Ne işe bulaştığının farkına çok geç varan İdil'in zorlu kaçış hikayesi...
Gölgeli hayatında bürünmüş bir dünyada tesadüf bir tanıklık İdil'in mafyanın gizli entrikalarının içine sürükler. Loş bir otoparkta bir cinayete tanık olunca tehlikeli bir oyu...
~ Artık Hiçbir şey hissetmeyecek kadar çok şey hissettim ~
-Fernando Pessoa
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Akşam devam etti ve kutlama etrafımda devam etti. Kalabalığın arasından geçtim, yüzüme sıvanmış kibar bir gülümsemeyle tebrikleri ve iyi dilekleri kabul ettim. İçimde içi boş hissettim, her etkileşim hayatımın saçmalığının bir hatırlatıcısıydı. Kafamı başka yöne çevirdiğimde Dilşah'ı gördüm. O da en güzel masmavi elbisesiyle saçlarına yaptığını uzun dalgalı at kuyruğuyla benden bile daha güzel ve özenli gözüküyordu. Umursamadan başka yöne çevirdim hızlıca kafamı. Fakat Dilşah bana doğru yaklaşıyordu... Nefesimi düzene sokarken sanki yeni görmüşüm gibi davrandım.
"Hayırlı olsun canım
"Teşkkürler.
"Çok hızlı oldu sizin nikahta neyseki yetişebildim ama...çok acele etmediniz mi ya?
Sorduğu soru ile ikilemde kaldım. Panik olduğumu bilmemesi için bir yalan bulmaya çalıştım hemen.
"Fazla beklemek istemedik zaten Ailemde erkeden olsun istemişti onlar pek beklemeyi sevmiyorlar
"Ailende çok enteresan yani, sanki bir an önce seni göndermek istiyorlarmış gibi.
Sahte gülümsememle ona baktığında o da kıkırdamıştı. Bu durum canımı acıtırken bir şey diyememiştim.
"Neyse,Bir şeye ihtiyacın olursa, bana haber ver. Senin için buradayım.
"Sağol
Dilşah yanımdan Uzaklaşırken, durumun ağırlığının üzerime daha da fazla çöktüğünü hissettim. Sahteliğimi sürdürmem gerekiyordu, ancak kaygım her geçen an artıyordu. Söylediği son sözü çabucak unutmak istedim. Garsonun yanıma içkiyle gelmesiyle kibarca reddettim ve bu kasırga gibi yerden uzaklaşmak için Kalabalıktan uzaklaştım, bahçede sessiz bir köşe buldum. Serin gece havası hoş bir rahatlama oldu ve derin bir nefes aldım, yarışan kalbimi sabitlemeye çalıştım.
Ailemin aynı gökyüzüne bakıp bakmadığını, beni düşünüp düşünmediğini merak ederek yıldızlara baktım. Onları çok özlüyordum ve bunu sırf onlar için katlanıyordum. Ayak sesleri yaklaştı ve Akın ya da Aktunç'u bekleyerek gerildim. Ama ortaya çıkan, yüzü endişe dolu Esma abla'ydı.
"İyi misin İdil?" usulca sordu.
Gözlerimdeki yaşlar gerçek duygularıma ihanet etse de başımı salladım. "Sadece biraz yalnız kalmaya ihtiyacım vardı."