17

100 10 0
                                    


26072023

--

"Toparlanacağın zaman haber ver demiştik değil mi?"

Minho odasına destursuz giren Chan'ın cümlesini anlamaya çalışırken kafasına çoktan yerdeki kolilerden biri geçirilmiş ve kutudaki tüm fotoğraflar yeri boylamıştı.

"Gitmem için bu kadar heyecanlı olduğunuzu bilmiyordum."

"Ne sandın? Çabuk toplan diye ek koli bile getirdim."

Kahkaha atarak kafasındaki kutuyu çıkardığında karşılaştığı manzaranın keyfini kaçırmasına engel olamamıştı.

Okul için biriktirdiği anı kutusuydu fakat hayatının büyük kısmında olan Jisung o istemese bile anılarının bir parçasıydı. Fotoğraflarında öyle. Tüm anılar öylece ortalığa saçılmış ve biraz önceki neşeli ortam yerini gerginliğe bırakmıştı.

"Boş olduğunu düşündüm üzgünüm."

"Sorun değil. Ayıklamayı düşünüyordum zaten."

"O halde yalnız kalmak istersen çıkayım."

"Biraz daha böyle hassas davranırsan kusarım."

Sonunda Chan'ı güldürebildiğine sevinmişti. Arkadaşı kendisine karşı bu şekilde davrandığında nasıl bu kadar Jisung'a karşı enayi görünebilir kendisine şaşıyordu.

"Konu Jisung ve sen olduğunda gerilmemek mümkün mü? Birde atışmalarınız yok mu herkes nefesini tutuyor biriniz patlarsa ne olacak diye."

"Bu kadar korkunç muyuz ya?"

Chan omuz silkerek karşısına oturduğunda fotoğraflardan birini parmakları arasına almıştı.

"Siz üniversitede tanışmadınız mı?"

"Hayır lise sondayken tiyatro kulübünde tanışmıştık."

"Ciddi misin? Sizin bu tiyatro aşkı bir başka seviye  olmalı."

"Han Jisung'un sevgilisi dertlenmiş kendini spor salonlarına vuruyor dediler, gözlerimle görmeden inanmam dedim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Han Jisung'un sevgilisi dertlenmiş kendini spor salonlarına vuruyor dediler, gözlerimle görmeden inanmam dedim."

Jisung elindeki basketbol topuyla oyalanan sevgilisinin karşısında durmuştu meraklı gözlerini  gözleriyle buluşturduğunda.

"Lee Minho demişlerdir sen yanlış duymuşsun."

"Dertlendiğini onaylamış mı oldun?"

"Cümlen baştan sona yanlış neresinden düzeltsem bilemedim."

"Han Jisung'un sevgilisi değil misin?"

Kafasını olumsuz anlamda salladığında Jisung kahkaha atarak elindeki topu almış ve sormuştu.

"Nesin o zaman?"

"Han Jisung'un karşılıksız ve tek aşkı Lee Minho."

Minho, cümlesine karşılık kusuyormuş taklidi yapan bedenle gülmüştü.

"Neden geldin?"

Jisung omuz silkmişti topu potaya atarken.

"Seni görmek için geldim. Rolünü senden aldığım için mi bu tripler?"

"Tiyatroya dair her şeyi beni sapık gibi takip etmen sonucu öğrendiğinden gururum zendelendi diyelim."

Jisung eğitim almadığını ve tiyatroya ilgisinin Minho'nun bir sahnesini izledikten sonra hayran kalarak başladığını biliyordu. Onunla öğrenmeyi sevmişti. Sanatını öyle güzel yansıtıyordu ki hayran olmamak elde değildi. Peşinden öyle çok koşmuştu ki her sahne pratiğini baştan sona izler yorum bile yapardı. Ondan çok şey öğrendiğini kabul ediyordu.

Her şey böyle başlamıştı zaten. O sahnede duyurmuştu ilanı aşkını.

"Boynuz kulağı aşmış."

Minho herhangi bir yanıt vermemişti. Öylece durup dalmasının nedeninin bu olmadığını ikiside çok net bilsede Jisung sevgilisi konuşmak istemezken pekte üstelemek istememişti.

"Han Jisung'un pek değerli sevgilisi."

Gülmüştü Minho, ellerini cebine atmış ve aşık gözlere bakmıştı endişesine son vermesini istercesine.

"İyiyim."

"Keşke zihnini okuyabilsem."

"Pek bir şey bulamazsın."

"Arama çubuğuna Jisung yazsam ne çıkar?"

"Rolümü çalan biri."

"Benimkine Minho yazınca aradığınız sonuç bulanamadı diyor."

Büyük bir ciddiyetle konuşuyorlarmış gibi görünselerde cümleleri komikti. İletişimleri herzaman çevrelerindeki insanları güldürürdü.

"Seninki baya arızalıymış."

"Lee Minho yazınca Han Jisung'un pek değerli sevgilisi çıkıyor ama."

"İyi çevirdin."

"Siz ikiniz! Okul yıllığı için random fotoğraflar çekiyoruz. Buraya bakın!"

"Bence atmalıyım."

"Umarım ki ona karşı bir kırgınlığın yoktur."

Minho'nun çöpe attığı mutlu anılara bakarken dalgınca kurmuştu cümlesini.
Sessiz kalmakla yetinmişti Minho. Bu konuların açılmasından hep nefret etmişti.

"Sen gittikten sonra bir kaç hafta boyunca bizimle konuşmadı. Sarhoş gibiydi. Canı yanıyordu. Yinede kimsenin seni suçlamasına ya da senin hakkında konuşmasına izin vermedi."

Minho'nun belkide en merak ettiği şeyi anlatıyordu Chan. Arkadaşı gitmeden önce en azından bunu bilmeli diye düşünmüştü çünkü.

"Olgunca kabullenmişti her şeyi. Yanan canı sönünceye dek sevgisine sahip çıktı. Hiçbir zaman seni suçlamadı. Mutlu anılarınızdan bahsederdi. Tiyatro'da onun için hala bir numarasın. Sanırım yapabileceği en iyi şekilde veda etti sana ve sana olan sevgisine."

"Biliyorum. Benim içinde aynıları olur sanmıştım. Biterse her şey düzelir gibi gelmişti. Jisung kadar güçlü olmadığımı fark etmek daha korkunç ve acı. Kimseyi suçlamıyorum inan."

Mırıldanmıştı öylece.

"Kimse suçlu değil çünkü."

-

11082023

o incecik beli şimdi başka biri sarıyor mu? / hyunsung  + minsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin