Giriş

394K 9.4K 1.9K
                                    


Beni Buna Zorlama final yaptığına göre yeni ve çılgın bir maceraya hazır mıyız? O halde GİRİŞ BÖLÜMÜ ile ısınmaya başlayalım!

Önemli hatırlatma: 2012 yılında kitap olarak basılmış olan bu kitabın telif hakkı Vefa Enver'e aittir.

◆ ◆ ◆

"Ela iyi misin? Bir yerin acıyor mu? Hareket etme sakın!" dedikten kısa süre sonra olayın tuhaflığını fark ederek kaşlarını çatıyor. "Senin yolun ortasında ne işin vardı?" Şimdi ayvayı yedim işte! Düğünden kaçmam ayrı bir fiyasko, kaçarken nişanlımın kuzeni tarafından araba ile ezilmem -her ne kadar mübalağalı bir yaklaşım olsa da- ayrı bir fiyasko! Görüyorsunuz işte benim hayatımı tek kelimeyle özetleyecek olsak en uygun kelime fiyasko olurdu. Ona mantıklı bir şeyler söylemeliyim... ya da beyin sarsıntısı geçiriyormuş numarası yaparak kendimden geçebilirim. Hastaneye kadar zaman kazanmış olurum. Nasılsa ambulansta aklıma bir şeyler gelir. Biri ambulansın yolda olduğunu söylerken Efe endişeli ve meraklı gözlerle bana bakmaya devam ediyor. Endişeli, çünkü gelinin ölüp ölmeyeceğini bilmiyor. Gerçi biraz abartmış olabilirim, kanayan bir yanım yok ama kafamı fena halde çarpmışımdır belki kim bilebilir ki? Tabii aynı zamanda merak içerisinde, çünkü gelinin yolun ortasında çıplak ayaklarla ne yaptığını kestiremiyor. Ve korktuğum üzere cep telefonunu çıkarıp Serkan'ı arıyor. Kısaca durumu anlattıktan sonra tekrar bana dönüyor.

"Ela sen n'apıyordun böyle?" Düşün! Çabuk mantıklı bir açıklama düşün! Tamam... "Aniden regl oldum ve tampon almaya çıktım," diyebilirim mesela. Bunu birinden isteyemeyecek kadar muhafazakârım. Yok yeterince inandırıcı olmaz. Çıkıp temiz hava almak istemiş olsam mesela. Evlilik stresi panik atak geçirmeme neden oldu ve bir an kendimi kaybedip... Buldum! Nasıl daha önce düşünemedim!

"Bana neden böyle sesleniyorsunuz... siz kimsiniz?" diyorum ürkmüş bir ifade takınarak. Doğrusunu söylemek gerekirse bu yaratıcı fikirden dolayı kendimle gurur duyuyorum. Şu dakika korkmuş, çaresiz ve zavallı numarası yapmam gerekmese kahkahalarla gülerdim. Düşünsenize hangi evlendirme memuru hafızasını yitirmiş bir gelinin 'evet'ini kabul eder ki? Efe kaşlarını çatarak bana bir süre bakıyor. "Ne demek istediğini anlamıyorum," diyebiliyor sonunda. "Ben de sizin ne demek istediğinizi anlamıyorum." Ona siz diyerek özellikle aramıza mesafe koyuyorum. Anlarsınız ya... onu tanımıyorum, o bakımdan. "Hadi ama Ela, hafifçe dokundum. Zaten bu trafikte saatte yirmi kilometreden hızlı gitmek mümkün mü? Beyin sarsıntısı falan geçirmiş olamazsın!" "Lütfen bana Ela deyip durmayın. Ben Sıla olduğumdan eminim." Bu da iyi! Hayır bu isme özel ilgim yok, ama bir ara şu dizi nedeniyle herkesin dilinde dolanıyordu. Orjinal olur diye düşündüm. Efe boş gözlerle bana bakmaya devam ederken önemli bir şey keşfetmiş gibi heyecanla atılıyorum. "Ah yoksa?" Üzerimdeki gelinliğe sonra da Efe'ye bakıyorum. "Yoksa siz benim nişanlım mısınız? Ben sizinle mi evlenecektim?"

Not: Seni SevmiyorumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin