"Ölmeden önce sana ne dedi?"
"O yaptı. Ona güvenme."
"Sence neden öyle bir şey söyledi? Kimi kastetti?"
"Bilmiyorum."
Babam içeri girdiğinde diğer polisler ayağa kalktı. Ardından odadan çıktılar. Babam yanıma gelerek elimi tuttu. Ayağa kalktım ve odadan çıktım. Hızla karakoldan çıktım. Babamın yüzüne bakamıyordum bile. Ahu, Egemen ve Arda çıkışta beni bekliyordu. Yanlarına gittim.
Ahu, Güney'in beni sorduğunu söyledi. Güney o gün okula gelmemişti ve olanları sonradan duymuştu. Eve gittiğimde onu arayacağımı söyledim. Ardından karakoldan ayrıldık.
Birlikte bir kafeye oturduk. Arkadaşlarım olanları anlatmamı istedi.
"Önce amfide Aleyna ile birlikte kaybolan bilekliğimi arıyordum. Bulamayınca bıraktık ve ben lavaboya gittim. Aynada saçımı düzeltirken Meryem arkamda belirdi. Bakışları çok garipti. Arkamı döndüğümde bıçaklanmış olduğunu gördüm. Ona yaklaştığımda bayıldı. Tekrar gözlerini açtığında benimle konuşmaya çalıştı."
Arkadaşlarım olanlara anlam vermeye çalışırken ben o anı düşünüyordum. Kollarımda biri ölmüştü. Ellerim kan olmuştu.
Elimi kaldırarak elime baktım. Ahu elimi tuttu. Gülümseyerek karşılık verdim. Titreyen telefonum dikkatleri üzerine çekti. Güney arıyordu. Arkadaşlarımdan özür dileyerek telefonu açtım ve masadan uzaklaştım.
"İyi misin? Sana bir şey yaptı mı?"
"Fiziksel olarak iyiyim. Kız kollarımda öldü, Güney."
"Evet, duydum. Senin için endişeleniyorum."
"Meryem ölmeden önce bana, 'ona güvenme, o yaptı.' dedi."
"İsim verdi mi? İşimize yarayacak herhangi bir şey?"
"Söyleyecekken öldü. Ama bir şey söyledi."
"Ne söyledi?"
"B dedi."
...
Birkaç gün sonra Güney'i eve davet ettim. Durum gittikçe ciddileşiyordu. Okulumuzda bir seri katil vardı ve durmuyordu. Meryem'in son kurban olmadığını biliyordum. Başkaları da ölecekti. Bu kişi ben olabilirdim.
Katilin benden ne istediğini düşünmekten kafayı yiyecektim. Sorunu benimleyse neden beni öldürmüyordu? Belki de bu şekilde acı çekişimi izlemek istiyordu.
Baran her geçen gün hedef haline geliyordu. Tüm deliller onu gösteriyordu. Fakat elimdeki tek somut kanıt bilekliğiydi. Bilekliğin kesin olarak ona ait olduğunu bilmediğimiz için bir şey yapamıyorduk. Bilekliği ona gösterirsem ondan şüphelendiğimi anlardı. Bilekliği babama verirsem geri alamazdık ve tek kanıtımızı kaybederdik.
Yine de boş kalmadım ve annesi laboratuvarda çalışan arkadaşımdan bileklik konusunda yardım istedim. Annesine ne söylediğini bilmiyorum ama hiç parmak izi yokmuş.
Güney, "Sen lavaboya girdiğinde orada kimsenin olmadığına emin misin?" dedi. Onaylarcasına kafa salladım. "Peki, Meryem oraya nasıl geldi?" diye sordu. Bir süre düşündüm. Ardından, "Bilmiyorum. Bence asıl soru neden benim yanıma geldiği. Bana söylemek istediği şeyler vardı. Eğer bir dakika daha dayanabilseydi katilin adını verecekti belki de," dedim umutsuzca.
Güney gözlerini büyüterek, "Yani senin katille arkadaş olduğunu mu ima etti?" dedi. Şaşkınca ona baktım. Konuşmaya devam etti. "Meryem'le çok yakın değildin ama sana gelip ona güvenmemeni söylüyor. Bu da katille arkadaş olduğun anlamına geliyor."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SESSİZ ÇOCUK
Mystery / ThrillerHayatı boyunca her zaman iyi niyetli olan Lara, doğup büyüdüğü şehirde istediği üniversiteyi kazanır. Bunca zamandır olduğu gibi herkesle iyi anlaşacağını düşünür ancak okulunda işlenen cinayetten sonra hayatı mahvolur. Lara hiç beklemediği birinde...