3. Bölüm Ev

211 16 2
                                    

"Öğret bana nasıl unutulur düşünmek"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Öğret bana nasıl unutulur düşünmek"

-Willaim Shakespeare

uyuya kaldığımı gözlerimi açtığım zaman fark etmiştim. ne kadar süredir uyuyordum bilmiyordum ama havanın kapkaranlık olmasından bakıcak olursam hava kararana kadar uyumuştum. Uzun bir yolculuğun ardından ormanlığın içine doğru araba ilerlerken gerilmeye başlamıştım. yoksa beni ormanlık alanda mı öldürüp gideceklerdi. Akın denilen adama inanacak değildim elbet ama karanlık bir ormandan ilerlemekte aklımda şüphe uyandırmıyor değildi. araba biraz daha ilerlerken beyaz ışıkların aydınlanması sayesinde nerede durduğumuzu görmüştüm. Büyük evin tam karşısında arabayı durdurmuş el frenini çektikten sonra bana baktı. ona bakmadan sadece kafamı karşıya odaklanmışken "Geldik" dedi. Arabadan o inerken ben durdum. istesemde bunlardan kaçamayacağımı anlamıştım ama bu şekilde de tutsak kalmak istemiyordum. en azından öldürmeyeceklerdi bunu biliyordum fakat sürünme ihtimalim azdan çoktu. Ferrari'nin kapısını açarken Hızlıca eli koluma değdi ve öyle bir sert çekti ki dengem bozulmuştu. sabahkinden daha sinirli olduğunu karanlıkta olmamıza rağmen görebiliyordum. arka arabadaki beyaz farlar hala yanarken Aktunç'un sert yüzünü daha net görüyordum. "hadi yürü" dediğini duyduğumda içimdeki öfkeyi dışa vurmuştum en sonunda

"Bana emir verme!

"Bana bak zaten işim başımdan aşkın bir de üstüne seninle uğraşıyorum daha fazla canımı sıkma, dua etki babam için misafirsin!

Ağzımı açıp bir laf daha söylemek üzereyken beni sürüklemesiyle "bari zorla sürükleme kolum zaten acıyor" dedim. ama aksine o umursamadan hem kolumun acısıyla hem de beni sürüklemeye devam ederek zor bela kapının önüne kadar gelmiştik. Kapının kilidini acelece açıp içeriye beni ittiğinde sinirlenmemek elde değildi, ancak bu haldeyken kavga edecek durumda değildim. kaybedecek olan ben olurdum büyük ihtimal. Ayakta öyle durdum ve Aktunç kapıyı kapattıktan sonra önüme geldi ve "burada kalıcaksın bir süre, sakın orayı burayı araştırma. arka bahçeye çıkabilirsin ama ön bahçeye çıkman yasak. zaten istesende kaçamazsın burada çokça korumalar olacak" bu kadar rahatlıkla söylemesinden anlayacağım kadarıyla bunu daha önceden de yapmış olmalıydı. kafamı salladım ve eve kısa bir bakış atıp tekrardan kafamı ona yönlendirip sordum.

"Beni öldüremeyeceksiniz değil mi?

"Bilemem babama bağlı.

"Ama ailem beni merak eder, bırakın gideyim

"Eğer dediklerimizi yaparsan neden olmasın. daha önceden buradan kurtulan da var

Bunu duyduğumda daha çok gerilmiştim. dünkü kadın doğruyu söylüyordu gerçekten. nasıl bir belaya yapışıp kaldım ben. en çaresiz günümün bugün olacağını ve daha da kötü bir gün yaşacağımı tahmin edemezdim. keşke evimde otursaydım da sinemaya gitmeseydim. belki de bunları yaşamıyor olacaktım.

EN KÖTÜ KABUSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin