Ben geldim, bir önceki bölüme yaptığınız yorumlar beni çok mutlu etti çitlembiklerim 🖤 aynı performansı diğer bölümlerde de görmek istiyorum tamam? Bol bol yorum yapmayı unutmayın 💗
Bu arada hayalet okuyucular sizi biliyorum ben, okuyup kaçmayın 😠
Neyse seviliyorsunuz🤍
🖤🖤🖤
Sarmaşık ormanının içine gireli yaklaşık yarım saat olmuştu. En önde Lee ve Taemin gidiyor, Geçiş yerlerini kapatan ağaçları yoldan çekiyorlardı. Hemen arkalarında Jungkook, ben ve Jennie varken, en arkada Jimin ve Taehyung geliyordu.
"Ne arıyoruz biz tam olarak?"
Jennie önüne düşen dalı alarak doğruldu. Hepimiz gözlerimizle etrafı tarasak da, açıkçası ne aradığımızı ben de merak ediyordum.
"Siktir boktan şeyler amına koyayım, şu uğraştığımız olaya bak. Daha ne aradığımızı bile bilmiyoruz."
Jimin sinirle söylenerek kenardan üzerine atlamaya hazırlanan yılanı tuttu. Koluna sarılan yılana hayretle bakarken kimsenin umurunda değil gibiydi. Daha sonra boynundan tuttuğu yılanı muhtemelen ormanın dışına doğru fırlattı.
"Buradan yükselen enerji akışını hissediyorum, dikkatli olun." Jungkook yola kilitlenmiş ve algısı en açık olan kişiydi.
"Sen ne düşünüyorsun Rose?" Jennie bana dönerek elini güneşe karşı siper etti.
"Bu tür durumların genelde tek bir açıklaması vardır. Büyü kontrolü."
Şaşkınlıkla baktı, "Gerçekten böyle mi düşünüyorsun?"
"Evet, mutant dediğimiz şey aslında ölmüş kurtlar veya çakal olabilir. Sadece kara büyü ile ölmüş bir şeyi kontrol edebilirsin. Bu da her kara büyücünün yapabileceği şey değildir. Tahmin ediyorum ki, orta seviyeden yüksek bir büyücü bu."
Sözlerimi bitirdiğimde hepsinin beni dinlediğini fark ettim. Jungkook kafasını hafif bana çevirmiş izlerken düşünceliydi.
"Gerçekten büyücüler hep başa bela oluyor. Anlamadığım bunda amaç tam olarak ne?"
"Güç." Taehyung Jennie'nin yanına yaklaştı ancak sert bakışları bendeydi. "Benim asıl merak ettiğim, senin tüm bunları nereden biliyor oluşun?"
"Neden bilmeyeyim? Ben ot muyum?"
Gözlerini devirdi, "Gerçekten görevlere çıktığına inandığımızı mı düşünüyorsun? Dönüşemeyen biri nasıl göreve çıkabilir?"
"Senin inancına ihtiyacım yok." Dedim sert sesim kulaklarına ulaşırken, "Kendi hayatına bak ve başkasının hayatına burnunu sokma."
"Bana bak Park'ın iti, seni varya-"
"Kes Taehyung."
Jungkook durarak arkasını döndü. "Sen de yanıma yaklaş, yaralısın ve karşımıza ne çıkacağı belli değil."
Tam cevap vereceğimde yer sallanmaya başladı. Tıpkı bir deprem gibi, hepimiz oradan oraya savrulurken herkesin bir ağaca tutunmaya çalıştığını görebiliyordum. Bu öylesine bir deprem değildi, ağaçlar hareket ediyor ve toprak kayıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Daciana Verena | Rosékook
FanfictionKimi kalpler günbatımında kuşların terk ettiği bir şehir gibidir. Benim kalbim, senin nefretin. Senin nefretin, benim sonumdu. Benim kalbim de günbatımında kimsesiz kaldı. Ayaz çöken nefesimin varlığı son buldu böylece. Rosékook Wolf au newmoonme