30-Operasyon.

119 6 0
                                    

Nehir'in anlatımından...

-

Bugün timdekilerle uzun zaman sonra bir operasyona çıkacaktık. Bartu komutan hazırlıklara başlamamızı söylemişti. Yankı tam olmasa da toparlanmıştı fakat ara sıra düşüncelere daldığını farkediyordum. Bartu komutanında ondan bir farkı yoktu. Toparlanmamız gerekiyordu fakat bir türlü başaramıyorduk. Hera desen sanki hiçbirsey olmamış gibi davranıyordu. Emre ve Eren ise kendi hallerinde takılıyorlardı.

Kısaca herkes herşeyin farkındaydı ama bilmiyormuş gibi yapıyorlardı. Etrafıma baktığımda bizimkileri her zamanki yerde otururken gördüm. Hera ve Bartu komutan hariç diğerleri buradaydı. Hera o olaydan sonra bir daha bizim yanımıza gelmemişti. Arkadan gelen adım seslerinin kime olduğuna bakmak için dönecektim ki o buraya ulaşmadan herşeyi unutturan o kokusu burnuma kadar ulaştı. Göz kapaklarım kendiliğinden kapanmaya başladı. Kokusu insanı sarhoş edebilecek tarzdaydı. Allah'ım benim bunları düşünmemem gerekiyor. Düşüncelerimden birinin beni dürtüklemesiyle sıyrıldım. Yan tarafıma baktığımda bu kişinin Bartu komutan olduğunu farkettim.

''Birşey mi oldu?''

''Hayır birşey olmadı. Gidiyoruz onu söylemek için gelmiştim.''

''Hemen geliyorum komutanım.'' hızlı adımlarla yanımdan uzaklaşmaya başladığında aramızdaki fark çok açılmasın diye bende adımlarımı hızlandırdım.

Zırhlı aracın yanına geldiğimizde daha fazla bekletmemek için araca yöneldim. Kapıyı açtığımda Yankı'nın yanındaki boşluğa yerleştim. Uzun zaman sonra Bora'da aramıza katılmıştı. Onun hiçbirşeyden haberi yoktu.

Bartu komutanda Yankı'nın tam karşısına yerleşti. Kimseden tek bir çıt çıkmıyordu. Ölüm sessizliği vardı sanki. Yol bu şekilde çok sıkıcı geçmişti. Operasyonun olduğu alana geldiğimizde Bartu komutan aracı görünmeyecek şekilde gizlemişti.

''Tim! Şuan sorunlarımızı bir tarafa bırakalım ve görevimizi en iyi şekilde yerine getirelim.''

''Tamamdır komutanım!''

''Herkes kendine gizlenicek bir yer bulsun!'' Kaya'nın arkasına geçtim. Bartu komutan hala açıktaydı. Allah aşkına ne yapıyordu bu adam!?

''Komutanım neden orada dikiliyorsunuz?'' kendimi tutamamıştım. Bartu komutan hiçbir cevap vermeden o da benim gibi bir kayanın arkasına gizlenmişti.

''Bora etrafa göz gezdir! Haberim olmadan tek bir kuş uçmayacak anlaşıldı mı?''

''Anlaşıldı komutanım!''

Aradan biraz süre geçtiğinde Bora'dan gelen sesle hepimiz irkildik.

''Komutanım bir hareketlilik var.''

''Ne oldu?'' Bartu komutanın konuşmasıyla Bora tuttuğu nefesini dışarı bıraktı.

''Komutanım bu şerefsiz piçler küçük bir kız çocuğunu esir almışlar!'' Bartu komutan bunu duyunca yüzünde ifade değişimi yakaladım fakat anlık olmuştu. Ne düşündüğü anlaşılmıyordu çünkü yüzünde bir tane bile mimik oynamıyordu.

Ardından bir ses duyulmaya başladı. Bir adam konuşuyordu. Sesi hiç tanıdık gelmiyordu. Dİnlemeye başladım.

''Oooo kimleri görüyorum burada!?'' Bizi ciddiye almıyordu.

''Nasılsınız bakalım? Özellikle sen Bartu komutan özletiyorsun kendini, sana kendini özletmemen gerektiğini söylemiş-''

''Ne anlatıyorsun sen piç kurusu?''

''Aaaa ama alınıyorum lütfen!?''

''Bak yanımda özel misafirim var seninde tanıdığın biri.'' adamlarına eliyle bir iki işaret yaptı. Bir adam ve yanında küçük bir kız çocuğu vardı. Kız Bartu komutanı görünce ona doğru koşmaya çalıştı ama yanındaki adam kızı tutup kendi tarafına çekti. Bartu komutana baktığımda kimsenin yanında düşürmediği o omuzları küçük bir kız çocuğunu görünce düşürmüştü.

''Abi bu adamlay beni kaçıydı. Kaçmaya çelıstım ama yayamadım.'' Çok küçüktü daha.

''Bak ben geldim küçük Hanım.''

''Aaa beni uyutmamıssın''

''Seni nasıl unutabilirim ki? Çok güzelsin, aklımdan çıkmıyorsun biliyor musun? Ama şimdi seninle küçük bir oyun oynayalım tamam mı?'' Gözümden akan yaşı hızlı bir şekilde sildim.

''Bak şimdi sen kulaklarını ve gözünü sımsıkı kapatıcaksın eğer ben aç diyene kadar açmazsan sana istediğin herseyi alıcam, tamam mı?'' küçük kız başını salladı ve gözünü ardından kulaklarını kapadı.

''Ne istiyorsunuz? O daha çok küçük eğer intikam istiyorsanız karşınızdayım kızı bırakın beni alın!''

''Ona birşey olursa kendinizi öldü bilin, piç kuruları!''

''Komutan hiç babana benzememişsin. Onun gibi olsaydın nasıl olurdu acaba?'' Put gibi dikiliyordum. Ne ağzımı açıp konuşabiliyordum ne de kıpırdayabiliyordum.

''Benim babam yok! Hiçbir zaman olmadı. O yüzden bana o aşağılık herif hakkında hiçbirşey söyle-'' lafını bölen şey arka tarafımızdan gelen kurşun sesi oldu. Atılan o kurşun birimizin kalbini delecekti. Etrafta oluşan sessizlik insanın içine işiyordu. Etrafıma göz gezdirdiğimde yerde yatan o bedeni görünce gözlerim şokla açıldı. Dizlerimin bağı çözüldü, ayakta duramayacak hale gelmiştim. Bacaklarımda derman kalmamıştı. Yere yavaşça çöktüm. Kargalar son kez isyan etti ama toprak yanına birini daha almaya çoktan kararlıydı.

VE BÖLÜM SONU...

Normalde bu saatte bölüm atmazdık ama bayadır yeni bölüm gelmemişti. Hazır yazmışken yayınlamak istedim.

Bu bölüm hakkında düşüncelerinizi belirtmeyi unutmayınn.

Küçük hanımı bu şekilde düşünebilirsiniz.

Küçük hanımı bu şekilde düşünebilirsiniz

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Yorum ve vote atarsanız seviniriz.

Kendinize iyi bakın. Allah'a emanet olun.

Yeni bölümde görüşmek üzere...

ig: Liderofficialpage (instagram hesabımızı da takip ederseniz çok mutlu oluruz.)





LİDERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin