bölüm 1: ezberibozulmayan ukala.

393 24 6
                                    

"senaryoyu kime gönderdim dedin?"

biri dışarıdan duysa korkacağı yükseklikte çıkan sesin sahibi derma çatma, ismi duyulmamış ve unutulmuş sokağın birisinde apart-şirket usulünde hüküm süren şirketimin asil ismi suguru geto'ya aitti. yaptığımdan haberi olmadığından ötürü köpürdüğünü ağzında tüttürdüğü sigarasının değişik şekillere sokmasından anlayabilmek çok da zor değildi. bir kaşını kaldırıp ellerini cebine sokmuş vaziyette benden daha açıklayıcı bir cevap bekleyen oyuncu karşımda dikelirken oturduğum yerden ayağa kalkıp kendi yazdığım ve çok çaba sarf ettiğim senaryo metnini elime aldım ve tam karşısına yakın bir yerde durdum. tanışık olduğum sigaranın kokusu rahatsız etmiyor, aksine o burada olduğu için içimi rahatlatıyordu. benimle tanışmadan önce sigaradan tiksinen bu kişilik, benim yüzümden tiryakisi olmuştu. bunun suçluluğunu dile her getirdiğimde 'kimse suçsuzluğunu geri vermeyecek sana, shoko' lafıyla karşılaşıyordum. tıpkı şu an yarattığım suçluluk duygusuna bir süre sonra vereceği cevap gibi.

"kimse suçsuzluğunu geri vermeyecek sana, shoko."
"satoru gojo'nun ajansına."

lafımı bitirir bitirmez sigarasını eline alıp dumanını göz temasını bozarak aşağı doğru üfledi. arkasında duran uzun, taranmış saçlarının bir tutamı omzundan aşağı düştü. aslında saçlarını hiç açık tutmazdı, ensesini yakmasından nefret ederdi, yine de saçlarını filmleri için uzun tutmayı sever ve kişiliklerine uydururdu. ayağıyla yerdeki küçük taşı oynatıp idrak etmeye çalışıyordu. yaptığımın herhangi bir akla mantığa yarışır yanı veya yönü yoktu, kendini rezil etme dahi de denilebilirdi yaptığıma fakat şirketin ve suguru geto'nun geleceği için yapılması gereken nihai şeydi.

"n'için böyle bir şey yaptın? o adamlar senin senaryona sadece güler, shoko."

dediği ne denli doğru olsa da, ben de bilsem de bunu, kabul etmek içimden gelmiyordu. elimdeki senaryo metninin rastgele bir sayfasını açıp göz gezdirdikten sonra geri kapadım. yaptığımın en iyisi olduğunu düşündüğüm senaryo, zor beğenen suguru geto'nun onayından da geçmişti üstelik, daha fazla üstelemesine gerek yoktu. ya satoru gojo ya hiçti bu senaryo. kendisinin de ben söylemeden bilmesini istermişcesine gözlerine baktım fakat onun bildiği şeyleri benim bilmemi istermişcesine bana hayretle bakıyordu. senaryo metnini bir sopa yaparmışcasına burup göğsüne hafifçe vurdum.

"senin ve şirketin geleceği için bazı şeyleri feda etmem gerekiyordu. gay oyuncusu olan senarist, hetero bir oyuncuyu gay filmine davet ediyor kulpları ve küçümsemeleri de buna dahil."

belli belirsiz bir tıslamayla gülen suguru, dediklerimi dikkatle dinlemiyordu. bir kere olmaz derse olmaz olan geto, büyük ihtimalle dünyanın en zor sınavını yaşıyordu benimle birlikte. her zaman yaptığı gibi elindeki sonu gelmiş sigara izmaritini sadece ona özgü olan bir hareketle camdan apartmanın boşluğuna doğru fırlatıp bana tekrar döndü ve konuştu.

"benim geleceğim için senden bir şey istedim mi? sen beni ne zannediyorsun?"

sinirlenmişti. bunun olacağını göze almıştım, aklımda bu kadar korkacağım yokken, fakat az olmayan tek kişi o değildi.

"eğer bu şirketin altındaysan senin için bir şeyler yapmak benim görevim, suguru. buna sen dahi karışamazsın çünkü imza attık. bu konuşma burada bitmiştir."

hiç duraksamadan gözlerimin tam içine bakıp ukala bir tavırla karşılık verdi, suguru geto.

"öyle mi? o yüzden mi o boktan kağıda imza attırdın bana? bana güvenmediğinden? benim bundan ne zaman haberim olacaktı? siktiğimin heterosuyla aşk filminde nasıl oynayabileceğimi düşündün mü hiç? üstelik dünya çapında ismi duyulan ve sürekli hetero aşk filmlerinde oynayan bu oyuncuyla benim ne işim olur?"

Monolog Senaryo // satosuguHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin