Çığlık atarak gözlerimi açtım. Cesedi bulduğum günün üzerinden bir hafta geçti. Sürekli kâbus görüyordum. Ter içinde çığlık atarak uyanıyordum.
Okula gitmek istemiyordum. Akın'ın tek düşmanı ben olduğum için herkes katilin ben olduğumu düşünüyordu. Ne zaman koridora çıksam 'katil' diye bağırıyorlardı. Herkes bana korkarak bakıyordu. Arkadaşlarım dışında herkes benden uzak duruyordu. Okul benim için cehenneme dönmüştü.
Bu cinayetle babam ilgileniyordu. Benim suçlandığımı biliyordu. Bu yüzden gerçek katili bulmak için gece gündüz çalışıyordu.
Çığlığımı duyan anne ve babam odama girdi. Babam yaklaşarak, "Yine mi kâbus?" dedi. Onaylarcasına kafa salladım.Rüyamda sürekli Akın'ı görüyordum. Bana katil olduğumu söylüyordu. Okuldaki herkes gibi.
Babama okula gitmek istemediğimi söyledim. Babam, "Yaşadıkların çok zor. Ama onlar yüzünden hayatını mahvetme. Söz veriyorum, gerçek suçluyu bulacağım," dedi saçlarımı okşarken. Gülümsedim ve yataktan kalktım. Anne ve babam odadan çıktı. Rahatlamak için duşa girdim.
Okuldan kim cinayet işleyebilir? Babamın söylediğine göre Akın bıçakla öldürülmüş. Bıçağı odadaki kutuların arkasında bulmuşlar. Fakat katil bıçağı eldiven ile kullanmış.Okuldaki tüm çalışanlar sorguya alındı. Bende onlar gibi sorguya alındım. Polisler henüz bir şey bulamamıştı.
Eğer okulda bir katil varsa, hiçbirimiz güvende değiliz demektir. Biri okula gizlice girmiş diye düşünmüştüm. Ama kamera kayıtlarından bir şey çıkmadı. Bodrumda ve yakınlarında kamera yoktu. Kamera sadece okul dışında vardı. Bu, işleri daha da zorlaştırıyordu.
Duştan çıktıktan sonra kıyafetlerimi giydim ve saçlarımı kuruttum. Hiç istemesem de okula gittim. Koridora adım attığım an gözler bana döndü. Kimseye bakmamaya çalışarak hızlı adımlarla yürüdüm. Akın'ın iki arkadaşı yolumu kesti. Gitmeye çalıştım ama izin vermediler.
İçlerinden biri, "Katilsin sen. Akın'ı sen öldürdün. Ondan nefret ediyordun. Şimdi sıra bizde mi?" dedi. Herkes bize bakıyordu. Herkes ona hak verdi. Kimse bana inanmadı. Ağlamamak için zor durdum. Aceleyle okuldan çıktım ve bahçede boş bir yer bulup oturdum. Ağlamaya başladım.
Hayatım kararmıştı. Kimse bana inanmıyordu. Hepsi nefretini haykırıyordu. Derste benden uzak durmaya çalışıyorlardı. Hocalar bile soru cevaplamak istediğimde beni görmezden geliyordu.
Ben ağlarken biri yanıma oturdu. Kafamı çevirdiğimde Güney'i gördüm. Şaşkınlıkla baktım. Gözyaşlarımı silip, "Ne istiyorsun?" diye sordum. Güney gözleri bana çevirerek, "Yardım etmek istiyorum," dedi. Ne dediğini anlayamamıştım. Yüzümdeki ifadeyi fark ettiğinde konuşmaya devam etti. "Akın'ı senin öldürmediğini biliyorum."
"Neden bana yardım ediyorsun?" dedim sorgularcasına. Onunla tanışmak istediğimle bana karşı soğuk davranıyordu. Şimdi neden bana inanıyordu?Güney hafifçe güldü.
"Çünkü sen bir karıncayı bile incitemeyecek kadar masumsun."
En azından birilerinin bana inanması beni mutlu etmişti.
"Herkes benden şüpheleniyor, bunu nasıl düzelteceğim?" dedim gözyaşlarım akarken. Güney tamamen bana döndü. Çenemden tutarak ona bakmamı sağladı ve gözyaşlarımı sildi. Ardından, "Baban polis, değil mi? Ondan bir şeyler öğrenmişsindir. Gerçek suçluyu bulup masumiyetini kanıtlayabiliriz," dedi. Bir anlığa umutlansam da uzun sürmedi. "Polisler bir şey bulamadı. Biz nasıl bulacağız?" dedim umutsuzca. Kulağa imkânsız gibi geliyordu.
Güney, "Onlar okuldan kimseyi tanımıyor. Biz burada okuyoruz, daha bilgiliyiz. Benimde birkaç fikrim var. Bence katil öğrencilerden biri," dedi. Bu ihtimali hiç düşünmemiştim. Bu mümkün mü? Ama neden Akın?
"Kim ve neden Akın'ı öldürsün ki?" dedim şüpheyle. Güney bir süre düşündü. Ardından, "Bilmiyorum, belki tacizci olduğu için öldürmüştür. Ya da kavgalı olduğu başkası vardır," dedi. Bunu öğrenmek için Akın'ın arkadaşlarını sorgulamamız gerekiyor. Akın'ın arkadaşlarının bana güvenip bir şey söyleyeceklerini sanmıyorum. Belki Güney'e söylerler.
Gözlerimi Güney'in gözlerinden ayırmadım. O da benden ayırmıyordu. Gözleri çok güzeldi. Mavinin farklı bir tonuydu bu. İsim veremiyordum. Bana neden yardım ettiğini anlamıyordum. Onunla arkadaş olmaya çalıştığımda benden uzak durmuştu.
"Arkadaş olmak istemediğini düşünüyordum," dedim konuyu açarak. Güney hafifçe sırıttı ve eski pozisyonunu alarak duvara yaslandı. Gözlerini bana çevirmeden, "Düşündüğün gibi asosyal ve insanlardan nefret eden biri değilim. Sana yardım ediyorum çünkü ihtiyacın var," dedi. Ona güvenme konusunda emin değildim. Ama güvenmekten başka çarem yoktu.
Güney bu ortaklıktan arkadaşlarımın haberinin olmasını istemedi. Ona göre onlarda şüpheliymiş. Suçluyu bulana kadar kimseye söylemeyecektik. Soran olursa sadece arkadaşlık olduğunu söyleyecektik.
Güney ayağa kalktı ve bana döndü. "Başlayalım," diyerek elini uzattı. Bir süre duraksadıktan sonra uzattığı eli tuttum ve ayağa kalktım. Güney elimi bıraktı ve yürümeye başladı. Bende peşinden gittim. Okula girdik. Nereden başlayacağımızı bilmediğim için Güney'e ayak uyduruyordum.
Bodruma geldiğimizde gerildim. Güney bana döndü. Gerildiğimi fark etmişti. Güven vermek için elimi tuttu. Teşekkür edercesine gülümsedim. Tekrar önüne döndü ve bodruma girdi. Aslında bodruma giriş yasaktı. Ama başlangıç için en iyi yer burasıydı.
İçerisi karanlıktı. İğrenç bir koku vardı. Güney ışığı aramaya başladı. Ondan önce davranarak ışığı açtım. Akın'ın kanı yerdeydi. Güney etrafı incelemeye başladı. Her yerde devrilmiş kutular vardı. İçlerinde bir sürü kitap vardı, ödev için almaya geldiğim kitaplar.
![](https://img.wattpad.com/cover/344327711-288-k898834.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SESSİZ ÇOCUK
Mystery / ThrillerHayatı boyunca her zaman iyi niyetli olan Lara, doğup büyüdüğü şehirde istediği üniversiteyi kazanır. Bunca zamandır olduğu gibi herkesle iyi anlaşacağını düşünür ancak okulunda işlenen cinayetten sonra hayatı mahvolur. Lara hiç beklemediği birinde...