12

102 11 0
                                    


26072023

---

"Hiçbiryerde görmedim. Aramaları açtığıda yok."

Minho telefonunu cebine atarken Felix gergince iç çekmişti.
Hyunjin'in sahnesine yalnızca dakikalar kalmışken arkadaşının ortadan yok olmasına anlam vermek zordu.

"Odasında da değil."

"Hey hey hey."

Chan endişeli görünen iki bedenin arasına girip gülümsemişti sakinleşmelerini istercesine. Jisung hiçbir zaman yaptığı ya da yapacağı şeylerin hesabını veren biri olmadığından son dakika çıkan işinden kimseyi haberdar etme gereği duymamış olmalıydı.

"İşi çıkmıştır sakin olun."

"En son Hyunjin'in yanındaydı ama oda nerede olduğunu bilmediğini söyledi."

Seungmin'inde kulak misafiri oluşuyla ilgi odağı tamamen deliler gibi aşık olduğu Hyunjin'inin sahnesini kaçırmak üzere olan Jisung olmuştu.

"Jisung mu yok? Hyunjin'in sahnesi varken hemde?"

"Ortalıkta yoksa bir yerlerde düşüp bayılmış olması olası. Hyunjin'in sahnesi bu."

Hyunjin'in kulağı adıyla yeterince çınlatılmamışcasına dahil olmuştu Jeongin'de onlara.

"Hyung nerde ya ön sıradan yer kapmamı istemişti Hyunjin için dolmuş heryer..."

Minho sıkılmıştı dönen sohbetten. Hangi akılla başına buyruk takılan eski sevgilisini önemsiyordu ki? Hyunjin'e verdiği değer öyle ortaydı ki hissettiği rahatsızlık duygusunu kendisinden bile saklayamamıştı.

Derince bir nefes almak istesede aldığı nefes, Hyunjin ile kesişen gözleriyle öylece kursağında kalmıştı. Endişe ya da merak kırıntısı yoktu o keskinlikte. Varlığından haberdar olduğu Jisung'u aramıyordu gözleri.
Nerede olduğunu bilmese bile, gelmeyeceğini biliyordu sanki.

Nereden biliyorsun gelmeyeceğini?

Bu soruyu gözlerine baktığı Hyunjin'e sorma düşüncesi bile sıkıştırmıştı ruhunu. Tek kelime etmeden ayrılmıştı saniyeler sonra başlayacak olan  gösterinin seyirci alanından.

O gün orada olmayan iki kişi vardı sadece.

Minho ve Jisung.

Chan arkadaş grubunu Jisung'un işinin çıktığına ikna etmişti çoktan. Tüm okul sahnede parıl parıl parlayan Hyunjin için toplanmıştı sonbaharın bu rüzgarlı gününde.

Aklında Hyunjin olmayan kişi Minho'ydu sadece. Tek derdi Jisung'un nereye kaybolduğuydu haftalardır bu sahne için beklemişken. Neydi Hyunjin'i izlemekten alıkoyan işi? Rahatlayacak mıydı öğrenince?

Aramalarına dönüş yapmayan bedeni bulması endişesinden ve aklındaki onca sorulardan daha kısa sürmüştü. Okulun büyük kütüphanesinde, karanlıkta kalmış rafların arasında öylece oturuyordu aradığı kişi.

Oyun başlamış, Sonbaharın rüzgarları Jisung'un değerlisi Hyunjin'i çoktan dansa kaldırmıştı.

"Her yerde seni arıyordu."

Zor bir cümleydi kurduğu. Kim diye sorabilirdi Jisung. Canını yakabilirdi bu. Yinede ne olursa olsun sesini duymak istiyordu.

"Pek sanmıyorum."

"Ne halt yiyorsun burada? Bu sahneyi herkesten çok bekleyen sendin."

Jisung'un sorularına karşı yalnızca kahkahalarını sunması endişlendirmişti. En son Hyunjin'in yanındaydı ve ne olmuştuda kafası bu denli güzelleşmişti?

o incecik beli şimdi başka biri sarıyor mu? / hyunsung  + minsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin