İnsan, anıları unutmak için mi yaşar, yaşamak için anıları unutur? Ben bu soruyla yaşamayı tercih ettim. Hiçbir zaman cevabı bulamamayı, sorularla yaşamayı seçtim.
İçimdeki yangın, hiç sönmeyecekmiş gibi yanmaya devam ederken. Kafamdan akan sıvıyı hissetmem uzun sürmedi. Kan neydi? Psikolojik acıyı atmak mı, fiziksel acıyı almak mı? Kafamın içinde binlerce soru vardı. Lakin önceliğim aptalca sorular olmamalıydı.
Uyanmayı denedim.
Gözlerimi açmayı,
dünya'yı tekrar görmeyi...
Ancak olmadı.Zorladım,
Zorladım,
Ancak açılmadı.Göz kapaklarım bir daha dünya'yı görmek istemedi. Belkide benim gibi...
Şuan uyanmam gerekiyordu. Arkadaşlarım için, ailem için.Bir iddia sonucu geldiğimiz bu yerde, dönüşü olmayan bir yola girmiş olabilir miydik? Ölmüş olabilir miydik? Biri ölürse ben bu yükün altından kalkabilir miydi? Ve en önemlisi ben yaşayabilir miydim?
Yüzümden tekrar bir sıvı geldi. Lakin bu bir kan değildi. Göz yaşıydı, benim sevdiklerim uğruna akıttığım göz yaşlarım. Hepimiz ölürsek ne olurdu?
Amaris, Rosa, Levena, Tagi, koç, Kyoko ve Aoto bu arabada değildi. Onlara ne olurdu? Bunu kaldırabilirler miydi? Belkide yalnızca onlar için uyanmayı bir kez daha denemeliydim...
Göz kapaklarını yavaşca açmayı denedim. Kısık gözlerimin içine aydınlık bir ışık girdi. Tanrıya şükür beyaz değildi. En azından buna şükür edebilirdim...
Gözlerimi açtığımda doğrulmayı denedim. Başımdan akan, bembeyaz elbisemin üstünden süzülerek yere iniyordu. Etrafıma bakmaya çalıştım. Ardından kafamı yasladığım göğüse baktım.
Aşağıya yuvarlandığımız sırada, cam kenarında oturan bir günlükte olsa eşim, Ryuuji kafamı göğsüne yaslamış ve daha fazla darbe almamı engellemiş olmalıydı.
Minnettarım.Ryuuji'ye baktığımda kafasını kırılmış olan cama çarpmıştı. Acıyı kendimde hissettiğim zaman yüzümü ekşittim. Kafasını yavaşca camdan çekip omzuna yatırdığımda resmen yarılmış olan başına baktım. Bu kadar kan kaybetmesi hiçte iyi değildi. "Özür dilerim, özür dilerim..." Diye mırıldandım ağlamaklı sesimle. Kesinlikle pişmandım...
Kahverengi, düz saçları dağılmıştı. Kırmızı gözleri kapanmıştı. Belkide bir daha hiç açılmamak üzere...
Kafamı Ryuuji'den çektim ve diğerlerine baktım. Çok kötü, çok kötü...
Erika, Ouzou'ya sarılmıştı. Korku insana neler yaptırıyor öyle... Reika'nın başı öne düşmüştü. Kota ne alemde bilmiyordum. Korktuğum ise onun ön koltukta oturmasıydı. Jacin cam kenarında otur kardeşinin kafasına sarılmıştı. Himari'yi aradı gözlerim, kafamı yan tarafıma çevirdiğimde kardeşimin kanlar içinde olan koluma sarıldığını gördüm. Kafası tam olarak Jacin'e bakıyordu... Betty ise Reika'nın yanında, başı Reika'ya yaslı bir şekilde duruyordu. Aley ve Alex birbirine sarılıyor, Lavinia ise başı öne eğik duruyordu. Ölürken sevgilisine sarılamıyordu... Onları biraz daha gözlerimi gezdirdikten sonra Alex'in elinin üstündeki Lavinia'nın elini gördüğümde yüzümde bir tebessüm belirdi. Acıyla karışık buruk bir tebessüm.
Lütfen biri uyansın. Ben bu kıyametin içinde tek başıma kalmak, gerçeklerle daha fazla savabileceğimi sanmıyorum.
Bizim aramızdaki savaşcı her zaman Erika olmuştur, şimdi ise gözleri belkide ebedi sonsuzluğa kapanmıştır... Kim bilebilir ki?Toprak bencildi, aldığını geri vermezdi. Herkes bir gün onun kasvet dolu ellerine düşecek ve sonsuzluğun perdelerini aralayacaktı. Bunu biliyordum. Ancak toprağın arkadaşlarımı benden almasını istemiyordum. Bu durumda asıl bencil ben olmuyor muydum?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
moon track, victorykickoff
Fanfictionguncel okumadiysan zevk vermez. Yirmili bolumler sarabilir. VictoryKickoff Fanfic Ryuuji & Rina Erika & Ouzou Reika & Kota ©Verasiev/ 2023 22.04.23 DÜZENLENİYOR