"Yarım kalan bir şeyler var..."
Bu bölümü maalesef biraz kısa tuttum acele yazarak bir dahaki bölüm böyle olmayacak ,okumadan önce oy verirseniz sevinirim iyi okumalar şimdiden 🌸
İDİL:
Hastalandığının ertesi akşamı...
Hava tamamen kapanır kapanmaz Esma abla ile akşam yemeğimizi yemiştik. Aktunç sonradan masaya oturup yemişti. Belki sebebi ben olabilirdim ya da öyle istediği için. Bunları en son düşünmem gerekti çünkü hala Aktunç evden ayrılmamıştı ve Esma abla ile kaçış planını konuşamıyordum. Akşam olmuştu ama Esma abla bana bakmadan tekrardan yukarıya çıkmıştı ve ben yine Aktunç ile baş başa kalmak zorunda kalmıştım. Bu sessiz atmosferden nefret ediyordum. En çokta yedi yirmi dört saat izlenen kamera gibi bana bakmasından nefret ediyordum. Beni anlamaya mı çalışıyordu yoksa kaçıp kaçmayacağımı mı düşünüyordu anlayamıyordum bir türlü. Keşke zihnini okuyabilseydim. Sessiz atmosfer yoğunlaştı ve düşüncelerim için rahatsız edici bir zemin yarattı. Uzandığım yerden kalkacağım sırada "neden kalkıyorsun?" dedi sert çıkan ses tonuyla "neden kalkmayım? sadece su içmeye gideceğim" Aktunç kafasını başka yöne çevirip sessizliğe girerken ona bakmadan mutfağa gidip sürahiden su doldurdum. Tekrardan salona dönüp bacaklarımı uzattığımda gri battaniyeyi biraz üzerime çektim. Salondaki loş ışık, duvarlarda dans eden gölgeler yaratarak aklımda dönen düşünceleri yansıtıyordu. Aktunç oturmaya devam etti, bakışları artık odanın bir noktasına odaklanmıştı ama o yoğun gözlerin ardındaki duyguları çözemiyordum. omurgamdan aşağı doğru akan soğuk bir ürperti hissettim,bu sonradan ağrıya dönüştü ama ben bu ağrıya bile odaklanamıyordum.. Aktunç'un dikkatli bakışlarının ağırlığı içime işliyor, soğukkanlılığımı korumamı zorlaştırıyordu. Sürekli zihnimde ne zaman gideceğini tartışıyordum. Aktunç ayağa kalkarken bu seferde ben oraya "nereye?" diye sormuştum. Bunu sormamın sebebi ne zaman bu evden gideceğini öğrenmekti. Aktunç sert yüz hatlarını bana çevirerek "bahçeye, sende sakın buradan ayrılma" deyip bir rüzgar esintisi gibi yanımdan geçti. Kapıyı örterken kilitli olmadığını gördüm. Acaba dışarıda hala korumalar duruyor muydu? Bunu ayağa kalkmadan göremezdim ama o kadar halsizim ki yerimden zar zor kalkacak durumdaydım. Kanepeye daha da gömüldüm, zamanın geçmesini sadece oturarak beklemek canımı sıkıyordu. Tam ayağa kalkmayı düşünmüşken Esma abla merdivenlerden hızla inip yanıma geldi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EN KÖTÜ KABUS
RomanceNe işe bulaştığının farkına çok geç varan İdil'in zorlu kaçış hikayesi... Gölgeli hayatında bürünmüş bir dünyada tesadüf bir tanıklık İdil'in mafyanın gizli entrikalarının içine sürükler. Loş bir otoparkta bir cinayete tanık olunca tehlikeli bir oyu...