18. Bölüm

62.7K 2.8K 86
                                    

Final haftasına girdik ama son ana kadar heyecan ve merak devam edecek. Mutlu haftalar! ♥

"Bunu ne zaman aldığımı hatırlamıyorum," diyor Gözde elbiselerinden birini kaldırmış incelerken. Amerika'ya dönerken benimle gelmek konusunda o kadar ısrar etti ki sonunda evet demenin ona direnmekten daha kolay olacağına karar vererek kabul ettim. İçinde bulunduğum durum yalnız kalmamı gerektirse de Gözde'nin her zamanki umursamazlığı kafamı dağıtma konusunda başarılı oluyor itiraf etmem gerekirse. Bir de yüksek sesle dinlediği müzikler tabii... Gözde bu aralar "rock chick" olmaya karar verdi. Yani anlayacağınız sadece saçlarını darmadağınık kullanmakla kalmıyor, aynı zamanda dar kotların üzerine zımbalı kemerler takıp bir de yoğun göz makyajı yapıyor. Yüksek sesle alternatif rock müzik dinleyerek "rock chick" olmanın tüm gereklerini yerine getirdiğini zannediyor. İşin aslı Gözde hâlâ Gözde. Kot pantolonu D&G, yüksek topukları ayakkabıları Christian Louboutin ve çantası ise Roberto Cavalli. Siz düşünün artık ne kadar rockçı olduğunu... Yine de müziklerin ses düzeyi tahammül edilebilecek gibi değil. Özellikle de ben kalp acıma uygun damardan bir şeyler dinlemek ve salya sümük ağlamak isterken. "Sen hep alır bir köşeye atar sonra da unutursun," diye mırıldanıyorum odasının önünden geçip banyoya doğru giderken. "Çok zevksiz bir seçim. Fazlasıyla kapalı ve iç bayıcı. Bunun senin olmadığından emin misin?" "İç bayıcı ise mutlaka benim olmalı," dedikten sonra bana uzattığı elbiseyi elinden kapıp bir köşeye fırlatıyorum. Gözde kaşlarını çatıp kollarını göğsünde birleştiriyor. "Biliyor musun aşk acısı çekerken dayanılmaz oluyorsun. Bu kadar huysuz olabildiğini hiç bilmiyordum. Bana hep uyumlu yanını gösterdin." Daha fazla konuşmasına fırsat vermeden banyonun kapısını suratına kapatıyorum. İnsan Gözde tarafından ablukaya alındığında üzülüp ağlamak için fırsat bile bulamıyor. Amerika'ya döneli neredeyse üç hafta oldu ve ben bir kez bile yalnız kalabilme fırsatı yakalayamadım. Neyse ki okullar açıldığında onu her dakika görmek zorunda kalmayacağım. Serkan okul ücretini ödemekle kalmayıp ihtiyaçlarım için bankaya yüklü miktarda para yatırdı ve bunu bana kısa, duygusuz, mesafeli bir e-mail ile bildirmeyi uygun gördü. Cevap olarak yaklaşık otuz tane mesaj oluşturup hepsini göndermeden sildim. Bazıları sitem, bazıları öfke, bazıları hüzün, bazıları çaresizlik, bazıları suçlama içeriyordu. Nihayetinde kısa, kuru bir teşekkür mesajında karar kılarak en azından kendime saygımı koruduğuma inanıyorum. "Serkan ile neden anlaşamadığına şaşırmıyorum. Şaşırdığım nasıl sana bu denli âşık olabildiği..." diye söylenmeye devam ediyor dışarıdan Gözde. Derin bir nefes alıp ona cevap verme dürtümü kontrol altında tutmaya çalışıyorum.

"Ama tabii benim kuzenim tuhaf takıntıları ve katır inadı olan bir erkek. Neden şaşırdığımı hiç bilmiyorum. Zaten bu kadar inatçı olmasa senin aşkından öldüğünü kabul edip buraya gelirdi. Yine de artık sizin ilişkinize burnumu sokmamaya karar verdim. Madem anlamsız kaprislerle harcayacaksınız birbirinizi en azından bunu etrafınızdakilere yansıtmayın. Seni çekmek zorunda değilim..." Kapıyı açıp buz gibi bir ifade ile karşılık veriyorum. "Çekme o zaman! İstersen başka eve taşınırım. Bu arada bilgin olsun diye diyorum ilişkiyi harcayan ben değilim kuzenin. Ben bir şeyleri düzeltmek için yapabileceğim her şeyi yaptım!" Gözde şüpheyle beni süzüyor. "Her şeyi derken tam olarak neyi kast ediyorsun? Özür falan dilemedin umarım..." Benim sessizliğimi evet olarak algılayıp kınayan bir şekilde başını iki yana sallıyor. "Seni koca aptal! Sana daha önce ne demiştim? Onun karşısında ezik ve zayıf görünme..." "Of Gözde sıkıldım senin bu bilmiş tavırlarından. Saçma sapan oyunlarından da... Ben oyun oynamak istemiyorum." "Hah! Bunu söyleyen düğün günü nişanlısını terk etme girişiminde bulunup yakalanınca hafızasını kaybetmiş numarası yapan biri!" "Ne? Sen nerden..." "Biliyorum değil mi? Ela kendini çok zeki sanıyorsun. Aslında öylesin de sadece yeterince kurnaz değilsin." İnanmıyorum ya! Herkes işin aslını öğrenmiş de bir ben kendimi kandırıyormuşum harika bir performans sergiliyorum diye. "Ne zamandan beri biliyorsun?"

Not: Seni SevmiyorumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin