26072023Bölüm için,
Baek Yerin - Point
-
"Minho'yu geçen sene gördüm ve berbattı. Onu nasıl bu hale getirebildiğini sorup durmak istiyordum hep. Bugün denk gelişimiz çok iyi oldu."
Paris'te herkesten habersiz yaşayan eski bir arkadaşın uğradığı kahvaltı sofrası Felix'in gergin öksürüklerine, Hyunjin'in sakinliğine ve Jisung'un ise gülümseyişine konuk olmuştu.
Felix'in yanında dahi asla konuşup açmadığı bir konunun öylece ortalık yerde açılması ruhunun özgürlüğünü daraltmıştı sanki. Rahatsız bir edayla gülmüştü.
"Fazla merak etmiş olmalısın."
"Beni yanlış anlama lütfen sizi birlikte görmeyi hep çok severdim. Birden bu hale gelmeniz... Gerçi seni iyi gördüm."
Felix fazla meraklı olan arkadaşının sırtını sıvazlamıştı artık susmasını istercesine.
"Kimsenin iyi olmaması için bir sebep yok zaten. Paris'in tadını çıkarmaya geldik. Buralarda olduğunu bilmiyorduk."
"Ah öyle tabii ama bilirsin bu çılgın ikilinin üstüne gelmez der durulurdu. Tiyatro kulübünün yıldızları onlardı."
"Endişe etme her şeye rağmen herkes çok iyi."
Sonunda Felix'in vermek istediği mesajı anlayan beden gözleri Hyunjin'i bulduğunda hızla konuyu değiştirmişti.
"Hwang? Seni buralarda ilk görüşüm. Bizim okuldakilerle takılır mıydın hiç?"
"Her şeyin aynı kalmasını beklemen tuhaf. Zaman akıp giderken kimse yerinde saymaz."
-
"Jisung."
Hyunjin'in sesiyle kaşlarını çatarak dönmüştü arkasına. Görmeyi beklememişti onu. Kahvaltıdan sonra konuşmamışlardı hiç zaman öylece akıp geçmiş ve Eyfelin ışıkları çoktan aydınlanmıştı.
"Efendim?"
Jisung o gün için yalnızlığı seçtiğinden Hyunjin onu çok az görmüştü. Neden yanına geldiğini bile bilmeden sadece sesini duymak istemişti.
"Zamanından çalmak istemiyorum. Eğer bir planın varsa..."
Kafasını olumsuz anlamda sallayarak gülümsemişti Jisung aşık olduğu gözlerin içine bakarken uzun uzun. Sabahki huzursuzluğu yok olmuştu artık.
"Plan sayılır mı pek bilmiyorum ama ne zaman paris'e gelsem şanzelizenin sokakları yaşlı kör bir müzisyenin sanatı ile dolup taşar bu saatlerde."
Omuz silkmişti yürüyeceği sokağa doğru çevirirken bedenini.
"Eğer konuşmak istiyorsan yarın müsait olabilirim. Ama eğer sessizliğimi paylaşmak istersen birlikte yürüyelim."
Sessizliği seçmişlerdi yine. Hyunjin'in saç tutamlarından süzülen eşsiz koku çok düşünenin burnuna dolup taşarken yürümüşlerdi sokak boyunca. Rüzgarın sırf Jisung için taşıdığı Hwang Hyunjin'in huzurlu kokusu ne zaman burnunu kaşındırsa gülümsemeden edemezdi.
Bir insan bu denli huzurlu olabilir miydi yalnızca varlığıyla?
Kulaklarına çalınan müzikle dağılan dikkatini zar zor toparlayabilmişti. Dinlemek için sabırsızlandığı müzisyen tahmin ettiği gibi, yıllardır yine aynı yerinde görmediği insanlar için paylaşıyordu sanatını.
Sakin ama neşeli bir şarkı seçmişti hafif yağmurlu, hüzünlü olan akşama inat. Önünden öylece geçip giden ruhların yavaşlamasını istercesine... Pek dinleyeni olmazdı Jisung için hep tuhaf olmuştu bu. Dilini dahi anlamadığı müzikler ruhunu dinlendiriyordu oysaki. Yaşlı adamla sırf bu nedenle sohbet edememişti hiç. Yalnızca bir keresinde teşekkür edebilmişti müziği için.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
o incecik beli şimdi başka biri sarıyor mu? / hyunsung + minsung
Fanfiction- Hiakyesindeki herkes sevilmişti. Herkes sonsuza dek değerliydi. Ve öyle kalacaktı. Tamamlandı