24 - two hundred bucks

961 55 63
                                    

Önceki bölümü atlamayın şapşikler <3

.

.

Çınar mesajı gönderdikten sonra hemen yatağına oturdu ve Batuhan'ın onu rahat duyması için duvara yaslandı. Odasında olmasını umuyordu. Telefon çalmaya başlayınca hemen açıp, hoparlöre aldı.

"Alo, efendim Dünya?" 

"Çınar; hani sen 'çok önemli' işlerin için benden 200 lira almıştın ya, hatırlıyorsun değil mi?" Çınar duraksadı, sahte bir duraksamaydı bu.

"Hayır, hayır hatırlamıyorum." Dünya alayla güldü. 

"Hatırlasan şaşardım zaten. Neyse, benim o paraya ihtiyacım var. Ev sahibim yine kirayı arttırmış. Hemen gönder bana." Sesi hararetli ve sinirli geliyordu, iyi bir oyuncuydu Dünya.

"Şey, Dünya... Benim de durumum çok iyi değil, biliyorsun. Daha sonra atsam olmaz mı?" 

"Durumun zerre umurumda değil Çınar, parayı nereden bulduğun da umurumda değil. Paramı gönder bana."

"Ama-" 

"Ama ne Çınar, ama ne? Hep aynı şeyi yapıyorsun! Tutamayacağın sözler veriyorsun, sadece kendini düşünmenden bıktım ya. Seninle arkadaş olduğuma inanamıyorum."

"Ben göndereceğim parayı-"

"İstemiyorum senin paranı."

"Dünya.."

"Bir süre konuşmayalım Çınar." dedi Dünya soğuk bir sesle. Sonradan hoparlörü kapatıp çok sadece Dünya'nın duyabileceği kadar kısık sesle konuştu.

"Şuan sana gerçekten borçluyum Dünya."

"Yarın bana yemek alırsan eminim borcun kapanır Çınar Ağacı." dedi Dünya aynı kısık sesle ve kıkırdayarak konuşup telefonu kapattı. Çınar gülümsedi, ama sonra hemen gülümsemesini soldurdu. Şuan üzgün olması gerekiyordu, ağlaması gerekiyordu.

 Aklına nefret ettiği o adamı ve dediği şeyleri getirdi. İşte, dolmuştu gözleri. Derin bir nefes aldı ve ağzından sahteyle gerçek arası bir hıçkırık çıkardı.

Batuhan ise olanları duymuştu, Çınar'ın hıçkırığını duyunca içi sızlamıştı. Ne yapacağını şaşırmış, eli ayağına dolaşmıştı.

.

.

Çınar: Pisi

Şey

Ben pek iyi depilim de

Acaba

Tekrsr yanıma gelebilir misin

Pisi: Şükürler olsun yazdın-|

Yoldayım

.

.

Batuhan zaten giyinmişti, hemen evden çıktı. Merdivenleri koşar adımlarla indi ve dışarı çıktı. Hemen ara sokağa girdi ve Çınar'ı beklemeye başlamıştı.

Çınar ise kapının gözetleme deliğinden Batuhan'ın aceleyle evden çıkmasını izlemişti. Yüzünde maske ve gözlük varken bile nasıl bu kadar yakışıklı olabildiğini düşünmekten kendini alamamıştı. Sonra da yanına gitmesi gerektiğini fark edip o da hemen evden çıkmıştı.

Ara sokağa girdiğinde endişeyle etrafta volta atan Batuhan'ı görmüştü. Dolu gözleriyle ve yavaş adımlarla ona doğru yöneldi.

"M-merhaba Pisi." dedi Çınar burnunu çekerek. Hafifçe gülümsedi.

"Sana da merhaba, Çınar." dedi. Çınar bunu göremese bile o sıcak bir şekilde gülümsüyordu. 

İkisi de konuşmuyordu, duyulan tek ses Çınar'ın derin iç çekişleriydi. 

Çınar ilk adımı atıp kollarını karşısındaki uzun çocuğun etrafına sardı. Başını köprücük kemiğinin üstüne yerleştirdi. Batuhan da onun beline sarıldı, başını başının üstüne koydu. Parmakları saçlarının arasında dolandı. İkisi de bu anın hiç bitmemesini istedi. 

Sonra Batuhan biraz eğildi ve Çınar'ın kulağına fısıldadı.

"Seni çok seviyorum Çınar, seni her şeyden çok seviyorum." Çınar için fırsat doğmuştu işte. Kafasını kaldırdı ve çocuğun yüzüne baktı. Sonra maskesini indirdi. Batuhan ilk önce geri çekilmeye çalışsa da sonra vazgeçti. 

Çınar ona yaklaştı, Batuhan'ın kesik nefesleri dudaklarına çarpıyordu. Aralarında bir parmak mesafe kalmıştı ki, Çınar ağzını araladı ve konuştu.

"Ben de seni çok seviyorum Batuhan. Ölümüne." Batuhan şaşırmaya fırsat bulamadan dudaklarını Çınar'ın dudakları tarafından örtüldü.

İlk kez öpüşüyordu ikisi de, hem de hayallerini süsleyen kişilerle.

Batuhan hiç istemese de dudaklarını ayırdı, aksi takdirde nefessizlikten bayılacaktı. 

"Gözlükler.." diye mırıldandı Çınar. Batuhan hemen gözlükleri çıkarıp bankın kenarına attı. Çınar artık Batuhan'ın güzel gözlerinde kaybolabilirdi.

"Gerçekten kavga etmediniz, değil mi?" dedi Batuhan sırıtarak. Çınar da gülümsedi ve kafasını olumsuz anlamda sallarken anlını Batuhan'ın göğsüne yasladı.

Uzun çocuk karşısındaki güzelliğin çenesinden tutup başını yukarı kaldırdı ve tekrardan öpüştüler. Ve tekrardan, tekrardan, tekrardan...

Dudakları ayrılınca Çınar Batuhan'ın gece kadar koyu gözlerine baktı.

"Teşekkür ederim." dedi Batuhan.

"Ne için?"

"Her şey için."

.

.

şükür namazı 🤲🏻🧎🏽‍♀️

DARISI AYAZLARIN BAŞINA

çok içime sinmedi aslında ama aklımda hep böyle bir şey vardı

bu arada hoparlör ne kadar saçma bi kelime

Oy ve yorum atarak beni desteklerseniz sevinirim <3 (Özellikle yorumlarınız beni çok mutlu ediyor)

İçindeki Karmaşa / BxB (✔)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin