14

106 13 0
                                    


30042023

-

- Tiyatro Kulübü sohbet-

Felix:
AVRUPA TURU İÇİN KİMLER HAZIR

Chan:
Bizim kulüp gitmediği için ilgi alanımızın dışında

Seungmin:
Biz niye gitmiyoruz ya

Felix:
Tiyatrocuların gelecek ay gideceğini duydum

Chan:
Bende duydum öyle olur herhalde

Jeongin:
Nerelere gidilecek ücretli mi

Changbin:
Paris, amsterdam, berlin, london

Felix:
Şehirlere katılım isteğe göre olacakmış ekonomi sınıfı uçuş ücretsizmiş ama vip için kendimiz ödemeliymişiz

Jisung:
Son anda sıyrılmam yine✌️
(doğum günümde pariste olacağım kutlama yapmayacak olmanız anlamına gelmiyor bu arada)

Felix:
Vip biletleri sen alıyormuşsun öyle duydum

Jisung:
Çoktan aldım bile (sadece kendime)

Chan:
Size anca ekonomi gider

-

"Doğum günü geliyor."

Felix, Minho'nun cümlesiyle gülümserken telefonunu cebine atarak onaylamıştı onu.

"Paris'te olacağız gerilme. Gruba kısa bir mesaj çeksen yeter."

Gözlerini kapamıştı Mimho arkadaşını onaylarken. Jisung'a dair her konu aklında kısa süreli misafirlik edebilirdi yalnızca. Bu şekilde geçebilirdi sadece.

"Aldığın teklifi duydum. Yaşadığım şaşkınlığı görmen gerekirdi."

"Niye? Beklemiyor muydun?"

Gülmüştü Felix.

"Reddettiğini duyduğumdaki şaşkınlıktan bahsediyorum. Hayalin buydu. İlk tanıştığımız günü hatırlıyor musun?"

Kafasını olumsuz anlamda sallamıştı Minho. Çilli arkadaşı, Minho'nun konuşmak istemediğini biliyordu yinede iyi olmasını her şeyden çok istiyordu. Üniversiteye başladığında tanıştığı ilk kişi oydu.

Arkadaş grupları ikisi etrafında toplanmıştı. Bu nedenle birbirlerini uzun zamandır tanıyan bu ikili zaman zaman durum yoklaması için başbaşa vakit geçirirlerdi.

Bir yılın ardından uzun bir süre geçmişti sohbet etmeyeli. Bir yıl boyunca Minho'nun iletişimini koparmadığı tek kişiydi Felix. Yinede sohbet etmeyeli olmuştu işte. Çok şey yaşanmıştı.

"O gün hayallerimizden bahsederken birden fazla kez bunu dile getirip durmuştun. Gözlerinin içi parlıyordu. Artık bitmiş bir ilişkinin hayatına bu denli müdahale etmesine nasıl izin verirsin?"

Derince bir nefes alırken söylenmişti.

"Bunu önce senden duymalıydım."

"Sohbet edelim diye çağırmadın mı beni?"

"Fırça atacağımı söyleseydim gelirdin sanki."

Hyusuzca attığı bakışının ardından arkadaşının kahkahalarını duymuştu.

"Canının yandığını biliyorum, konuşmak bile istemediğini ya da yorgun olduğunu. Kimse senden hemen ayağa kalkıp koşmanı beklemiyor."

Eliyle Minho'nun ayaklarının altına serilen fırsatlarla dolu hayali yolu işaret etmişti.

"Sana sunulan bu yolda yavaşça yürümelisin yalnızca. Ruhunda bir yerlerde sıkışıp kalan o sanatçı bunun için her şeyini verirdi biliyorsun."

"Öyle yapardı..."

"Her ne halt yersin bilmiyorum ama bu sefer fizana bile gitsen yakandan düşmem."

"Korkmalı mıyım?"

Minho sorusuna karşılık yalnızca homurdanış alırken bu sefer konuşmaktan vazgeçen kişi çilli olan olmuştu.

"İki haftaya sergilenecek olan özel bir oyun hazırlanıyor. O günün gelmesini bekliyorum. Her şey yoluna girecek. Bu yüzden bir süre arkadaşımın yanında sessizce dinlenmeme izin ver."

Karanlık pratik odasında dönen sessiz ama derin olan sohbetleri sonunda bu yoğunluğun bir parçası olduğunda geriye sadece dinlenmek isteyen Minho ve arkadaşı için endişe eden Felix kalmıştı. Onun için en iyisini istede bile Minho'nun içerisinde bulunduğu durumun karmaşasını düşününce...

"Burada mıydın?"

Pratik odasının ışıklarının aniden açılmasıyla gözleri kamaşan beden elini yüzüne siper ederken Hyunjin arkadaşının rahatsız olduğunu anlayarak ışıkları tekrardan söndürmüş ve fısıldamıştı.

"Üzgünüm. Pratik için gelmiştim."

Minho kafasını yasladığı duvardan kaldırmadan aralamıştı dudaklarını uyuduğunu düşünüp fısıldayan gence karşı.

"Sorun değil gelsene."

Hyunjin bir süre için yanlarına gidip gitmemekte kararsız kalmıştı. Minho'yu tanıyordu. Yokluğunda dahi adını sıkça duymuştu. Başarılı bir öğrenciydi. Felix'in yakın arkadaşlarından biri olduğundan sık olmasada selamlaşırlardı. Şimdi ise her şey ortadayken durum biraz tuhaftı.

"Ne için çalışıyorsun? Sahnen mi var?"

Minho'nun üzerindeki ilgisini anlayamazken kafasını olumsuz anlamda sallayarak Felix'i işaret edip cevaplamıştı gencin sorusunu.

"Felix'in koreografisi üzerinde çalışıyoruz. Bir şirket çıkaracağı unit için eğitmenlik teklifinde bulunmuş."

Minho şaşkınlıkla yanındakine döndüğünde Felix gülerek arkadaşının herhangi bir fiziksel tepkisinden kaçmak adına Hyunjin'in yanına ilerlemişti.

"Ciddi misin? Sana haber vermiyorum diye kızana bak!"

"Büyütülecek bir şey değil. Görmek ister misin?"

Bu sefer şaşıran kişi Hyunjin olmuştu. Tamamlanmayan bir şeyi sergilemek pek adetleri olmasada Felix çoktan müziğin sesini açarak vücudunu esnetmeye başlamıştı.

Arkadaşlarının yanında hiç olmadığı kadar rahat oluşunu görmek gülümsetmişti. Hyunjin'i kendisine eşlik etmesi için zorlamamıştı bile. Minho'nun gürültülü övgülerine karşın kahkahalarını sunarak dans etmişti arkadaşı için.

Sanatçıların sanatlarını paylaştığı kıymetli bir vaktin içindeydiler.

Mutluluk bu olmalıydı. Tıpkı kendisi gibi samimiyetle gülümseyen Minho ile kesişen gözleri Felix'in bileğinden tutup gencide dansın içine sokmasıyla son bulduğunda tuhaf bir mutluluk duygusuyla kavuşmuştu gece değerli karanlığına.

"Jisung'un karşılık bile beklemeden neden ona deli gibi aşık olduğunu anlayabiliyorum."

Felix Minho'nun dalgın cümlesiyle gülmüştü nedenini sormadan. Oda biliyordu çünkü.

-
24072023

Nasılız yinee

Syglr

Svglr

o incecik beli şimdi başka biri sarıyor mu? / hyunsung  + minsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin