüm haftanın sinir ve stresini istemeden ondan çıkarmıştım. Arkasından geri seslenmeye karar verdim.

"Aurora!" Kapıya uzanan elini geri çekip yavaşça bana döndü. Birkaç adım atıp ona yaklaştım ve devam ettim.

"Sadece... Kalbini kırmış olsam bile bana hala benim olduğunu, tüm bunların benim hatam olmadığını ve beni hala istediğini söylemene ihtiyacım var... Lütfen..."
Kafasını hafifçe sağa yatırarak beni dinledi.
Gün batımında; gözleri Lugano Gölü gibi yeşil, dudakları elimdeki diken yaralarından akan kan kadar kırmızıydı.
Sözüm bittiği anda hızlıca bana doğru adım atıp kollarını boynuma doladı ve kulağıma fısıldadı.

"Evet, hala her şeyimle seninim, olanların hiçbiri senin hatan değildi ve seni aldığım son nefese kadar yanımda istiyorum."


𓏲 ࣪₊♡𓂃

Tell me that you're still mine
Tell me that we'll be just fine
Even when I lose my mind
I need to say
Tell me that it's not my fault
Tell me that I'm all you want
Even when I break your heart
___________
Afterglow-Taylor Swift



843 kelime🩷














🌄🌇🌅

the lakes//leclercHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin