Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın 🤍Ben iyi bir insan değildim.
Daha iyi tanımlamak gerekirse, iyi bir insan nasıl olunur bilmiyordum. Bunu açıkça söyleyebilmek benim için kolaydı çünkü iyi olarak tanımlanabilecek insanlarla büyümemiştim. Ve bu doğrultuda da büyütülmemiştim.
Ben sadece, canım yandığında can acıtmayı bilirdim. Çünkü benim doğru anlayışım buydu, evet etik olarak yanlıştı ama kendimi başka nasıl koruyabilirdim ki?
Peki Jungkook'un gözlerinde gördüğüm hayal kırıklığı beni neden rahatsız etmişti?
Benim ruheşimdi, göğsümün ortasında ona ait bir mühür vardı. Henüz kendisi bilmiyordu ama oradaydı. Bana karşı hiç kaba olmamıştı, genelde herkese davranışları aynıydı zaten. Onun hakkında bilmediğim şeyler olduğunun farkındaydım. Ancak babasını biliyordum, zihnimin en derin yerlerinde Ivan Park ve Draken klanının ben çocukken düşman olduklarını ve ikilinin kavgaya tutuştuklarını biliyordum. Bir köşeye saklanmış izlerken babamın ne denli korkunç bir adam olduğunu kendi gözlerimle ilk defa görüşüm değildi. Yanındaki adam çoktan ölmüştü, o ise babama karşı direnmeye çalışıyordu.
Tüm korkuma rağmen oradan kaçıp Draken'den olduğunu düşündüğüm birine yerlerini göstermiştim. Ardından eve koşmuş, saklanmış ve göz önünde dolaşmamaya çalışmıştım. O zamanki alfa'nın kurtarılması için kendimce oldukça tehlikeli bir adım atmıştım.
Nedenini bilmiyordum. İki klan neden kavgalıydı hiçbir fikrim yoktu ama babamın kavgalı olduğu tek klan da Draken değildi ki.
Yine de kendime engel olamamıştım. Jungkook'u zayıf noktası oladuğunu düşündüğüm yerden vurmak kalleşlikti belki. Bu dünyadaki en güvenebileceği insandan böyle bir acımasızlık görmeyi kimse istemezdi.
"Kendini korumak için söyleyemeyeceğin hiçbir şey yok öyle değil mi?"
Pencere kenarında kollarımı birbirine geçirmiş ve omzumu duvara yaslamıştım. Jungkook'un çalışma odasındaydık. Kalçasını masasına yaslamış, beni izliyordu. Bu, onunla ilk ciddi konuşmamızdı.
"Sadece söylemeyeceğim değil, yapamayacağım hiçbir şey yok."
"Bizi kayıplarımıdan vurmak da buna dahil."
"Evet," Dedim gözlerinin içine bakarak, "Dahil."
Derin bir nefes verdi. "Kendini korumak istemeni anlıyorum, zamanla birbirimize alışacağız. Sadece-"
"Bana akıl verme." Vücudumu tamamen ona çevirdim. Batan güneşin kızıllığı sarmıştı odasını. "Bizim birbirimize alışacağımız falan yok. Geldiğim günden beri burada bir kaç kişi haricinde zorbalıkla karşılaşıyorum. Özellikle Taehyung sabrımı çok zorluyor, unutma ki sabrım sınanırsa beni sen bile tutamazsın."
"Park klanı Draken'den yüksek rütbeli pek çok kişinin ölümüne sebep oldu. Bunlardan biri Kiran'ın ve Taehyung'un babasıydı. Tuzağa düşürüldüler. Oysa ki yardım çağrısına el uzatmak için yola çıkmışlardı. Amaçları sadece buydu."
Yüzüm ifadesizdi. "O zaman nefretini onlara kussun. Çünkü sebebi ben değildim."
"Ama o klandandın."
"Evet o klandandım ama artık değilim."
"Evet değilsin." Dedi beni onaylayarak. "Artık Draken klanına aitsin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Daciana Verena | Rosékook
FanfictionKimi kalpler günbatımında kuşların terk ettiği bir şehir gibidir. Benim kalbim, senin nefretin. Senin nefretin, benim sonumdu. Benim kalbim de günbatımında kimsesiz kaldı. Ayaz çöken nefesimin varlığı son buldu böylece. Rosékook Wolf au newmoonme