2

948 109 40
                                    


Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.




















"Rose! Yerleri ikinci kez sildin mi?"

Annemin bariton sesi kulağıma iliştiğinde elimdeki vileda sopasını kovaya bırakarak doğruldum.

"Evet."

Gözleri yerleri tararken adımlarını hızlı atıyordu. Eğer bir toz zerresi bulursa bütün evi baştan sona yeniden sildireceğinden şüphem yoktu. Zaten bütün evi temizlediğimden ellerim buruşmuş ve çatlamıştı. Elimi her deterjanlı suya daldırdığımda cayır cayır yanıyordu.

"Tamam. Şükür bu kez becerebilmişsin. Şimdi git mutfağa taşınan erzaklara yardım et, ardından catering şirketini karşıla ve eşyaların yerini göster."

Kafamı sallayarak yeniden vileda kovasına uzanıp kaldırdım ve temizlik odasına bıraktım. Burası bile benim odamdan daha sıcaktı. Kapıyı hafifçe iterek taburenin üzerine biraz nefes alabilmek adına oturdum. Catering şirketinin gelmesine yaklaşık on dakika vardı, annem dışarıyı kontrol etmeye gittiğinden kendime birkaç dakika ayırabilmeyi umut ederek kafamı duvara yasladım.

Üzerimdeki yer yer çamaşır suyu yüzünden ağarmış, rengi solmuş tişörtüm ve içine gidiğim çok kalın olmayan kazağım vardı. Kol uçları biraz sökülmüştü ama birkaç parça olan kıyafetlerim arasında temizlik yapmak için en uygun olan buydu. Tişörtümün ucu da ardiyedeki eski masanın çivisine takıldığından küçük bir miktar yırtılmıştı. Yokluğum fark edilmeden çıksam iyi olacaktı. Toplantı bu gece yarısıydı ve herhangi bir aksilik çıkarsa başıma gelebilecekler beni korkutuyordu.

"Babana söyledin mi?"

Selestia'nın tedirgin sesi tam kapının arkasından geldiğinde duraksadım. Burada oturduğumu anlarsa anneme yetiştirmekten çekinmezdi. Abimin biricik mühürlüsü, anneme ve babama kendisini sevdirmeyi iyi biliyordu. Bense sadece izleyebiliyordum, tek yapabildiğim buydu.

"Bugünkü toplantı çok önemli, eğer sınırda vahşileşmiş yaratıkların saldırısı olduğunu duyarsa işler sarpa sarabilir. Şu önümüzdeki iki günü atlatalım, ben halledeceğim."

"Lee Hyun dikkatli ol, ne oldukları belli değil. Planlı mı hareket ediyorlar, yoksa birşey mi peşindeler öğrenmeliyiz. Yoksa sürünün başı belaya girebilir."

"Endişelenme, daha da ilerlemeye cesaret edemezler. Hadi gidelim."

Ayak sesleri uzaklaştığında odadan çıktım. Ne yaratığından bahsediyordu bunlar? Muhtemelen abimin devriye gezdiği bölgede görülmüşlerdi yoksa babamın haberinin olmamasına imkan yoktu. Park sürüsünün arazisinde izinsiz kuş dahi uçamazdı. Tedirginlikle mutfağa indim, neyseki catering şirketinin otobüsü bahçaye yeni giriş yapıyordu.

Daciana Verena | Rosékook Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin