"çekimlerin hepsi sona ermiştir, 1 ay sonra bir ön izleme olacaktır. herkes mümkün olduğunca programlarını azaltsın ve beraber bu etkinlikte olup baş yapıtımı saygıyla uğurlayabileyim."o gecenin ardından yaklaşık yirmi beş gün geçti. tüm çekimler sonlanmış ve bu çekimlerin esnasında beraber çekim yaptığımız olmamıştı, geto suguru ile. bunu istemediğimden değildi, iyi ki olmamıştı diyebilecekdeğin gözüme uyku girmemişti. bu film çok ses getirecekti, belki medyadaki görünürlüğümü bir süre kaybedecektim. o etkinliğe katılıp katılmayacağından emin değildim geto suguru'nun. yüzünün her zerresini, yaşadığı her duyguyu yansıtan gözlerini, dudaklarının istemsiz kıvrılmasını, göz kenarlarındaki o kırışıkları görebileceğimden emin değildim fakat böyle olması gerekir gibiydi. siyah uzun saçlarının arasından duyabileceğim parfümüyle karışık şampuan kokusunu duyamayacak olmam gerekirdi. ismini bilmeme gerekirdi. bundan sonra.
o gecede dediği şeyler beni lanetlemiş, her rüyamın konuğu oluyordu. her zamanki yaptığım şeyleri yapamaz, gelişigüzel duyduğum endişeleri duyamaz olmuştum. varım yoğun o günkü sözleri, varım yoğum onun ismini okuyan dudaklarım ve buna iten düşüncelerim oluyordu. o gece teninde yaşadığım zevk, her duş alırken kendimi rahatlatma ihtiyacımdaydı. ne denli acımasız olursam olayım kendime asla rahatlatmış hissetmemem de bu olgunun cabasıydı. yüzsüz gibi hala ve hala kendime verdiğim telkinlerin başını çeken etkinlikte onu tekrar görecek olmamdı. çünkü bu proje onun varı yoğu olan arkadaşına aitti.
---
"dün gece çok uyuyamamış gibisiniz satoru bey."
bu ses saçlarımı yapan çalışana aitti. sesi duyar duymaz gözlerimi açıp bir şeyler demeye ittim kendimi.
"evet. tam olarak." konuşurken ağzımın kuruduğunu hissetmiştim çünkü belirsizliğin heyecanından kendimi alıkoyamıyordum. saçlarım istediğim şekle zor bürünecek gibi olduğundan tekrar gözlerimi kapattım. aynalardan bir süre uzak durmak istiyordum, kendini görmediğim halde daha fazla günahtan ayılırım diye.
"yeni filminizin posterini gördüm, sizin bulunabileceğiniz bir proje olduğunu düşünmediğimden çok garipsemiştim fakat poster o kadar göz alıcı ve kapsayıcıydı ki kendimi posterin her ayrıntısını didiklerken buldum. sizin hiçbir projenizin posterinde bu denli sahiplenici baktığınızı görmemiştim. önünüzde yüzünü bile görmediğim adamın uzun saçlarına doladığınız parmaklarınız ve gözlerinizde o şehvet ve ihtiraslık duygusu hiçbir noksanlık olmaksızın yutuyor gibi. fakat sizin önünüzde olan o kişiyi daha önce hiç görmüş gibi değilim. yeni bir yüz mü?"
ana poster olarak, geto suguru'nun bana doğru ve benim de kameraya doğru sahiplenici ve karamsar bakmış olduğum poz seçilmişti. fikrim sorulmuştu sorulmasına fakat tüm çekilen fotoğraflar filmin vizyonda olduğu süre boyunca reklamcılık vasfı ile verilecekti, geto suguru'nun yegane seçimi bu fotoğraf olduğunu shoko söylemişti bana. kendi yüzünün gözükmesini çok istemediğinden bilgisini de eklemişti arkasına. poster büyük yankı uyandırmıştı. sadece benim yüzümün gözükmesine rağmen, obsesif, başına buyruk ve delirmenin eşiğinde sallanan adamı oynamak çok da zor değildi. bir lanettir ki yüzü görünmeyen adamın tüm hissiyatını posterdeki iki çift gözümden anlaşılır kılan hissiyat cümbüşü vardı zor gelen.
"uzun zamandır piyasada fakat en büyük projesi bu. aslına bakarsan benim de en büyük projem bu."
"o ne demek? sizin isminizi büyüten proje her hafta yayımlanan o aşk dizisi değil miydi? hani şu baş karakterin kızıl saçlı olduğu?"
"bu filmi izleyince saçlarımı hala bu güzel şekillere sokmayı isteyeceğine emin değilim şimdiden."
konuşmayı noktalayan, griye dönük saçlarımı şekle sokan çalışana aynadan yüzümdeki tebessümle bakmam olmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Monolog Senaryo // satosugu
Fanfiction"satoru gojo. oyunculuğa genç yaşta başlamış bir nepo bebektir. babasının oyunculuğudan ötürü eğitilerek büyümüştür. bu ülkede işlek her caddenin göz alıcı, ziyadesiyle büyük reklam afişlerindeki isimdir. bileğinde değeri markasından büyük şatafatlı...