7.bölüm : "Yeni şüphelim sensin."

321 22 17
                                    

Dolabın kapağını açtım ve kıyafetlerimi çıkardım.

Altıma siyah - bol kot pantolon, üstüme ise beyaz crop giydim. Saçlarımı dalgalandırdıktan sonra odadan çıktım. Aşağı indim ve kapının kenarındaki golf sopasını aldım. Kapıyı açtıktan sonra ayakkabılarımı giydim ve evden çıktım.

Beni bekleyen arabaya bindim ve kapıyı kapattım.

Güney elimdeki sopaya bakarak, "Bu sefer hazırlıklı gelmişsin," dedi. Göz kırparak gülümsedim. Güney önüne dönerek arabayı çalıştırdı. Gözlerini yoldan ayırmadan, "Onunla dövüşmeyi biliyor musun?" dedi. Güldüm ve yanıt verdim. "Beni hafife alma."

Dışarıdan öyle biri gibi gözükmesem de dövüşmeyi biliyordum. Yıllarca eğitim aldım.

Fabrikaya geldiğimizde durduk. Arabadan indik. Sopayı omzuma atarak tellere yaklaştım. Arkamdan Güney geldi. Sopamı Güney'e uzattım. Şaşkınca eline aldı ve beklemeye başladı. Telleri tırmanarak en tepeye çıktım. Karşı tarafa geçtiğimde Güney'e döndüm. Şaşkınlığı karşısında güldüm.

Güney sopayı bana verdi ve yanıma geldi. Fabrikaya doğru yürümeye başladık. Hiç olmadığım kadar özgüvenli görünüyordum. Güney şaşkınlık ve hayranlıkla bana bakıyordu. İlk sefer oldukça korkak davranmıştım. Telafi etme zamanı geldi.

Fabrikanın girişine geldiğimizde Güney durdu. Bende durarak ona döndüm. "İçine ne girdi?" dedi hayranlıkla. Güldüm. "Hiçbir şey."

Tekrar önüme döndüm ve fabrikaya girdim. Güney hızlı yürüyerek peşimden geldi. Etrafı incelemeye başladım. Her deliğe bakıyordum. Fakat işe yarar bir şey bulamadım.

Güney'e üst kata çıktığımı söyleyerek merdivenlere yöneldim. O alt kata bakarken bende yukarı bakacaktım. Ne kadar hızlı olursak o kadar iyi olur.

Üst katı aramaya başladım. Arkamdan gelen sesle irkildim. Arkamı döndüm ve yerdeki taşı gördüm. Sopayı elime alarak etrafa bakmaya başladım. Bir taş daha geldiğinde oraya yaklaştım. Olabildiğince sessiz olmaya çalıştım. Taş atmak için uzanan eli yakaladım ve sertçe çektim.

Gizemli çocuk yere düştü. Şaşkınca gözlerimi açtım. Ardından, "Güney!" diye bağırdım.

Güney koşarak yukarı çıktığında şaşkınlıkla yere baktı. Gözlerini bana çevirdiğinde benimle aynı tepkideydi. Bize taş atan kişi yaklaşık on yaşında bir çocuktu.

Çocuğa yaklaştığımda korkuyla geri çekildi. Elimdeki sopayı kenara bırakarak korkutmamaya çalıştım. Yavaşça elimi uzattım. Çocuk tereddütle bana bakıyordu. Güney yaklaşarak, "Sen kimsin?" dedi. Çocuk biraz daha gerileyerek, "Yağız," dedi. Tekrar Güney'le bakıştık.

Yağız'a, ona zarar vermeyeceğimize ikna ettikten sonra konuşmaya başladık.

"Burada ne işin var?"

"Burada yaşıyorum."

"Ailen yok mu?"

"Yok."

"Neden bizi korkutmaya çalıştın?"

"Burası benim yerim, başkasının gelmesine izin veremem."

Duyduklarımız karşısında şaşkındık. Geçen sefer bir çocuktan korktuğumuz gerçeği beni utandırdı. Bir de sopa getirmiştim. Neyse ki kullanmama gerek kalmadı.

Çocukla biraz sohbet ettik.

Yağız 2 yıldır burada yaşıyormuş. Ailesi yokmuş ve karnını doyurmak için dileniyormuş. Burada ondan başka kimsenin olmadığını söyledi. Peki, Akın'ı o hale kim getirmişti?

SESSİZ ÇOCUKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin