20- Haber.

154 7 0
                                    

Nehir'in ağzından.

-

Bıkkın gözlerle duvarda ki saati izlemeye başladım. Odamda kimse kalmamıştı herkese dağılmalarını ve dinlenmelerini söylemiştim.
O dışında.

Bartu yanımda ki küçük koltukta uyuya kalmıştı, üzerinde ki t-shirt hâlâ kanlıydı.
Bu hâline üzülmüştüm ama uyandırmak içimden gelmiyordu, o güzel yüzünü izlemek şuan için acımı dindirmeye yetiyordu.

"Beni izlemeyi çok mu seviyorsun?"
Bir anda kafasını kaldırmıştı ve ne yapacağımı bilmediğim için canavar görmüş gibi ona baktığıma emindim..

"Nereden çıkardınız komutanım?"

"Bana hayranca baktığını anlamamak çok zor değil sonuçta karşında ben varım."
Bu egolu lafına karşı baştan aşağıya onu süzdüm.

"Bana bu hâlinizle pek çekici gelmediğiniz için size bakıyorum komutanım!" Alay eder bir şekilde söylemiştim.

"Yani normal de çekici geliyorum öyle mi?"
Yutkundum, yalan söylemeyi sevmezdim.
"Tartışılır bir konu ama belki."
Bakışlarını üstümde hissediyordum ona baktığım da gözlerinin dudaklarıma kitlendiğini gördüm.

"Pis sapık komutan!"
Bu tepkime şaşırsada dudaklarının kıvrıldığını gördüm.

"Beni bununla suçlaman pek hoş olmadı da neyse.
Birkaç gün sonra hastaneden taburcu edileceksin ve askeriyede kendi odanda kalacaksın, merak etme sana en iyi şekilde bakacağım."

Söylediği şeye gülmeden edemedim.

"Bunu siz mi söylüyorsunuz komutan?

"Bizzat hen söylüyorum çaylak."
Ya bir insan vurulduğunda bile nasıl gülerdi aklım almıyordu, vicdansız pis sapık komutan beyciğimiz güldürmeyi başarıyordu.

Aklıma gelen düşünce ile aniden duraklasadım.

"Çocuklar nerede?"

"Ne çocuğu çaylak?"

"Onları koruduğum çocuklar, komutanım lütfen bana onları arabaya aldığınızı ve orada bırakmadığını söyleyin onlar daha küçük!"
Ağlamaklı çıkan sesimle söylemiştim bunları.

"Nehir neyden bahsediyorsun sen?
Sen vurulduktan sonra onlar kaçmaya başladı durduramadım çünkü kollarımda sen vardın. Merak etme oraya bir ekip gönderdim ama lütfen şimdi ağlama."
Bana acıyan gözlerle ve şefkatle baktığını hissediyordum sanki.

Çocuklar burada yoktu ama geleceklerdi.
Bartu kimsesizleri yalnız bırakmazdı.
"Teşekkür ederim" diye fısıldadım.

Bakışları bana kitlenmişti, bu adam ya çok güzel bakıyordu ya da ben abartıyordum.
Abartacak kadar da vardı, gülünce kısılan gözlerinde gamzeleri de eklenince ortaya muhteşem bir Bartu Hancı çıkıyordu.

"Peki taburcu olunca diğer görevlere geleceğim değil mi?"

"Eğitim sürenin bittiğini mi sanıyorsun sen?"

"Komutanım zaten vurulmuşum ve hayatta kalmışım bir zahmet bu benim en büyük sınavım"

Çekilmez bir şekilde konuşuyordum ama hak etmişti.

"Çok konuşuyorsun."

"Ben asla susmam Komutan."

"Gün gelir öyle bir susarsın ki Çaylak."

Gülüşüyle aklınca laf sokuyordu!
Bu adam beni çıldırtmak için dünyaya gelmişti kabulleniyorum.

"Deneyin ama beni susturmanın sonuçlarına katlanırsınız komutanım."

"Neymiş o sonuçlar?"

"Daha fazla konuşup sizi Heraya teslim ederim!"

Gözlerinde ki mutluluk bir anda düşmüştü.

"Konuşacaksan dinlemeye razıyım."

Hadi ama Hera o kadar da kötü biri gibi değildi, belli olmaz.

"İyice dinlen birkaç günün var.
Görev çıktı."

Demesiyle afallamıştım, tamam göreve gitmeyi isteyen bendim ama vuruldum be adam.

Bölüm sonuuu
Nasıldı sizce?? Bu bölümü mutlu olun diye yaptık 💗

Bölüm sonuuuNasıldı sizce?? Bu bölümü mutlu olun diye yaptık 💗

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Instagram: liderofficialpage
(⁠。⁠・⁠ω⁠・⁠。⁠)⁠ノ⁠♡

LİDERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin