Nedense Jungkook'un kızgınlığa girebileceği daha önce hiç aklıma gelmemişti. Jimin kaçtıktan sonra gerçekten çenesini kıracak kadar sıktığını fark etmiştim. Açıkçası biraz da tırsıyordum çünkü oldukça tehlikeli görünüyordu. Ancak kendine hakim olmayı başararak yanımızdan ayrıldığında gerçekten sabırlı biri olduğuna inanmıştım.
Kızgınlık dediğimiz şey, duyguların daha çok uçlarda yaşandığı bir dönemdi. Kurtlar genellikle feromon salgıladıkları için eşleriyle vakit geçirirlerdi. Annem kızgınlığa girdiğinde babam onun evden çıkmasına izin vermezdi. Kendisinin ise böyle bir döneme girdiğini hiç görmemiştim. Belki de farkında olduğum bir durum değildi.
Asıl farkına vardığım durum ise, Jungkook'a yardımcı olamayacağımdı. Çünkü ben bir kurt değildim ve onu rahatlatacak feromonlara da sahip değildim.
Kulübemdeydik, Jennie ve yeni tanıştığım Jisoo koltuğumda oturuyorlardı. Jisoo'dan hiç kötü enerji almamıştım, iyi birisi gibi görünüyordu.
"Yani," Diyen Jennie sıcak kahve dolu bardağından bir yudum aldı. "Bu konuda ne yapmayı düşünüyorsun?"
Sandalyede oturmuş, geriye yaslanmıştım. Sağ bacağımı diğerinin üzerine atmış dışarıyı izliyordum.
"Ne yapacağım ki? İlla bir şey mi yapmam gerekiyor?"
"Hadi ama Rose!" Jennie bardağını küçük orta sehpaya bıraktı. "Kızgınlık döneminin ne anlama geldiğini biliyorsundur, ona yardımcı olmak istemez misin?"
"Jennie." Jisoo araya girdi. "Bu onların arasında, kıza saçma sapan şeyler söyleme."
Jennie omzunu silkerek bana baktı, "Ben sadece yardımcı olmak istiyorum, hem artık ayrı ayrı yerlerde yaşamanız da saçma değil mi? Sen Alfa'nın ruh eşi'sin. Biraz ciddileşmeniz gerek. Bu klanın Luna'sına ihtiyacı var."
"Gerçek bir Luna'ya."
"Biz seni zaten gerçek bir Luna olarak görüyoruz Rose, sadece gerçek Luna'lar klanın üyelerini her şeyi pahasına korur. Sen bizi korudun, kara büyücünün bize saldırmasına engel oldun ve onu yok ettin." Dirseklerini dizlerine yaslayarak öne eğildi. "Belki belli edemiyoruz ama klan üyeleri seni seviyor, hepimiz seviyoruz. Sizi Alfa ile yan yana görünce tamamlanmış hissediyoruz. Kurt olup olmaman önemli değil, sen bizim ne olursa olsun Lunamızsın."
Uzaklara dalan gözlerimi bir müddet kapattım. Ne hissetmem gerektiğini bilmiyordum, içimde tarif edemediğim bir boşluk vardı ve günden güne büyümeye başlamıştı. Bu klanla alakalı değildi. Benimle alakalıydı.
"Buna sevinmeli miyim?"
"Elbette!" Heyecanla doğruldu. "Çoğu klan Luna'sını ve Alfa'sını sevmez ama güçlü oldukları için kabul etmek zorunda kalırlar. Biz seni seviyoruz, Jungkook ne olursa olsun mühürlüsünü bulduğu için çok mutluyuz."
"Pekala." Diye mırıldandım. "Bu konuları bir kenara bırakabilir miyiz artık?"
"Bence de." Diyerek ayağa kalkan Jennie ile birlikte Jisoo'da kalktı. "Sen de Jungkook'u yalnız bırakma. Malum, Alfa feromonu güçlü olur."
"Bir dakika," Anlamayarak ayağa kalktım. "Ne demek istiyorsun?"
"Yapma ama Rose, Jungkook şuan manyak gibi feromon yayıyordur, e malum klanda da üzerine atlamaya meraklı bir sürü kız var. Sen de buradasın, onlara kim engel olabilir?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Daciana Verena | Rosékook
FanficKimi kalpler günbatımında kuşların terk ettiği bir şehir gibidir. Benim kalbim, senin nefretin. Senin nefretin, benim sonumdu. Benim kalbim de günbatımında kimsesiz kaldı. Ayaz çöken nefesimin varlığı son buldu böylece. Rosékook Wolf au newmoonme